ENEZ MEKTUBU

Mevcut CHP tüzüğü; sanki partiyi sürekli bir kaos içinde tutmayı hedefleyen birileri tarafından “Bu partiyi nasıl karıştırırız, nasıl üyeleri birbirine düşman ederiz, nasıl deneyimi, vefayı yok sayarız?, nasıl bu olan biteni ‘demokrasi’ diye yuttururuz? Parti içi denetimi nasıl işlevsiz kılarız?” diyerek ve SANDIK DEMOKRASİSİ sosu da kullanılarak hazırlanmış bir tüzük. Bu tüzük var oldukça partide sadece bir yerlere seçilmek uğruna verilen bir parti içi kavga sürüp gidiyor. Ne yazık ki yerelde ve genelde sorunlara çözüm  ve politikalar üretmek için harcanması gereken müthiş bir enerji, sadece “kimin kimle olursa ne  nereye seçilebileceği” konusunda ziyan ediliyor..

***

Delege seçimlerinden başlayan kavga, milletvekili adaylarının belirlenmesi sürecine kadar her aşamada en acımasız bir şekilde devam ediyor. Halbuki delege seçiminden başlayarak yapılacak düzenlemelerle bu partide ne delege ağalarının, ne Belediye Başkanlarının etrafında oluşan bir “hazır parmak” grubu oluşamaz. Bu asıl olur..? Olabilir mi? Bence olur..

 Her şeyden önce, mahalle DELEGE SEÇİMLERİ’nden başlayarak  BLOK liste ile seçim yapılması hiçbir surette mümkün olmamalıdır..  5 kişinin seçileceği bir yerde 6 aday varsa seçim mutlaka ÇARŞAF LİSTE ile yapılmalıdır.. 1991 yılındaki SHP Tüzük Kurultayı’nda BLOK kelimesi tümüyle Tüzükten çıkarılmış ve istisnai bir durum bile olsa BLOK LİSTE’nin söz konusu olmayacağı bir tüzük değişikliği yapılmış ve 1 dönem gayet başarılı bir şekilde de uygulanmıştır. CHP-SHP birleşmesi ile tüzük konusunda 30 yıl geri gidilmiştir.

***

Yeterli midir? Elbette hayır. ÇARŞAF LİSTE uygulamasının yanı sıra DOĞAL DELEGE sayısının artırılması gerekmektedir.  Mevcutlarının yanı sıra, bir dönem dahi olsa Belediye Meclis Üyeliği, İl Genel Meclisi üyeliği, İlçe başkanlığı yapmış olanlarla, bazı STK’ların, Mimar mühendis odası gibi meslek örgütlerinin partili başkan ve üyeleri, partiye kayıtlı Muhtarlar, tüzükte İlçe örgütlerinde oy kullanabilen DOĞAL DELEGE olarak kabul edilmelidir. Bu hem bir vefa göstergesidir, hem de bu görevlerde az veya çok deneyim sahibi olmuş insanların Delege seçimleri diye adlandırılan kıyma makinası ile harcanıp köşeye atılmasını önler. Kim ne derse desin, bu düzenleme, onların deneyimlerini, birikimlerini partinin örgüt kademelerinde ortaya koymalarına, eleştirilerini de sağda solda gelişi güzel yapmak yerine “DANIŞMA KURULLARI”nda dile getirmelerine fırsat verir. DEMOKRASİ sadece ortaya yere bir sandık koyma meselesi değildir. Demokrasinin ve Partinin mutlaka bu insanların deneyim ve birikimlerini kullanmaya ihtiyacı vardır. Yani DOĞAL DELEGE sayısı artırılmalıdır.

*** 

Keşan ölçeğinde küçük bir hesapla böyle bir DELEGE yapılanmasında doğal delege sayısı 200 ü geçmez.. Bunun yanı sıra partinin Gençlik Kollarından, Kadın Kollarından ve kendi aralarından seçilecek belirli sayıda delege ile her mahalleden sandık çevresinden belirlenecek sayı kadar Delege de seçimle belirlenir. Böylelikle 400’e yakın bir İlçe Kongre üyesi belirlenmiş olur. Sonuçta bakılır ki kimse kimsenin adamı değildir.. Kimse kimsenin uydusu değildir. Blok liste ile seçim rezaletindeki gibi birkaç oyla çok değerli insanların örgüt dışına itildiği rezillikler yaşanmaz. Akıllı uslu, birikimli insanlar da Delege seçimlerinde harcanmayacaklarını bilerek çeşitli görevlere talip olurlar. Parti niceliğinin yanı sıra çok önemli ölçüde nitelik de kazanır..

***

Belediye Başkanları’nın 2 dönemden fazla aday gösterilmemesi, Genel Başkanların, neredeyse YAŞAM BOYU olarak sürdürdükleri görev süresinin kısıtlanması, Milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının, Belediye ve İl Genel Meclis üyelerinin kesinlikle ÖN SEÇİMLE belirlenmesi, Danışma Kurulları’nın her ay toplanma zorunluluğunun sağlanması, nitelikli ya da militan üye, ile sempatizan üye kavramlarının oluşturulması, vs… gibi pek çok düşünülmesi gereken tüzük değişiklikleri söz konusudur. Elbette bu tüzüğü, Keşan’da oturduğum yerden ben yapacak değilim. O nedenle sizleri bu yazıdan sonra bu konuda son kez bir kere daha rahatsız etmeyi düşünüyorum. Partinin Cumhurbaşkanı Adayı nasıl belirlenmeli? Bu konudaki görüşümü de bir sonraki yazımda sizlere iletip, haddimi bilip, bir görev yapmış olmanın verdiği huzurla bu konuya son vereceğim. 

Okuduğunuz için teşekkürler.