İzmir depremi hepimizi can evinden vurduğu gibi yaklaşmakta olan büyük İstanbul depremi ile ilgili korkularımızı da depreştirdi. Deprem sonrası can kayıpları ile sarsılırken küçük mucizelerle avunmaya çalıştık. Bunlardan biri ve belki en çok içimizi ısıtanı depremden 65 saat sonra kurtarılan Elif bebek oldu. Elif bebeğin kurtarma ekibinden birinin baş parmağına sımsıkı sarılan minicik elleri herkes için yaşama tutunmanın ve umudun simgesi oldu. Hepimiz gözyaşları içinde bu olaya tanıklık ettik. Yetkililer bu duygusal anı tepe tepe kullanırp TV’lerde poz ve mesaj yarışına girerken bu depremin faturası ve kayıplarını unutturup biraz da vicdanlarını rahatlatmaya çalıştılar. Bizler de öyle… Bir mucize olan Elif bebek üzerinden suçumuzu itiraftan kaçınıp vicdanımızı rahatlatmaya çalışıyoruz. Evet, Elif bebek yaşam için umudun simgesi oldu ama diğer taraftan da bir Umut yok oldu. Nasıl mı? Açıklayacağım.

99 Gölcük depremi ile sınanmış ve toplum olarak depremler karşısında ne kadar hazırlıksız olduğumuz gerçeğini binlerce can kaybı pahasına öğrenmiştik. Öğrenmiştik derken ders almıştık demiyorum. Ders almadığımız da ortada zaten. Takip eden yıllarda özellikle ufukta gözüken İstanbul depremine hazırlık babında yüzlerce nutuk ve sözde plan işittik. Depreme hazırlık için çok değerli yirmi bir yılı hamasi söylemlerle, rantsal dönüşüme evrilmiş kentsel dönüşüm uyutmacasıyla ve üstelik depreme hazırlık için yıllarca toplanan yaklaşık 35 milyar dolar karşılığı parayı buharlaştırarak tükettik. Üstüne imar afları ile çürük binaların önümüzdeki yıllarda oluşacak depremlerde yeni toplu mezarlar olmasını da meşrulaştırdık. Şu an beklenen büyük İstanbul depremi ya da Marmara’nın güneyinde, Ege’de, Akdeniz bölgesinde velhasıl deprem ülkesiyiz ya tüm yurtta yaşanabilecek tüm depremler karşısında cısçıplakız. Depreme hazırlık için toplanan paralar suyunu çektiği gibi hiç bir risk bölgesinde ciddi bir hazırlık da olmadığını gördük. Onun için Elif bebek hem korkularımızın hafiflemesine hem de ihmalkarlıklarımıza karşı vicdanımızın rahatlamasına vesile oluyor. Peki o kadar kolay mı?

Elif bebek hepimiz için yaşama umudunun simgesi oldu ama gerçek bir Umut yok oldu demiştim. Evet gerçek bir Umut’u kaybettik. Üstelik Elif bebeğin 7 yaşındaki abisi Umut. Aynı enkazdan çıkarıldıktan kısa bir süre sonra öldü. Elif bebek bizim için yaşamda umut olurken, abisi Umut yaşama tutunamadı. Kimler yüzünden?

Yaşanan onlarca deprem gerçeğine karşın yılları heba eden, ciddi bir planlama yapmayıp yapı stoğundaki tabut evleri ayıklamak bir tarafa meşrulaştıran, gerçek anlamda kentsel dönüşüm yapmayan, denetlemeyen, tedbir almayan ve insanlarımıza yaşadıkları evlerin mezara dönüşmesine yol açan siyasiler yaşanan bu trajedilerde en büyük pay sahibidir. Durun; siz, biz kimse payına düşen sorumluluktan kaçamaz. Bizler de bu rant düşkünü siyasileri göreve getirdiğimiz ve hesap sormadığımız için en az onlar kadar sorumluyuz.

Şimdi melek olan Umut’un gözlerine bakarak sevinç çığlığı atabilir, ben masumum diyebilir miyiz? Dahası Elif bebek üzerinden siyasi rant elde etmeye ya da vicdanlarını rahatlatmaya çalışanlar Elif bebesine kavuşan anne Seher Perinçek’in gözlerine bakarak Umut’unun kaybı için ne söyleyebilirler?

Sözün Özü: Umut’lar yok edilerek umutdan söz edilemez. Onlarca can kaybının hesabı verilmeden de küçük mucizeler büyük sevinçler yaratsa bile vicdanlar aklanmaz.