AYGÜL KONAR

“GELECEKTEN ENDİŞEMİZ YOKTUR”

CKD Keşan Şubesi Başkanı Avukat Nilüfer Erk Oğuz’un 19 Mayıs mesajında, şunlar yer aldı: “Mustafa Kemal Atatürk’ü, 19 Mayıs 1919’da işgale karşı Anadolu’daki direniş ve kurtuluş hareketlerini başlatmak üzere, İstanbul’dan Samsun’a çıkaran ülke gerçeklerini ve koşullarını iyi bilmek zorundayız. Cumhuriyet kadınlarının temel görevlerinden birisi, tarihini doğru kaynaklardan okumak; bilmek ve yorumlamaktır. Kısaca ifade etmek gerekirse durum şudur: İşgalciler, ‘milli’ ve ‘Türk’ kelimelerini, milletin benliği ve vücuduyla birlikte unutturmak; yok etmek istemektedir. Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a gitmeden birkaç ay önce, Şişli’deki evinde Fransız Le Temps Gazetesi’nde Osmanlı Devleti haritası üzerindeki siyah benekli işgal noktalarını göstererek şöyle der: ‘Bakınız, memleketi nasıl taksim edeceklermiş, bütün Trakya elden gidiyor; İstanbul ve İzmir havalisi, vesayet altına alınıyor. Çukurova’yı Fransızlar, Akdeniz sahillerini İtalyanlar alıyor. Karadeniz’de Pontus hükümeti kuruluyor. Şark’ta müstakil birer Ermenistan ve Kürdistan vücuda getiriliyor. Geri kalan da bizim oluyor… Sebep de nedir biliyor musunuz? Bizim vahşi olmamız! Harpte birçok insan öldürmüşüz! Anlaşılmış ki müstakil devlet kurmak kudret ve liyakatine sahip değilmişiz!’ İfade ettiğimiz üzere durum sadece ‘Anadolu içlerine kıstırılmış Türk Milleti’ senaryosundan ibaret değildir. İngiliz işgal gücü Başkomutanı, Mustafa Kemal’in, direniş örgütlemek için Samsun’a çıkacağını öğrenmiş; ‘Bırakınız gitsin. Daha iyi olur. Böylece tüm Türk direnişini kökünden temizlemek fırsatını sağlamış oluruz’ demiştir. Mustafa Kemal’in önderliğinde yola çıkarak, 19 Mayıs 1919 sabahı saat 06.00’da, Samsun’a ulaşan Bandırma Vapuru’ndaki asker ve sivil bir avuç insan, tarihten silinmeye çalışılan Türk Milletinin istikbal kavgasının öncüleridir. 19 Mayıs 1919, Birinci Dünya Savaşı’ndan henüz çıkmış, yılgınlık ve fakirlik içerisinde, ihanet ve işgal kıskacında bir milletin, İstiklal Savaşı’nın başlangıcı olup; Türk Milleti’nin hiçbir koşul ve şartta tarihten silinemeyeceğinin de belgesidir. Cumhuriyet kadınları, kadim Türk Milleti’nin onur ve şerefle tarihe geçirdiği bütün direniş hareketlerinde, Cumhuriyetin arkasındadır. Konumunu gelecek nesillere aktarma görev ve bilincindedir. Bu bilinç devam ettiği sürece, gelecekten endişemiz yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ün, 19 Mayıs’ı gençliğe emanet ederken, aslında onu Türk kadınının ‘İstiklal’ bilincine emanet ettiğinin farkındayız. Ne mutlu Cumhuriyet emanetini taşıyanlara… Daha nice 19 Mayıslara…”