CENGİZHAN AKTAN

 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Keşan Belediye Başkan Adayını 19 Ocak 2014 tarihinde açıklaması beklenirken, CHP Keşan Belediye Başkan Aday Adayı Mustafa Bezbaş’la, hem süreci, hem belediye başkanı seçildiğinde yapmak istediklerini konuştuk. Biz sorduk, Bezbaş, aday adaylığının başlangıcından bu yana kaybetmediği heyecanıyla anlattı…

Öncelikle herkesin merakla beklediği, aday adaylığı sürecinin ne zaman sona ereceği, CHP’nin Keşan Belediye Başkan Adayını ne zaman açıklayacağı. Bu konuda son durum nedir?

 Adaylık süreci 19 Ocak’ta sona erecek. Cumhuriyet Halk Partisi, adayını 19 Ocak’ta açıklayacak. Şu an için görünen bu. Bu tarihten sonra, partimizin göstereceği aday,  çalışmalarını sürdürecek.

Bu sürece gelinceye kadar, aday adayı olan tüm arkadaşlarımızla birlikte, çok güzel çalışmalar yaptık. Kamuoyunda, “CHP’nin adayı geç mi kaldı?” şeklinde düşünceler var. Ancak Keşan’da da Edirne’de de mevcut belediye başkanları var. Genel Merkezimiz de hata yapmak istemiyor. Değerlendirmesini yapıyor, anket yapıyor, çok ince araştırmalar yapıyorlar, doğru sonuca ulaşmak istiyorlar. Doğru sonucu bulacaklarına da eminim. Kim ne derse desin en sağlıklı eleme bu yıl yapılıyor. Bütün etmenleri değerlendiriyorlar, farklı kesimden partili partisiz insanlarla görüşüyorlar, anket yapıyorlar, adayları her yönden, toplumda bir karşılıkları var mı, toplumsal sermayesi var mı, toplumsal kredileri var mı diye her şekilde değerlendiriyorlar. Bence doğru sonuç çıkacak.

 

Son olarak adayın 5 Ocak’ta açıklanabileceği söylenmişti, ondan sonra 19 Ocak’a ertelendi. Peki bu arada, 19 Ocak’a kadar yeni bir anket söz konusu mu?

 

Şu anda bir anket yapılıyor olabilir. Bugünlerde Keşan’da yeni bir anket yapılacak. Belki birden fazla anket yapılacak. Daha önce yapılan anketin sağlıksız olduğu, sonuçlarının sıkıntılı olması nedeniyle iptal edildiği şeklinde bilgimiz var. Yeni bir anket yapılacak ve bu anketi, işini daha ciddi yapacak kuruluşlarla yapacaklarını duyduk.

 

“Süreçte sıkıntı yok, gecikmiş falan değiliz” diyorsunuz… Ki, aslında 2009 aday adaylığı sürecine baktığımızda da böyle olduğunu görüyoruz. Şimdiki başkan Mehmet Özcan ile Recep Pekcan’ın aday adayı olduğu 2009 yerel seçimi arifesinde de, yine genel merkez tarafından atama yapılmış ve aday Şubat başlarında açıklanmıştı.

 

Süreçte bir sıkıntı yok. Zaten Keşan’da 3 ay 4 ay seçim çalışması yapmak mümkün değil. Görünen köy kılavuz istemez. AK Parti’nin adayı belli oldu, ne yapıyorlar? Kahve gezileri vs… Yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Biz zaten bu süreçleri atlattık. Aylardır yaptık bu çalışmaları. Hepimiz, bütün aday adayı arkadaşlarımızla beş koldan yaptık bu çalışmaları. Bundan sonrası, aday olacak kişinin kendisini ve hem kendisinin hem partisinin yerel yönetimde yapacaklarını topluma anlatmasıyla ilgili. CHP adaylarının en büyük şansı da şu: Toplum zaten CHP’nin adaylarıyla ilgili fikir sahibi. Toplumun bir düşüncesi var. Biz sürekli olarak toplumun içindeyiz zaten. Ekstra olarak kendimizi anlatmak, kendimizi tanıtmak gibi bir sorunumuz yok. O yüzden bir sıkıntı oluşacağını düşünmüyorum.

