AYGÜL KONAR

Gaytancıoğlu, “Çözüm üretimi ve üreticiyi desteklemek olması gerekirken, gümrük vergilerinin sıfırlanması yolu ile ithalatın önü ciddi anlamda açılmıştır” dedi.

“1 LİTRE SÜT SATINCA EN AZ 2 KG YEM ALINMASI HAYVANCILIĞIN TEMEL KURALIDIR”

Dövizdeki artışlar ile dünya tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesi, dolayısıyla yem hammaddelerinin fiyatlarını da arttırdığını kaydeden Okan Gaytancıoğlu, “Gün geçmiyor ki, yurdun her bölgesinden hayvancılık yapan çiftçilerin feryatları yükselmesin. Feryatların nedeni yem fiyatlarındaki yüksek artıştır. Diğer bir neden ise, süt fiyatlarının ya da besicilik yapılan hayvanın kesim fiyatlarının düşük olmasıdır. Hayvancılıkta işletme giderlerinin % 70’lik bölümünü yem giderleri oluşturmaktadır. Gerek et hayvancılığı gerekse süt hayvancılığı yapabilmek için yemin ucuz olması gerekir. Herkesin bildiği ama AKP’nin bir türlü bilmek istemediği bir hesap vardır. ‘1 litre süt satınca en az 2 kg yem alınması hayvancılığın temel kuralıdır.’ AKP iktidarında uzun yıllardır 1 litre süt ile 1 kg yem fiyatı eşitti, şimdi ise 1 litre süt satarak 850-900 gram yem alınabiliyor. Bu yem fiyatlarıyla süt hayvancılığı yapılırsa, süt inekleri eti için kesilmeye devam eder. Süt fiyatını arttırmazsan, köyden kente göç devam eder. Hayvancılıkta en önemli maliyet olan yem fiyatları, enflasyonun çok üzerinde artmıştır, neden acaba? Çünkü dolar artıyor. Türkiye, yem ham maddeleri olan buğday, arpa, soya ve mısırda net ithalatçı, başka bir deyişle, yemin %60’ı ithal ham maddeyle elde ediliyor. Dövizdeki artışlar ile dünya tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesi yem hammaddelerinin fiyatlarını da arttırmıştır. Örneğin hem insan gıdası hem de hayvan yeminde kullanılan buğdayın dünya piyasalarındaki ton fiyatı 2020’de 150$ iken, 2021’de 300 $’ları geçmiştir” ifadelerine yer verdi.

“1 ÇUVAL SÜT YEMİ 150-160 TL’LERE YANİ KİLOSU 3-3.2 TL’YE YÜKSELMİŞTİR”

Açıklamasının devamında, yem hammaddelerinin fiyatlarının arttığı için karma yeme çok yüksek oranda zamlar yapıldığını belirten Gaytancıoğlu, “Çözüm üretimi ve üreticiyi desteklemek olması gerekirken, gümrük vergilerinin sıfırlanması yolu ile ithalatın önü ciddi anlamda açılmıştır. Sonuçta yem hammaddelerinin fiyatları arttığı için karma yeme çok yüksek zamlar yapılmıştır. 2020 yılının Haziran ayında 1 çuval süt yemi 100-110 TL iken, yani yemin kilosu 2.05-2.10 TL iken süt fiyatı 2 lira 30 kuruştu. Yani üretici 1 litre süt satarak, 1,1-1.2 kg yem alabiliyordu. Ancak şimdi 1 çuval süt yemi 150-160 TL’lere yani kilosu 3-3.2 TL’ye yükselmiştir. Süt fiyatı da 2.80 TL olarak revize edilmiştir. Kısacası aynı dönemde süt fiyatındaki artış % 22’de kalmış, yemdeki artış ise % 60 olarak gerçekleşmiştir. Durum böyle olunca, yemdeki artış sütteki artıştan fazla olduğu için üreticiler zarar etmeye başlamışlar ve süt ineklerini keserek hayvancılıktan vazgeçmeye yönelmişlerdir” dedi.

