SONGÜL KONAR

İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmakla kadına karşı şiddette elde edilen kazanımların kaybedilmeyeceğini belirten Aksal, şiddeti önlemek için Avrupa Konseyi’ne söz vermemize gerek olmadığını söyledi.

Aksal, açıklamalarında 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un uygulamalarında aksaklıklar olsa da İstanbul Sözleşmesinden daha ileri düzenlemeler içerdiğini vurguladı. Şiddetin birçok yönden ele alınması gerektiğini kaydeden Aksal, şiddetle mücadelede ilk önce samimi olunması gerektiğini söyledi.

“BİR ANNEYİ EVLADINDAN AYIRMAKTAN DAHA BÜYÜK BİR ŞİDDET OLAMAZ”

Sözlerine başörtülü kadınların kamuda ve TBMM’de 2013 yılında yer almaya başladığını belirterek başlayan Fatma Aksal: “Kadına karşı şiddetten bahsedeceksek Diyarbakır annelerini de anmadan geçemeyeceğim. Bir anneyi evladından ayırmaktan daha büyük bir şiddet olamaz. Meclisteki çalışmalarımıza gelince de hiç kimsenin şüphesi olmasın bugüne kadar kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi konusunda yaptığımız çalışmaları, geldiğimiz kazanımları kaybetmeyeceğiz. Hatta tam tam tersi sayın bakanımızın da bahsettiği gibi bunu çok daha ileriye taşıyacağız. Bizim kadına karşı şiddeti önlemek için Avrupa Konseyine söz vermeye ihtiyacımız yok. Biz ülke olarak bu şiddetin önlenmesi için gerekli iradeye sahibiz. Kanunları, gerekli yönetmelikleri yapacak güce de sahibiz. Bunun çalışmalarına da başladık. Bizim partimizin kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanımız bunun müjdesini verdi. İstanbul sözleşmesinde sıkıntılar varsa ki sıkıntılar olduğunu hepimiz biliyoruz. Toplumumuz da bir kutuplaşmaya sebep oldu. Yolumuza Ankara Sözleşmesi ile devam ederiz. 6284 numaralı kanuna tekrar dönmek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi’nden bile daha ileri düzenlemeleri içeren bir kanun ama uygulamada aksaklıklar var mıdır? Evet vardır. Biz bu aksaklıkların giderilmesi için çalışıyoruz. Mecliste de AK Parti grubu olarak şiddetin araştırılması komisyonu kurulması için bir önerge verdik. Tabi ki şiddeti önlemek sadece yasalarla olmuyor. Şiddetin psikolojik boyutları var, sosyolojik boyutları var, kültürel yönleri var. Bunları topyekün olarak çalışmamamız gerekiyor. Her şeyin başında da samimiyet gerekiyor” şeklinde konuştu.