İlk,
ağaçlara düşen yıldırımlarla tanımışız ateşi
Sonra,
birbirine sürttüğümüz odun parçalarından
.........................çıkarmışık gün yüzüne
Böylece,
“ateşi bulduğumuzu yazmışız” insanlık tarihine
ve başlangıçta
zamanın bile buz tuttuğu çağlarda
dünyanın her yanında/
sicim gibi yağan yağmurda
lâpa lâpa yağan karda
kurtların-çakalların uluduğu
………........zemheri akşamlarda
Mağaralarda
ağaç dallarından yaptığımız çardaklarda
0t örtülü-çamur harçlı damlarda
Çıralarla aydınlanmaya
meşe odunlarıyla ısınmaya çalıştığımız odalarda
Yabani hayvanlardan korunmak için kullandığımız
hızlı yanma olayının bu mavi-kızıl alevini
Birbirine sürttüğümüz
kurumuş odun parçalarından
……………….elde ettiğimiz gün
Henüz tekerleği icat etmiştik daha
Yıllar geçtikçe arttı becerimiz
Yıllar geçtikçe arttı gelişmemiz…
Yıllar geçtikçe gelişti düşüncemiz
Aklımıza akıl kattı deneyimlerimiz
Okunmayı bekleyen höyükler gibi
............................üst üste yıkıldı yıllar
Kayaların üstüne kazındı yaşananlar
Nice kavimler silindi tarihten
Nice kavimler türedi yeniden
Zaman, taşkın bir nehir gibi
……akıp geçerken üzerimizden
Azgın bir nehir olup sürükledi çoğumuzu
………….kök saldığımız yerlerden
Gün geldi,
birbirine sürttüğümüz çakmak taşlarından
…………........çıkarmayı öğrendik ateşi
Kara gözlü kömürü keşfetmezden önce
0caklarda yaktığımız
odunların ateşiyle ısıttık bedenimizi
0 zamanlar nerden bilebilirdik,
Yüce Yaradan’ın ,
yerin bilmem kaç bin metre altında
petrol denen o organik maddenin ruhunda
……………...................depo ettiğini
……………….......enerjiyi ve ateşi
Ve hepiniz gibi ben de,
bilmem hangi sebeple,
bilmem hangi görevle
hak ederek insan suretine bürünmeyi
Zemheri bir kış gecesinde
açıverdim dünyaya gözlerimi
Yıllar yıkılmaya devam etti birbirinin üstüne
Görünmez höyükler oluştu
………………..gözlerimizin önünde
ve 24 kasım 2018 günü
kapısını araladı zaman höyüğü’nün biri
hatırlattı bana geçmişimi -geleceğimi
Dedim ki o zaman bir mecnun gibi;
Nereden bilebilirdim,
doğal gaz içine depo edilmiş olan enerjinin
İşcan Caddesi-Gurur Sokak’taki daireme
yüzlerce kilometre uzaktan;
.......................taa Rusya’dan geleceğini
Ve döndürür döndürmez ocağın düğmesini
mavi bir alevle , bana “merhaba!” diyeceğini
Öyleyse merhaba medeniyet!
Öyleyse merhaba,
“yüreğiyle -kafasıyla-koluyla...”
gözlemleyerek-deneyerek,
yaparak-yaşayarak ürettiği,
“kara toprağı bir yumrukta yere serebilen
yılda bir veren nar’a bin verdirebilen
…………..........ateş gözlü çelik ilâhlârla”
Yaradadan'ın
“yedi kat yerin altındaki” nimetine ulaşan
ve bunu bana ulaştıran
………...çalışkan adem oğlu!
Merhaba müthiş teknoloji!
Ama yine de gözlerim yolda
Seni bekler dururum
çevreyikirletmeyen
……… güneş ve rüzgar enerjisi