“SAMAN İTHALATI İFLASIN GÖSTERGESİDİR”

Son uygulanan politikalar neticesinde Türkiye’de, 2 Trakya büyüklüğünde alanın ekilmediğine dikkati çeken Okan Gaytancıoğlu, “Saman ithalatı iflasın göstergesidir. AKP’nin uyguladığı niteliksiz tarım politikaları sayesinde tarlalar ekilmiyor. Yem, saman, çoban ithal ediliyor. AKP’nin uyguladığı politikalar neticesinde Türkiye, 2 Trakya büyüklüğünde alanı ekmiyor. Bu ne demek? Tarlalar boş kalıyor, buğday ekilmezse saman da olmaz. Bu nedenle Türkiye artık samanda net ithalatçı oldu. Özellikle bu yıl ciddi bir kuraklığın da görülmesi saman ithalatının 2-3 kat artacağını göstermektedir. Meralar ranta kurban ediliyor. Bedava yem kaynağı olan meralarımız, AKP’nin uyguladığı peşkeş politikaları nedeniyle yandaşlara kiralanmaktadır. TOKİ’ler aracılığıyla mera alanları üzerinde kentsel dönüşüm kapsamında inşaat yapılmasını, tahsis amacının değiştirilmesi yirmi yıllık ot gelirinin yatırılması şartına bağlanmıştır. Yani meralar betonlaşmaya tercih edilmiştir. Tarım alanlarının rant uğruna yok edilmesi yetmiyormuş gibi, bu hükümle sıra mera alanlarının da betonlaşmasına gelmiştir. Nedense TÜİK, her şeyi açıklıyor mera varlığını açıklamıyor. Ama biz öğrendik. AKP iktidara geldiğinde 14,5 milyon hektar olan mera varlığının bugün 10 milyon hektarlara gerilediğini biliyoruz.

AKP’nin uyguladığı niteliksiz tarım politikaları sayesinde 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmeyip, boş kalırsa, başta Doğu ve Güneydoğu’daki bedava yem kaynağı meralar boş kalırsa yani kısacası Türkiye toprakları ve meralarını kullanmazsa, yem kaynağı olan arpayı, buğdayı, soyayı, mısırı ithal ederse Türkiye hayvancılığı yönetilemez” diye konuştu.

“ÇÖZÜM İTHALAT YERİNE YERLİ ÜRETİME VE ÜRETİCİYE DESTEK VEREN POLİTİKALAR İZLEMEKTİR”

2020 yılında 12 milyon tona yakın yem hammaddesi ithalatına 4 milyar $’a yakın bir döviz ödendiğini, ithal edilen yem hammaddelerinin tamamına yakınının Türkiye’de üretilmesinin mümkün olduğunu dile getiren Okan Gaytancıoğlu, “Aslında çözüm ithalat yerine yerli üretime ve üreticiye destek veren politikalar izlemektir. Türkiye’nin neredeyse tamamı yurtiçinde üretilebilecek yem hammaddelerine 2020 yılında 34 milyar TL yani 4 milyar $’a yakın döviz ödemesi kendi üreticisi yerine başka ülkelerin çiftçilerine kaynak aktardığının göstergesidir. Ayrıca bu yem hammaddelerine ödenen döviz, Türkiye’nin 2021 yılında tüm tarımsal desteklemeler için oluşturduğu 22 milyar TL’lik ‘tarım bütçesinden’ 12 milyar TL fazladır. 2020 yılında 12 milyon tona yakın yem hammaddesi ithalatına 4 milyar $’a yakın bir döviz ödenmiştir. Maalesef ithal edilen yem hammaddelerinin tamamına yakınının Türkiye’de üretilmesi mümkündür. Durum böyle iken Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı 2 milyon çiftçi ailesine 1 yılda ödenen destekleme bütçesi olan 22 milyar TL’nin 12 milyar TL fazlası yani 34 milyar TL, yem hammaddelerine ödenmiştir. Sonuç olarak, AKP et ve sütte bir türlü istikrarı yakalayamamıştır. AKP nitelikli bir tarım politikası uygulamadığı için günümüzde halen et fiyatlarının yüksekliği süt fiyatlarının düşüklüğünü konuşuyoruz. AKP iktidarı devam ettiği sürece Türkiye tarımında uygulanan politika bellidir. Kırsalı ve köyleri boşaltarak yani üreticilerin alın terinin karşılığını görmezden gelerek, üretmesini engellemek, büyükşehirlerde varoşlar oluşturarak yoksullaştırma politikası ile o yurttaşların oylarını almak ayrıca Türkiye’nin tarımsal hammadde ve gıda ihtiyacını ithal ederek yandaşlara rant sağlamak AKP’nin 18 yılda uyguladığı tarım politikasının özetidir” şeklinde konuştu.