SONGÜL KONAR

Mecliste Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz alan Okan Gaytancıoğlu, 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu açıkladı.

Ayrıca Gaytancıoğlu, meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada, çiftçilerin yaşadığı sorunlara da dikkat çekti.

“TAM BİR RANT YASASI”

Anayasanın 169. maddesinde ‘Ormanların üzerine, ormanlara zarar verebilecek hiçbir şeye müsaade edilmeyeceğinin’ belirtildiğini vurgulayan Okan Gaytancıoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Yine bir torba yasayla karşı karşıyayız. Yine ilgisiz birçok madde bir torbaya koyulmuş ve önümüze gelmiş. Bir şekilde yandaşlarınıza ulaştırıyorsunuz. Bu da tam bir rant yasası, 4. maddede bu var ve anayasaya aykırı. Siz anayasayı hiç okumuyor musunuz? Anayasanın 169. maddesine aykırı. Anayasanın 169. maddenin 3. fıkrası ‘Ormanlara zarar verecek hiçbir şeye müsaade edilemez’ diyor.  Ama siz bu maddede, fabrikaların endüstriyel gaz ihtiyacını karşılayacak olan ham madde, oksijen, azot ve argon ayrıştırma işlemlerini gören hava ayrıştırma tesislerinin devlet ormanları üzerine kurulmasına Tarım Bakanlığının izin vermesini sağlıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Ormanlar anayasal olarak güvence altındadır. Meralar köylünündür, bunları size anlata anlata dilimde tüy bitti, siz hala anlamak istemiyorsunuz. Ormanların üzerine ormanlara zarar verebilecek hiçbir şeye müsaade edilmez diyor. Siz, ormanlara zarar vermek için her şeyi yapmaya çalıyorsunuz. Siz katliamda sınır tanımıyorsunuz. Orman vasfını kaybetmiş bazı araziler var, 2B arazileri gibi. Buraları ceviz ve badem ihtiyacımız var diye, özel ağaçlandırmaya açtınız. Köylüye verseniz iyi ama yandaşlarınıza veriyorsunuz. Kaç kez yakaladık, ihalesiz bir şekilde kimsenin görmediği zamanlarda köylere yazı yazdırıp ilanlar astırıyorsunuz, şu şirkete kiralanacaktır diyorsunuz, köylünün haberi yok. Niye böyle işlerle uğraşıyorsunuz. Niye doğru dürüst işler yapmıyorsunuz.”

“DÜNYA ÂLEM DUYDU, SİZ DUYMUYORSUNUZ”

Konuşmasının devamında Keşan’da devam eden doğalgaz- petrol aramalarına da değinen Gaytancıoğlu, çiftçinin halinin perişan olduğuna vurgu yaparak sözlerine şöyle devam etti: “Son zamanlarda petrol aramasına girdiniz. Her yerde petrol ve doğalgaz araması yapıyorsunuz. Keşan’da acayip derece de petrol ve doğalgaz arıyorsunuz. Galiba bir yerde bulamadınız. Karadeniz’de gaz bulmuştunuz çıkmadı mı? Bizim oralarda ne işiniz var? Arayın tabii bir şey demiyoruz ama buğdaylar hasat edilirken tarlalara girmeyin. Hasat sırasında tarlaya giriyorsunuz, 10 gün daha bekleyemiyor musunuz? Bu aceleniz ne? AK Parti Genel Başkanı müjde mi verecek? Böyle bir şey olabilir mi? Bir de çiftçiye bunun parasını geçen seneki buğday parası ile vermeye çalışıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. FSRU Doğalgaz hattı için boru döşediniz, çevre talanı yapıyorsunuz. Hâlbuki halk buna karşı, 170 bin adet imza toplandı. Geçtiğimiz hafta Saros’ta bir eylem yaptık. Dünya âlem duydu, siz duymuyorsunuz. Hukuku niye işletmiyorsunuz. Anayasayı da hukuku da çiğniyorsunuz. Doğalgaz- petrol araması yaparken çiftçiye zarar veriyorsunuz. Zaten çiftçinin hali perişan. Keşke bu torba yasasına böyle bir madde getireceğinize, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası borçlarını yeniden yapılandırsaydınız, faizlerini silseydiniz, o zaman çıkardık alkışlardık. Çiftçimiz gerçekten perişan. Mazota %50 zam, gübreye %120 zam yapıldı. Çiftçinin halini bu kadar görmezden gelemezsiniz. Yem fiyatları durmuyor, %80-%100 zam yapıldı. İcraya düşenlerin oranı çok az dediniz ama %30 peşinat ödeyen çiftçi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Birazcık takip edin. İnsanlar ne yapıyor köylere gittiğinizde ki gittiğinizi de sanmıyorum, borçlarınızı nasıl ödüyorsunuz bir sorun. BDDK’ya girdiğinizde çiftçinin hangi bankaya ne kadar kredi borcu var hepsi çıkıyor. Bunu bildiğiniz halde hala ne çiftçi var işin içerisinde ne ormanı koruyorsunuz, ne meraları koruyorsunuz. Meraları da talan ettiniz. Bundan 30 sene önce Türkiye’de 40 milyon hektar mera varlığı vardı, şimdi baktığınızda meralar ile ilgili veri yok. Biz çok iyi biliyoruz, 8 milyon hektarlara gelinildi. Meralara saldırıyorsunuz, su kaynaklarını batırıyorsunuz, ormanları talan ediyorsunuz sonra Katar ile su yönetimi anlaşması yapıyorsunuz. Anlatamadık her halde bizde su kıt, toprak kıt. Dünyanın en güzel ülkesiyiz, en güzel coğrafyasında bulunuyoruz, üretmemiz gerek, üretebilecek potansiyelimiz çok fazla. Güzel nehirlerimiz var, bu nehirlerin kenarlarına barajlar yapmak yerine nedense çiftçi elektriği yerden alsın diye para ödesin diye yandaş şirketlerinize maliyetleri sürekli arttırıyorsunuz. Ondan sonra da çözümü ithalatta arıyorsunuz. Hani üreten Türkiye nerede? Hani bir karış toprak boş kalmayacaktı? Hani her şey yerli ve milli olacaktı? Sizinkiler hep lafta.”