HABER MERKEZİ

Yapılan açıklamada, Saros Körfezi’nin, Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi statüsünden çıkartılamayacağı vurgulandı.

“SAROS FSRU LİMANI İNŞAATINI; HALKA, BİLİME VE HUKUKA RAĞMEN HIZLA SÜRDÜRMEKTE”

Doğalgaz boşaltımı esnasında gerçekleşecek depremin meydana getireceği bir kıvılcım sonucunda, yaşanabilecek bir patlamanın 55 Atom Bombası etkisi göstereceğini ve bu durumda çok geniş bir coğrafyada tek bir canlı bile kalmayacağının vurgusu yapılan açıklamada şu ifadelere dikkat çekildi: “Dünyanın en temiz denizlerinden biri olan Saros’ta üç yıldır sular durulmuyor! Bir KİT kuruluşu olan BOTAŞ, Katar doğalgazını Avrupa ülkelerine taşımak için körfezimizin en bakir köşelerinden biri olan Sazlıdere’de, bilirkişilerin olumsuz görüş bildirmesine rağmen, hukuki sürecin tamamlanmasını beklemeden, bir doğa katliamına imza atıp, Saros FSRU Limanı inşaatını; halka, bilime ve hukuka rağmen hızla sürdürmektedir. Saros Körfezi 2006 yılında kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmiştir. Saros körfezi Çanakkale ili Gelibolu ilçesi Güneyli köyü kıyı kesimi 3. Derece SİT alanı olup 2010 yılında Bakanlar Kurulunca Saros Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir. Saros habitatı, tüm kıyıları ile bir bütündür, parçalanamaz. Saros’un herhangi bir köşesinin bozulması tüm Saros’un doğasını olumsuz etkiler. Bu yüzden Saros’un bir bölgesi turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilirken, bir başka bölgesi bu nitelikten yoksun bırakılamaz. Öyleyse tıpkı Gelibolu ilçesinin tüm Saros kıyıları gibi Keşan ilçesinin de tüm Saros kıyıları Saros özel çevre koruma bölgesi ilan edilmelidir. Saros Körfezi kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi statüsünden çıkartılamaz. Bu inşaat sürecinde bilirkişiler tarafından da teyit edildiği gibi Anayasa tarafından korunan ormanlarımız, uluslararası sözleşmelere konu olan denizimiz, soframızdan eksilmeyen balığımız, tarım alanlarımız; kısaca yaşam alanlarımız telafisi mümkün olmayan çok büyük zararlar görmektedir. Liman inşaatının yalnızca 7 km ötesinden 7-8 şiddetinde deprem üretme potansiyeli olan Ganos fayı geçmektedir. Bilirkişi raporları, deprem gerçeği karşısında alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu işaret ediyor. Doğalgaz boşaltımı esnasında gerçekleşecek depremin, meydana getireceği bir kıvılcım sonucunda, yaşanabilecek bir patlama, 55 Atom Bombası etkisi gösterecek ve bu durumda çok geniş bir coğrafyada tek bir canlı bile kalmayacaktır. Riskin boyutu bu kadar büyüktür. 400 metre uzunlukları, 100 bin tonluk ağırlıkları ile dünyanın en büyük kargo gemileri, sığ sularımıza girecek, on metrelerce çap büyüklükteki pervaneleriyle deniz tabanımızı hallaç pamuğu gibi atacak ve balık yumurtalarına zarar vereceklerdir. Başka denizlerden taşıdıkları balast suları, yayılmacı türlere davetiye çıkaracak ve bölgemizde bu güne kadar görülmeyen denizanalarının ve balon balıklarının ortaya çıkmalarına yol açacaktır. Bu durumdan Saros Körfezi su canlılarının ve dolayısı ile de bölge balıkçılığının olumsuz etkilenmemesi olanaksızdır. Saros Körfezi dünyanın en bakir denizlerinden biridir. Bu devasa büyüklükteki gemilerin yağı, kiri, arızası, tamiri, gürültüsü, görüntüsü denizimizi kirletecektir. Saros halkının önemli bir kesimi turizm gelirleriyle geçimini sağlamaktadır. Zaman içinde körfezimizin kirlenmesi ile turizm azalacak ve bu kesim işsiz kalacaktır. Liman inşaatı ve 17 kilometrelik boru hattı uğruna binlerce ağaç kesilmiş, Anayasa tarafından güvence altına alınan ormanlarımız katledilmiş, ekosistem bozulmuştur. Telafisi mümkün olmayan zararlar gerçekleştirilmiştir. Yerine dikildiği söylenen fidanlar bu gerçeği değiştirmemektedir. Bizim de taraflarından biri olduğumuz ve altına imza attığımız Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler tarafından gerçekleştirilen anlaşmalar uyarınca korunan, karbon emiliminde doğal bir filtre vazifesi gören Poseidon çayırları, liman inşaatı süresince tarihte ilk kez denenen bir yöntemle başka bir bölgeye taşınmıştır. Botaş ne yazık ki ne kadar deniz çayırının taşındığı, bunların ne kadarının yeni taşındıkları bölgeye uyum sağlayıp yaşamını sürdürdüğünü açıklamadığı gibi bunların taşındığı yerlerin koordinatlarını da kamuoyuyla paylaşmamıştır. Botaş’ın dış alım satım anlaşmaları gereğince tüm doğalgaz Avrupa ülkelerine transfer edilecektir. Türkiye'nin enerji açığı yoktur. Türkiye Katar’ın vilayeti olmadığı gibi Avrupa ülkelerinin taşeronu ya da maşası da değildir. Bunların arasındaki anlaşmalara kendi coğrafyasını ve habitatını kirletme uğruna taraf olmamalıdır. Marmara Denizindeki kirlilik akıl almaz boyutlara ulaştı ve deniz, bilim adamlarının söylemlerine göre bir lağım çukuruna dönüştü. Kirlenmenin ilk ve çok büyük bir adımı olan FSRU Liman inşaatı ve işletmesinde ısrar ve halkla inatlaşma devam ederse, Saros Körfezinin akibeti Marmara Denizinden farklı olmayacaktır. Doğalgaz limanının bölgeye istihdam yaratmayacağı da açıktır. Denizimiz ve doğamız, doğalgaz ticaretine kurban edilmektedir. Gün Saros’a, haklarımıza sahip çıkma günüdür. Tüm doğaseverler olarak, çocuklarımıza temiz gelecek bırakmak için bu kıyıma dur diyoruz. Edirne İdare Mahkemesinden Saros Gönüllülerinin açtığı davalarda ÇED iptal, İmar Planları iptal ve Yürütmeyi durdurma kararları vermesini istiyoruz. Saros'ta Botaş'ı İstemiyoruz. Saros'ta Liman İstemiyoruz. Sarosuma Dokunma. Saros'a Adalet İstiyoruz.”