Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel özlük Hukuk  TİS Sekreteri Engin Çoğal, Memur Sen ve Eğitim-Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’nın “Cuma namazı izni ve Laiklik” yazısında “Cuma namazı izni genelgesine ilişkin yapılan itiraz ve temcitler eski Türkiye’de çok karın doyurmuştur, ancak yeni Türkiye’de milletimizin bunlara karnı toktur. Genelge, hukuki çerçevede bir hakkın kullanılmasının önündeki engeli kaldırmıştır’’ şeklindeki açıklamasını eleştirdi.  Açıklamanın, akıl ve izandan yoksun, talihsiz, bir o kadar da gerçeklerden uzak düşüncelerinin hayal dünyasının paylaşımı olduğunu kaydeden Çoğal’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“AKP iktidarı döneminde hormonlu bir şekilde büyüyen Memur-Sen, hem emek dünyasını hem de toplumsal yaşamı hasta etmiştir.  Sarı sendikacılık, yandaş sendikacılık kavramlarının üzerine oturan Memur-Sen bu durumdan rahatsız olmadığını her geçen gün ispatlamaktadır.

Bu kavramları kendine yakıştıran ve iktidara göbekten bağımlı olan Memur-Sen, AKP iktidarının bizzat da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gözüne ve kalbine girmek için var gücüyle gayret etmektedir.  Bu gayret ve çaba tarafımızca görülmekte takdirse emekçinin onurlu mücadelesinde yer alacaktır. 

Tarihe kara bir leke olarak geçen sarı sendikacılığın nasıl yapıldığını emek, sınıf çelişkisini, sermaye, iktidar ilişkisinin akademik dünyada araştırmalara konu olmakta ve not düşmektedir. 

BU UTANÇ! MEMUR-SEN’E, YETER DE ARTAR DA!

Memur-Sen’in, 14 Ağustos 2015 tarihinde Sözde Toplu İş Sözleşme masasında Cuma izni paslaması ile AKP iktidarının üzerine atlaması bir oldu.  Tabi bunların ardı arkası kesilmeyecek ve nitekim Cuma Genelgesi yetmedi, Cuma’nın “tam gün” tatil olması talebi hemen peşinden geldi.

Bu yaşananlar Eski Başbakan Tansu Çiller ile Genelkurmay Eski Başbakanı Doğan Güreş arasında geçen“Tak diye söyler, şak diye yaparım” sözünü hatırlatmaktadır. 

Lakin,  tak diyen de şak diyen şakşakçı ve takiyeci hareket etmektedir!

Memur-Sen ile AKP toplumu gericileştirme, ayrıştırma ve mezhep siyaseti ile bölmektedir. “Türkiye normalleşiyor”, “ikinci cumhuriyet”, “Türkiye aslına dönüyor” gibi nitelemelerle “canbaza bak canbaza” sözünü hatırlatmaktadırlar. 

Bir ipte iki canbaz oynamaz

Türk milletinin de, emekçinin de bu sözlere karnı toktur.  Lakin onların ki yeterince doymamıştır.

Kelime kelime, cümle cümle Memur-Sen’e verilecek birçok cevap vardır, ancak sözü çok da uzatmadan Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’in kazanımlarını hatırlatmakta fayda görmekteyiz.

 İsmet İnönü’nün, "Kafaları mazinin demir çemberi içinde kitlenen milletin vay haline" diyen Bu anlayış bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyetini kuran irade tebadan ulus yaratmıştır. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için gerçekleştirilen devrim hareketi,bilimsel ve uygulamalı eğitime yer veren aydınlatıcı ve üretici Köy Enstitüleri ile köylerden kalkınmaya başlayarak yurdun her tarafında essiz büyüme sağlamıştır. 

Cumhuriyetin; tarım, sanayi, ekonomi, eğitim, sanat ve sporda gösterdiği başarılar ortadayken Cumhuriyetin mirasına ve kazanımlarını talan etmek, satmak ve birilerine peşkeş çektirmek için bağıra bağıra meydanlarda Türkiye’nin anonim şirket haline getirilmesini savunanlar ile şakşakçılık yapanlara naçizane tavsiyemizdir.

Hadi tüccarın alırım, satarım demesini anladık da!

Sendikacılık yapanın, kendini yağlayıp ballandırıp satmasını anlamak güç olmaması gerekir.

Birleşik Kamu-İş olarak; Memur-Sen’in Cuma Genelgesi ve Tunceli İl Özel İdaresi ile KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi’ndeki Muharrem Ayında Aşure ikramiyesi kabul edilemez. Çünkü, Din-İman edebiyatı üzerinden halkı, emekçiyi sömürerek ötekileşiveren, ayrıştıran mezhep siyaseti üzerinden toplumu şekillendirmek isteyenler başka amaçlara hizmet eder. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak,  Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını, kazanımlarını savunucusu, bekçisi olacağımızı ve bu uğurda mücadele edeceğimizin bilinmesini bir daha tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.”