Ayrıca ortada dolaşan söylentilerin hepsi dedikodudan ibaret. Mehmet Özcan’ın genel merkez tarafından gözden çıkarıldığına dair düşünceler de, Mehmet Özcan’a genel merkez tarafından “seni atayacağız” diye bir söz verildiği şeklindeki söylemler de, aynı şekilde herhangi bir aday adayı için de bu tür söylemlerin hepsi dedikodudan ibaret. Genel merkez, bütün adaylara eşit mesafede duruyor. Bütün adayları ölçüyorlar, kamuoyunda kim öne çıkarsa onu atayacaklar. Hiç kimseye karşı önyargılı değiller.  Bunu öncelikle vurgulayayım. Çünkü kamuoyunda öyle bir düşünce estiriliyor. Böyle bir şey yok. Herkes partili, genel merkez de herkese karşı eşit mesafede. Parti kiminle daha fazla oy alacaksa, kimin daha fazla sosyal sermayesi varsa, kimin daha çok itibarı varsa, Keşan’ı kim daha iyi yönetecekse, Keşan Halkı kiminle daha iyi yönetileceğini düşünüyorsa, onu bulmaya, doğruyu bulmaya çalışıyorlar ki buna hak vermek lazım. Genel merkezin bu yaklaşımına da hak veriyoruz.

 

Peki o zaman, Keşan Belediye Başkanlığına seçildiğiniz takdirde sizin yapacaklarınzdan bahsedelim biraz…

 

Bir defa, ben seçildiğimde, her şeye baştan başlayacağız. Çok net ifade ediyorum: “Başkan iyi, çevresi kötü” diye bir kavram olmayacak benim başkanlığımda. Ben hiç kimseye herhangi bir şey için söz vermedim. Benim başkanlığımda belediye başkanı, hesap veren bir belediye başkanı olacak. Halk Ekmek mi sıkıntıda, belediye başkanı verecek hesabını. Kurumlar mı çalışmıyor, belediye başkanı verecek hesabını. İşçiler mi çalışma saatlerine uymuyor, belediye başkanı verecek hesabını. Çünkü irade belediye başkanındadır. Keşan Halkı, belediye başkanını seçmiştir. Belediye başkanı dışındaki atanan bürokratların, belediye başkanı gibi halka hesap verme mecburiyetleri yoktur. Onlar, başkana hesap vermek zorundadır. Biz kimseyle, “ağam, paşam, babam” muhabbeti yapmayacağız. Herkes, kanunda yazılmış olan görevini yapacak, hesabını belediye başkanına verecek, başkan da hesabını halka verecektir. Ben insanlarla sıcak ilişkiler kuran bir insanım, iyi iletişim kuran bir yöneticiyim ama belediye personelinin de ciddi bir şekilde kendini toparlaması lazım. Benim başkanlık dönemimde kanunlar esas olacak ve herkes kanunlar çerçevesinde hareket edecek. Ayrıca ciddi şekilde tasarruf tedbirleri alacağım. Bundan, işçi çıkarmayı kastetmiyorum. Hiçbir işçiyi işten çıkarmadan ciddi anlamda tasarruf dönemi başlayacak. Birim amirlerinin altındaki makam araçları gidecek. Belediyede çok fazla araç ve çok fazla israf var. Bu sona erdirilecek ve bu tasarrufla elde edilecek gelirler sosyal ihtiyaçlara yönlendirilecek.

ZİHİNLERDEKİ ENGELLER

KALDIRILMALI

Diğer taraftan, belediyede 50 lira 100 lira para dağıtmayacağız. Belediyenin kapısında insanlar yığılmayacak. Pekçok yerde uygulanan mikro kredi türü uygulamalarla, projesi olan insanlara yardımcı olacağız. Gerçekten ihtiyacı olan insanları tespit edeceğiz, ihtiyaçları neyse evine götüreceğiz. Kimsenin yoksulluğunu yüzüne vurmayacağız. Gerekirse onlara birer kart çıkarıp düzenli bir şekilde yardımcı olacağız, ihtiyaçlarını evlerinde karşılayacağız, belediye kapısına gelmeyecekler.

