Okan Gaytancıoğlu, 15 Temmuz 2016 ve devamında yaşanan darbe girişimi ile ilgili açıklama yaptı. “Darbelerin kazananı olmaz. Kısa süreli de olsa darbe yapanlara katkı sağladığı görülse de, hiçbir ülkeye herhangi bir kazanım sağlamayacağını kendi siyasi tarihimizde hep yaşadık. Örneğin 12 Eylül 1980 darbesinde dönemin darbecilerinin fotoğrafları her yere asılmıştı, ancak yıllar sonra cenazelerine giden dahi olmadı. Darbeler demokrasinin durmasına neden olduğu için Türkiye’nin itibarını zedelemiştir.” diyen Gaytancıoğlu, “Darbeler her durumda toplumdaki insanların hak ve özgürlüklerini hiçe sayan bir durumdur. Türkiye bunu daha önce çok yaşadı. İçinde bulunduğumuz güvensiz ortamdan kurtulmanın yolu bu değildir. Biz her koşulda Cumhuriyet rejiminin getirdiği demokrasiden yana olacağımızı bir kez daha yineliyoruz.

Son yaşananlar toplum hafızasında bir çöküntüye ve tarihimizde bir kara lekeye daha sahip olmamıza ve ülke olarak maddi manevi bir gerilemeyle karşı karşıya olmamıza sebep olmaktan başka bir işe yaramaz. Bu topraklarda gerçek bir demokrasi yaşanana kadar biz direnmeye devam edeceğiz” dedi.

ÇELİŞKİLİ DURUM TOPLUMDA KABUL EDİLEMEZ

Gaytancıoğlu, darbe girişiminden haberleri olmayan ve kendilerine “Tatbikata gidiyoruz” denilen Mehmetçiklerin karşı karşıya kaldıkları durumu da eleştirdi. Ana kuzusu Mehmetçikler ne olduğunu anlayamadan kendilerini tartaklayan hatta linç etmek isteyen sözde demokrasi savunucularının kötü davranışlarına maruz kalmıştır. Ayrıca camilerden okutulan fetih salasına da tepki gösteren Gaytancıoğlu, Türkiye’nin darbeyi atlattığını ancak bundan çıkar sağlamak isteyen kişilere karşı daha dikkatli olması gerektiğini söyleyerek iktidarı uyardı.

Gaytancıoğlu, “Zaten son zamanlardaki uygulamalarla demokratik parlamenter rejimin zayıflatıldığı Türkiye’de bu darbe girişimi ile birlikte halkın demokrasi umutları iyice zayıflatmıştır dedi. Bu vahşet yaşanırken vatandaşların sokağa çağrılmasını da kesinlikle doğru bulmuyoruz. Böyle bir kaos ortamında Diyanet İşleri talimatıyla, ülke genelindeki bütün camilerden fetih salası verilmesi ve halkın sokağa davet edilmesi ciddi bir sorumsuzluktur. Bu durumun tedirginlik ve çelişkili bir durum yaratacağı çok açıktır. Vatandaşların büyük bir kısmının evlerinde tedirgin, korku dolu saatler geçirmesine sebep olmuştur. Bu tavır barışı temin etmez aksine memleketi iç savaşa kadar sürükler” dedi. Son olarak ortak akla vurgu yaparak, bu durumun demokrasiden yana tüm kesimlerin yan yana gelerek, siyasi bir milli mutabakatla üstesinden gelinmesi gerektiğini ve darbelere karşı birlik içinde olunması gerektiğini söyledi.

Gaytancıoğlu, “Sonuç olarak Türkiye’nin saygınlığı açısından hesaplaşma süreci sadece ve sadece hukuk sınırları içinde yürütülmelidir. Darbeciler, tüm işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermelidir. Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları, Anayasa ve hukuk sınırları dışına taşıyıp bir cadı avına dönüştürmek, Anayasayı ihlal eden darbecilerle aynı konuma düşmek olur.

 Soruşturmalarda özellikle sorumlu olanla olmayanı ayırmak, sorumlulardan hukuk sınırları içinde hesap sormak, bundan sonraki normalleşme ve demokratikleşme sürecinin selameti açısından büyük önem taşımaktadır. Soruşturmalar, intikam ve tasfiye fırsatı gibi görülmemelidir. Öte yandan hukuk devletinin gereği olarak er ve erbaşlara dönük linç girişimleri de aynı biçimde soruşturulmalıdır.

Siyaset kurumu ve devlet organları, halkın kutuplaştırılmasına, kışkırtılmasına, çatışma potansiyelinin tahrik edilmesine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin düşman gibi gösterilmesine dönük her türlü girişim ve ortamı ortadan kaldırmakla sorumludur.

Ülkemizin geleceği tam demokrasidedir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün siyasi partilere açık çağrımızdır: Güçlü bir parlamenter sistem ve özgürlükçü demokrasi için her türlü çabayı göstermeye hazırız. Bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur.” şeklinde konuştu.