Türkiye genelinde emniyet teşkilatının aralarında kullandığı iletişim cihazı, hepimizin bildiği üzere ‘telsiz’dir. Telsizle muhabere, emniyet teşkilatı arasında hızlı iletişim sağladığı gibi, yapılan çalışmalar da bir nevi kayıt altında kalır. Telsiz, bana göre emniyet teşkilatı arasında şeffaflıktır. Bir olayla ilgili bilgi aktarımı ve müdahalede de büyük rol oynar telsizle muhabere...

Biz gazeteciler de malumunuz, olası vakalarda sürekli polis, jandarma ve sağlık görevlileri ile birarada bulunuruz ve çoğu zaman da telsiz konuşmalarına kulak misafiri oluruz...

Ne amirler geldi geçti şu Keşan’dan hatırlarsanız... Polisle birlikte olayları takip eden biz gazeteciler, yanlış ya da doğru hep birarada olduk polis kardeşlerimizle, ağabeylerimizle... Birbirimize hem destek olduk hem de yol gösterdik... Aramızda ‘yabancı unsur’ sözkonusu olmadı... Haberlik bir durum varsa haberini yaptık, yoksa konu etmedik...

Ancak geçtiğimiz günlerde bir polis kardeşimin telsizinden duyduğum ve köşeme de konu ettiğim bir durumdan ötürü, İlçe Emniyet Müdürü beni, ‘yabancı unsur!’ ilan etti... Bundan da geçenlerde bir olaya gittiğimde, bir polisin telsizinden çıkan sesten öğrendim... Ve bugüne kadar hiçbir amir herhangi bir gazeteciye ‘yabancı unsur’ gözüyle bakmamasına karşın, İlçe Emniyet Müdürü Sayın Ahmet Yıldız bir gazeteciyi yani beni ‘yabancı unsur!’ olarak ilan etmiş ve telsizle muhabereyi yasaklamıştı... Ben de o günden sonra inat ettim, bütün enerjimi kullanarak gece gündüz Keşan’ı turaladım ve polislerin telsizlerini dinlemek için çaba sarfettim... Nerede bir polis görsem yanına yaklaştım, olaylar karşısında ne gibi bir politika izlediklerini takip ettim...

Sonuç mu? Artık olayların bilgisi telefonla aktarılıyor. Aynı anda bütün görevli polislerin bilgisi olması gereken durumlar, telefon yoluyla ve sırayla polislere iletiliyor... Yani 2-3 saniyelik bir haberleşme, yeri geliyor 20 dakikayı bulabiliyor... Sayın Emniyet Müdürü Yıldız, gazetecilerin büyük çaba sarf ederek görev yaptığı ve halkı bilgilendirdiği konulara, bilgi alamaması adına engel oluyor... Gazetecinin eline bir kağıt tutuşturup, ‘alın bak emniyet bunları yaptı’ demeyi marifet sayıyor... Basın özgürlüğünü kısıtlar yönde tavırlarıyla, basının bilgi alamayacağını mı zannediyor... Çok ama çok yanılıyor...

Sayın müdürüm, bugüne kadar ara ara kulak misafirliği yaptığımız telsizle gazetelerimizi ayakta tutmadık çok şükür... Yaşanan olayların içinde hep insanlar var... Bu insanlar da bize haber ulaştırmak için birbirlerini paralarlar...

Telsiz muhabereleri kesildiğine göre, Keşan halkından birçoğunun iddiası da doğrulandı... Çünkü Keşan halkı, emniyetin başarı gösteremediğini söylüyordu... Zaman zaman başarısızlıklarını kamuoyuna duyurmamız da, emniyetin telsiz muhaberesini kesmesine neden oldu... Baksanıza vatandaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün hemen karşısında bulunan Yılmazlar Pasajı’nda Bonzai içildiğini iddia edip, konuyla ilgili Emniyet’e dilekçe verdiğini söylüyor, peki bu durumda emniyet ne yapıyor? Cevap: ilgi alanına girmeyen, bütün Keşan halkı tarafından zaman zaman gaz sıkışmasından meydana geldiği bilinen çöplük yangının peşine düşüyor!.. Eleştirdik mi de gücüne gidiyor... Vallah ben eleştiririm de merak ettiğim bu telsiz konuşmaları hiç mi İl Emniyet Müdürlüğü ya da Genel Müdürlük tarafından denetlenmez... Hiç mi ‘Keşan’da polis olaylara nasıl müdahale edip, haberleşme sağlıyor, kaydı kuydu var mıdır?’ diye bakılmaz... Hiç mi bir aklıselim gelip de, ‘Keşan’da neler oluyor’ diye araştırmaz... Bunların hiçbir olmazsa da; elbet bir aklıselimin yolu Keşan’a düşecek veya bir aklıselim gidip yaşanan gelişmeleri aktaracaktır...

Köşe yazımı, telsiz muhaberesi ile ilgili kısa bir bilgiyle noktalayacağım... Telsiz muhaberelerinde; nasihat, hayat hikayesi, seminer, konferans vs. verilmez... Telsiz muhabereleri; olay yeri ve olayla ilgili çok kısa notlardan ibaret birkaç saniyelik konuşmayla sınırlı olmalıdır... Zaman zaman yapılan geyik muhaberelerinden, telsiz konuşmaları haberleşmeden çıkıp komediye dönmüştü... Umarım bu durum yakında Keşan’da yaşanan olaylara müdahaleyi de trajediye çevirmez... Saygılarımla...