AYGÜL KONAR

“ÇÖZÜM ODAKLI BİR TEPKİ VERİLMİYOR”

Kadın cinayetleri ve cinsel istismar vakaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Erk Oğuz: “Zihniyet ve kadına bakış açısı değişmediği sürece, bu olayın ülke problemi olduğu gerçekliği ve bunun çözümlenmesi kanaati oluşmadığı sürece hiçbir şey değişmez. Aksine bunlar normalleşir. 2017 ve 2018 yılı verilerine bakıldığında, yaşanan vak’a oranlarının aynı olduğunu görmekteyiz. Ülke ve toplum olarak, münferit olaylarda ayağa kalkıyoruz. Ama 3-5 gün sonra bu olaylar unutuluyor. Sadece duygusal tepkiler veriliyor. Fakat çözüm odaklı bir tepki verilmiyor.” dedi.

“TOPYEKUN MÜCADELE YAPILMALI”

ıklamasına, “Yaşanan vakalarla ilgili gerekli yasal düzenleme yapılmıyor,” diyerek, devam eden Nilüfer Erk Oğuz şunları söyledi: “Emniyet güçleri, yargı mensupları ve avukatlar, belli bir eğitime alınmıyor. Saha çalışması yapılmıyor. Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar vakalarında topyekûn bir mücadele gerekiyor. Ama topyekûn bir mücadeleye girilmiyor. Toplum ve idareciler olarak, münferit olaylara duygusal tepkiler veriliyor ve orada kalıyor. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Zihniyetimizi ve kadına bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece, çözüm anlamında net adımlar atılmadığı sürece hiçbir sorun değişmeyecektir. Türkiye’de kadına şiddetin yanı sıra; her ay 30’un üzerinde kadın öldürülüyor. Ülkemizde her gün 1’den fazla kadın cinayete kurban gidiyor. Kadınlarımız ne yazık ki, en yakınları tarafından katlediliyor. Kadın cinayetleri konusunda, ülkemiz en üst sıralarda olduğunu görüyoruz.”

“BASKI OLDUĞU ZAMAN TOPLUM GERİ KALMIŞ OLUYOR”

Erk Oğuz, sözlerini şöyle devam etti: “Türk toplumunda han ve hanım denilen kavramlar bulunuyordu. Hanım kavramı, kadın hakan anlamına geliyor. Türk toplumu kadın ve erkeği eş tutmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetin ilkelerinde kadına verilen değer ortadadır. Ama bugün gelinen noktada nerelere geldiğimiz ortadadır. Kadınına değer vermeyen, eşit şekilde toplum dinamiklerinin içerisine sokmayan aksine baskılayan her toplum geri kalmaya mahkûmdur. Çünkü kadını baskıladığınızda, toplumun dinamikleri dışında bıraktığınızda, çocuğu da bırakmış olursunuz. Çocuğu temelde kadın yetiştirmektedir. Bunlar birbirine bağlıdır. Kısacası, baskı olduğu zaman toplum geri kalmış oluyor.”

İNSANLAR, ‘ADALET YERİNİ BULDU’ DEMESİ ÖNEMLİDİR”

“Bu vakaların devam ettiğinden bahsettiniz. Peki, bir eksiklik mi var ki, bu vakalar devam ediyor?” şeklindeki soruya cevap veren Nilüfer Erk Oğuz, şöyle devam etti: “Elbette ki, eksikliler var. Kanunları, sözüyle ve ruhuyla yorumlarız. Her yasa maddesinin konulmasının bir gerekçesi vardır. Bu gerekçeler, o yasa maddesinden çok daha uzundur. Orada yasanın ruhu anlatılmaya çalışılmıştır. Yasa uygulayıcılar, yasanın ruhundan ayrı düşerlerse ve o şekilde yorumlamazlarsa, uygulamazlarsa sadece kağıt üzerinde kalmış olur. Yasayı uygulayanlar tarafından yapılmış bir eksikliktir. Eğer zihniyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve cumhuriyetin kadına bakış açısında tutabilirsek, o zaman toplumun vicdanın da, yer eden cezalar verilebilir. Sorunu ben yasalarda görmedim. Önemli olan yasayı ruhuyla anlamak ve uygulamak gerekiyor. İnsanlar, ‘Adalet yerini buldu.’ demesi önemlidir. Aksi takdirde hukuk devleti olamayız, en fazla kanun devleti olabiliriz.”

“TERÖRLE NASIL MÜCADELE EDİLDİYSE, YAŞANAN VAKALARLA DA MÜCADELE EDİLMELİ”

“Yaşanan sorunlar, 2019 yılı içerisinde çözüme kavuşur mu?” şeklindeki soruya cevap veren Erk Oğuz, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kafalar değişmediği sürece ve somut adımlar atıldıkça, gerekli cezalar verilmedikçe, topyekun bir mücadeleye girilmedikçe biz yine aynı soruları konuşmaya devam ederiz. Nasıl terörle mücadele bırakılmadıysa, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, cinsel istismar vakalarıyla mücadele edilmeli.”