Hatırlarsanız 21 Haziran 2014 Cumartesi günkü “YAĞLAYACAKSAN EMNİYET BİNASI MÜBAH, BİLGİ İSTİYORSAN GÜNAH!” başlıklı köşe yazımda, bilgi almak için gittiğim Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına alınmadığımı belirtmiş, gerekçe olarak da Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen yazı doğrultusunda, İlçe Emniyet Müdürü’nün de emri ile gazetecilerin emniyet binasına alınmadığının söylendiğini ifade etmiştim... Yine tarafıma fotoğraf makinemi bırakmak kaydıyla içeri alınabileceğimin söylendiğinin de altını çizmiştim... Ve bilgi almak için gittiğim, fotoğraf çekilecek bir konu olmadığından emin olduğum için de bu duruma itiraz edip, geri dönmüştüm... Ve bu durumu eleştiren köşe yazımı da, “Beni yağlayacaksan emniyet binası mübah, bilgi istiyorsan günah!.. Sizinkisi işte aynı böyle bir dalga... Ya yasak vardır ve kuralına göre tam uygulanır ya da yoktur ve uygulanmaz... Bunun ortası olmaz... ‘Canımız nasıl isterse öyle davranırız’ denilmez... ‘Bugün konuşalım yarın darılalım!’ diyemezsiniz... ‘Bugün gel haber var bilgi vereceğim, yarın haber var ama bilgi yok!’ diye bir durum söz konusu olamaz... Dengenizi bulun, dengeli olun, biz de nasıl tavır koyacağımıza ve ne şekilde davranacağımıza karar verelim... Dengesizliklerle uğraşacak kadar boş vaktimiz yok... Bizim işimiz doğru bilgi almak ve kamuoyuna iletmek... Onun bunun kuklası olmak değil... Saygılarımla...” şeklinde sonlandırmıştım...

O günden beri de beklemeye geçtim... Elbet dengesizlik olacaktı, yağlamalar yapılacaktı... Bu anı sabırsızlıkla beklemeye koyuldum ve her sabah yerel gazetelere şöyle bir göz atıp, yağlı kaymak(!) aradım... Beklediğim gün geldi ve o gün dündü... Emniyet binalarına girişleri yasak olan gazeteciler bir şekilde içeri sızmıştı! Bunu nasıl becerdiklerini bilmiyorum ama sanırım sihirli değneğe dokunup görünmez olmuşlardı! Hatta İlçe Emniyet Müdürü’nün odasına kadar girip, verilen bir pozu bile yakalamışlardı! Aynen şekilde gördüğünüz gibi... Başpolis Mustafa Turan ‘Teşekkür Belgesi’ ile uğurlanıyor ve İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Yıldız tarafından kendisine başarılı hizmetleri nedeniyle belge veriliyordu... Yani 23 Haziran 2014 Salı günü gazetecilerin bayramıydı! Normalde gazetecilere yasak olan İlçe Emniyet binasına girişin o gün için yasağı kalkmıştı!.. Ya da işin ucunda kaymak var diye, göz yumulmuştu!.. Ya da giriş yasaktı ama yine bir şekilde emniyet binasının içinde olan bir görüntü basına sızdırılmıştı... Eğer bunu bir gazeteci çekmediyse, içlerinden biri çekmiş ve basınla (daha doğrusu sadece bazı gazetelerle) paylaşmıştı... Bütün seçeneklerin ihtimali vardı ama gerçek olan tek şey köşe yazımda ifade ettiğim gibi, ‘Yağlayacaksan Emniyet binası mübah, bilgi istiyorsan günah!’ şeklindeydi...

Tam ben bu yazımı kaleme alırken ise bir mucize yaşandı!.. İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden aranan ben, çay içmek üzere davet edildim... Hiç teklemeden telefonun diğer ucundaki kişiye, fotoğraf makinemle gelip gelemeyeceğimi sordum, aldığı bilgi doğrultusunda bana geri dönen bu kişi, fotoğraf makinemle içeri girebileceğimi söyledi... Geçmiş olsun! Emniyet’in keyfi geldi ama bu sefer de benimki yerinde değildi! Tam yazımın en hararetli bölümündeyken yarıda bırakıp, güneş başımın tepesinde yürümek hiç işime gelmedi!.. Neme lazım şeytan bu, aklımı başımdan alır kendine uydurur, bir de yağlama yaptırabilirdi!.. Telefonda ‘hayır gelemeyeceğim’ demedim ama daha konuşurken gitmeyeceğime karar vermiştim... Hatta bir ara düşünmedim de değil, ‘bilgisayarıma böcek mi konuldu da köşe yazım görüldü, o yüzden de böyle bir davete ihtiyaç hissedildi!’ diye... Yine de... Nazik davetiniz için teşekkür ederim ama, yağlamayı beceremediğim için de icabet etmedim... Gazeteciler ile emniyetin arasının da rahat bilgiye ulaşılabilmesi adına hep iyi olması gerektiğini söylerler... Ancak ben bilgiye zaten rahat ulaşıyorum çünkü olayları takip ediyor ve vatandaşımın da yardımıyla hiç zorlanmıyorum... Ben rahat bilgi değil, doğru bilgi istiyorum... Beyanatla, yağlamayla, ballamayla işim yok, toplumu ilgilendiren sorunlarla boğuşuyorum... Bu arada beni davet edip, sohbet etmek, bir kahve ikramında bulunmak, bir çay ikram edebilmek, bir ziyaretinde bulunmak için arayan Keşanlı hemşehrilerim hepinizden ‘geleceğim’ dediğim halde gelemediğim için özür diliyorum... Çünkü gün içinde buna fırsat bulamıyorum, çoğu zaman niyetine girip yarı yoldan dönüyorum... Keşan’ın Keşanlının sorunları ile ilgilenmeyi daha öncelik olarak görüyorum... Ve beni anlayışla karşıladığınızı umuyorum... Saygılarımla...