Ulaş DEMİRAY  / [email protected]

Sevgili Basın çalışanları,

Uzun süredir böyle bir yazı yazmanın gerekliliğini düşünüyordum.  Son günlerde yaşadığım ve tanık olduğum bazı olaylar nedeniyle bu yazıyı artık geciktirmemek gerektiğini anladım.

Sevgili kardeşlerim,

İlk muhabirliğimi 1962 yılında Aydın’da Hüraydın Gazetesi’nde denedim. 15 yaşındaydım ve spor muhabiri olarak ilk haberlerimi bu gazetede paylaştım. Uzun sürmedi. Askeri okul ve meslek süreci başlayınca bu tutkumu yıllarca içimde saklamak zorunda kaldım. Askerlikten kendi isteğimle ayrılmamın nedeninden en önemlisi siyaset ve gazetecilik hayallerimdi. 1977 yılında sivil yaşamım başladıktan sonra küçük küçük çabalarla ilk denemelerime başladım. Sevgili Bülent Ayan’ın sayesinde şimdilerde özenle sakladığım Trakya Ekspres ve Milliyet Gazetesi’nde ismimle yayınlanan  haberlerimi içeren gazeteleri hala saklıyorum.

***

1980-85 yılları arasında çıkarttığım Enez’de Barış adlı gazetem bir ansiklopedide “Edirne’nin etkin gazetelerinden biri” olarak yer aldı. Gazeteciliğin gereği olarak 1980 ve 1985 yıllarında 2 kez Keşan Askeri Ceza Evi’nin kısa sürelerle konuğu oldum. Sonraki yıllarda 1999’a kadar Kuşadası’nda matbaacılık ve yanı sıra gazete, dergi yayıncılığı ile bu çabalarımı sürdürdüm.. 2 yıl Ada’nı Sesi’nin sahibi ve yöneticiliğini üstlendim. Siyasi birlikteliğimiz olan insanlarla birlikte başka gazeteler ve dergiler çıkartılmasına katkı verdim. Yüzlerce haber ve köşe yazısı ile genellikle “Yerel” konularda bu hevesimi hala sürdürüyorum..

Ama hiç bir gün kendimi “Gazeteciyim” diye tanıtmadım, gazeteci saymadım.

Yani yabancınız değilim. Gazeteciliğin çok ciddi bir toplumsal görev olduğuna, ciddiyetle ve doğru olarak yapılması gerektiğine  inanıyorum.Görüşleriniz ve inançlarınız doğrultusunda çeşitli haberlere değişik açılardan bakmak ve yorumlamak hakkınız. Bu mesleği profesyonelce yaptığınıza göre daha fazla gelir elde etmek için çaba sarf etmenizi de yadırgamıyorum.

***

Gelelim konumuza… Ciddi olarak aldığım duyumlara göre bir siyasi yönetici adına bir kişi, bazı gazete yöneticilerine telefon ederek, malum siyasetçi ile ilgili yayınlanacak yazı ve haberler için bir tarife belirlendiğini duyurmuş. Söz konusu kişinin siyaseti “çeyrek altın” dağıtarak yapmayı, yani her şeyi parayla satın almayı adet haline getirmiş bir kişilik olduğunu zaten herkes biliyor. Arife tarif gerekmiyor. İnanır mısınız buna hiç şaşmadım hiç yadırgamadım.. Hatta sizlerin bu tarifeye uygun olarak kazanacağınız parayı da kafama takmıyorum. Hatta sizi teşvik ediyorum. Sadece bir şartım var. Lütfen bu gibi kişilere hak etmedikleri övgüler yaparak olayın sapmasına, halkın aldatılmasına vesile ve neden olmayın. Gönderilen yazılı demeçleri yayınlamadan önce konunun taraflarını da dinleyerek doğru habercilik için emek verin, kendinizi de ve gazetenizi de güç duruma sokmayın. Gerçeği araştırın. Yapılanlar kadar yapılamayanlara da haberinizde yer verin.

***

Örneğin Enez Belediye Başkanı... Geçtiğimiz günlerde gazetelerde yayımlanan demecinde  Enez Belediyesi’nde 421 kişinin çalıştığını söyleyerek ya yalan söylüyor ya da sayı saymasını bilmiyor.. Enez sahil arıtması için DERİN DEŞARJ KANALI yapmayı becermediğinden hala Enez’in geçmiş dönem borçlarını gündeme taşıyor.. Bu borcun 40 milyonunun kendi döneminden kaldığını görmezden geliyor. Fabrikanın “para bastığını” iddia ediyor.. Belediyenin “Parasız” olarak  bu fabrikaya verdiği araç, gereç, su parası, personel desteğini görmemizi istemiyor.. Bu fabrika ve alınan kamyonlar nedeniyle Enezlileri 5 trilyon daha borçlandırdığını hiç hesaba katmıyor. Şu ana kadar bir kaç zevksiz havuz ve kilit taş fabrikası dışında hiçbir eseri yokken kendine ait olmayan işleri de kendisi yapmış gibi sahiplenerek 3 yıldır aynı teranelerle halkı yanıltabileceğini hesap ediyor. İnanıp kendinizi bu yalan rüzgarına kaptırmayın.

***

Yöremizde İYİ PARTİ Yöneticileri belli oldu.. Kutluyorum. Bazı gazetecileri bilgilendirme toplantısına çağırmayı ihmal etmişler. Kasıt olmadığı besbelli. Daha dün göreve gelen insanlara daha ilk günden öküz altında buzağı arar gibi suçlama yapmak hoş değil. 

Haberci oturup davet ve haber beklemez, haberi kovalar... Haber oturduğunuz yerden de kovalanabilir. Yine Enez’den bir örnek vermek gerekirse, açın telefonu sorun bakalım Sayın Bostancı’ya; Kadir Topbaş Parkı ne oldu? Olacak mı, olmayacak mı? Olursa ismi yine Topbaş parkı mı olacak? 60 dönüm mezbelelik orada 3 yıldır duruyor.. Bu kadar kamyon, kepçe, ekskavatör, tır aldın... Parkı yapmak için neyi bekliyorsun? Sorun bakalım hangi masalları anlatacak..?

Hadi bu soruyla başlayalım... Sorun, araştırın, biz de bilgilenelim.

Enez için sormanız gereken ve haber değeri olan, hepimizi hem güldürecek, hem kızdıracak o kadar çok konu var ki.