Ulaş DEMİRAY

Borçsuz Belediye yok. Az ya da çok her belediyenin borçlanarak hizmet vermeye çalıştığı bir Yerel Yönetim sistemimiz var. Enez Belediyesi’ni devralan Özkan Günenç, devraldığı Belediyenin mali tablosunu, söz verdiği gibi Enez halkı ile paylaştı. Bu güzel bir gelenek olarak sürdürülmesi gereken bir uygulama. Ama sadece 5 yılda bir defa değil, böyle bir tablo her ay paylaşmalı ki nereye doğru gittiğimizi görebilelim.

***

Eğer borçlanmalar gerçekten kentin alt yapısı için, ya da üretimi artıran, gelir getirici yatırımlar için kullanılmışsa bu borç az bile. Ama Enez’in kanalizasyon sistemi, arıtma tesisi, içme suyu şebekesi, daha borçların ödenmesine on yıllar varken çökmüşse, kurulan fabrikaya rağmen daha yapılması gereken kilometrelerce yol varsa, bunca borçlanmaya rağmen hala denizimizden hoş olmayan kokular geliyorsa, derin deşarj kanalı hala gündemde yoksa, memurların maaşı için bile borçlanmak gerekiyorsa, belediye Araç Parkı’mızdaki ekskavatörün niçin borçlanarak alındığını ve ne işe yaradığını bilemiyorsak, o zaman bu borçlar tartışılır hale gelir.

***

Yani “Borcu sen mi yaptın, ben mi yaptım” tartışması anlamsızdır. Ama bunu, bu ölçekte tartışmaması gereken Sayın Abdullah Bostancı ne yazık ki bu polemiği yıllarca kullandı ve sanki bu borcun tümü, Ahmet ÇAYIR döneminin borçlarıymış gibi Enez halkını yanıltan ve şaşırtan bir yol izledi. Şimdi görüyoruz ki “Turbun Büyüğü” Ahmet Çayır’dan çok önceye, yani Bostancı’ya ait. Eğer Bostancı’nın sözünü ettiği Çayır döneminin piyasa borçları ise Bostancı’dan Günenç’e kalan piyasa borcu da eski parayla 2,5 trilyon (2.5 milyon) ile hiç de Çayır döneminden geri kalmıyor.

***

Bu tabloyu yeterince inceleme fırsatım olmadı. Ama ilk izlenimim olarak bu tablonun biraz aceleye geldiğini düşünüyorum. Çünkü aradığım bazı rakamları göremiyorum. Örneğin 4-5 kişi ile çalıştırılması gereken Kilittaş Fabrikası’nın kar mı zarar mı ettiğini, bu fabrikanın Belediyeye, belediyenin bu şirkete borçları var mı, yok mu? Çıkartamadım. Maliyeden emekli bir arkadaşımın dediğine bakılırsa maliyeye ait borçlar daha yüksek bir seviyede… Bir de maaşlarının ödenmesi için 4 kez alındığı iddia edilen banka kredileri gözüme çarpmadı. Ayrıca gelirler hanesindeki eski parayla 3 trilyona (3 Milyon) yakın Yol Harcamaları Katılım Payı’nın, Bostancı’nın kendi kafasına göre uyguladığı yasa dışı bir Salma olduğunu sanıyorum. Yani henüz, gerçekleşmiş, tahakkuk ettirilmiş Yasal bir gelir olduğunu düşünmüyorum.

Şimdilik önerim Kilittaş Fabrikası’nın da uzmanlar tarafından verimliliğinin ve sürdürülebilirliğinin denetlenmesi ve bilmemiz gereken kadarının Enez halkı ile paylaşılması. Çünkü Enez’de yaygın kanaat bu şirketin gizli bir kasa gibi denetimsiz kullanıldığı yönünde. Yani geçmiş hesap ve uygulamalar daha tümüyle ortaya konabilmiş değil.

***

Bu kara tablonun altından nasıl kalkılır, neler yapılabilir artık bunu düşünmek zamanıdır. “Zararın neresinden dönülürse kardır” diyerek, dengeli bir bütçe oluşturarak, yeni gelir kaynakları yaratarak, ama bu kaynakları da doğru amaçlar için kullanarak, uzun soluklu bir çalışma ile mali dengeler düzenlenebilir. Kaldı ki borçlar pek çok kimsenin umurunda da değildir. Enez’de Bostancı’nın ardından insanların beklentileri sadece güven duydukları, güler yüzlü, adil ve hızlı hizmet ve beş parasız yapılabilecek düzenlemeler. İnsanlarımızın mutluluğu için bunlar yeterli. Ama daha fazlasını da hak ettikleri  kuşkusuz.