Yaşlılar ve engelliler için de projelerimiz var. Yaşlılarımızın, engellilerimizin, belediyedeki bütün ihtiyaçlarını evlerinde karşılaşayacağız. Su faturaları vs. için hiç evlerinden çıkıp belediyeye gelmelerine gerek olmayacak, gidip evlerinde işlemlerini gerçekleştireceğiz. Yaşlılarımızın bir haritasını çıkaracağız. Nerede ihtiyaç sahibi olan varsa, gerekirse evlerinde üç öğün yemek vereceğiz. Erikli’de belediyenin bir moteli var. Oranın sözleşmesi bittikten sonra, sosyal bir belediye olarak, yaşlı insanlarımızın orada dönüşümlü olarak tatil yapmalarını sağlayacağız. Kültür gezilerinde yaşlılarımıza öncelik vereceğiz. Edirne’yi, Çanakkale’yi gezmelerini sağlayacağız.

Yaşlılar ve engelliler öncelik oluşturacak bizim yönetimimizde. Engelliliğin bir şanssızlık olduğunu düşünüyorum. Ben de olabilirdim, benim çocuğum da engelli olabilirdi, ki bundan sonra da hiçbirimiz için bir garanti sözkonusu değil. Herkes her an engelli duruma gelebilir. Empati kurmamız gerekir. Engellilere zaman zaman imkanlar yaratılıyor ama her şeyden önce zihinlerde engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. En büyük engel bu. Bir defa şehrin peyzajını yaparken, her şeyi engellilere göre organize edeceğiz. Şehiriçi minibüslerde mutlaka engelli rampası oluşturulmasını sağlayacağız. Engelli ve yaşlılar için oluşturacağımız başvuru hatlarıyla, bizi aradıklarında nerede iseler derhal “emredersiniz” diyeceğiz ve engellerini kaldırıp hizmet vermek için çaba göstereceğiz. Belediye imkanlarını bu tür dezavantajlı kesimler için kullanacağız.

 

Az önce “Belediyede hiç kimseyi işten çıkarmayacağız” dediniz, ancak aynı zamanda bu konuda bir sıkıntı olduğunu da söylüyorsunuz sanırım?

 

Şimdi, belediyenin personel olarak sayısının fazla olduğu söyleniyor. Genel olarak toplumun böyle bir izlenimi var. Fakat ben belediyede insan sayısının fazlalığından çok, iş verilmeyen insan fazladır diye düşünüyorum. Örneğin, sayın başkan, bayram tebriklerinin dağıtımı için PTT’ye 6 bin liradan fazla,  yani iki bayram ve yılbaşını hesaplarsanız yılda 20 bin TL civarında para ödendiğini açıkladı. Ki, ödenmesine rağmen postahaneden bu hizmeti alamadığından yakındı. Ben olsaydım, sözkonusu mektupları elimdeki personelle Keşanlılara ulaştırırdım, birçok personelin maaşı buradan çıkardı. Personeli çalıştırmak belediye başkanının elindedir. Ayrıca az önce söylediğim, yaşlılara ve engellilere hizmet konusunda bu personeli çalıştırabilirsiniz, onları seyahat ettirirken bu personeli kullanırsınız vb. Benim sistemimde herkese iş var. Herkes çalışacak, herkes parasını zamanında alacak. Tasarruf edeceğiz, o tasarruflarla da hem işçinin parasını ödeyeceğiz hem de halkımıza hizmet edeceğiz.

PERSONEL MAAŞINI

ALANA KADAR MAAŞ ALMAM

 

Halk tarafından personelin fazla görülmesinin bir sebebi de, çalışmakta olan personelin aylarca maaş alamadığı şeklindeki söylentiler olabilir mi?

 

Maaşların ödenmesiyle ilgili her kurumda sıkıntılar olabilir. Ama bunları en aza indirmek lazım. Temel amacımız o zaten. Ben, belediyedeki personel maaşlarını tıkır tıkır alana kadar maaş almayı düşünmüyorum. Benim ihtiyacım da yok o maaşa. Önce işçilerimiz maaşlarını bir alsınlar, önce bir düzene oturalım, ondan sonra ben de maaşımı alırım.

 

Keşan’a, iki yüksekokulumuz vasıtasıyla gelen ve ciddi bir ekonomik katkı da sağlayan konuk öğrencilerimiz var. Onlarla ilgili düşünceleriniz neler?

 

Benim bir eğitimci olarak siyasete girme amaçlarımdan biri, siyasete bir fark katabileceğimi düşünmemdir. Mustafa Bezbaş daha ilk kez belediyenin merdivenlerinden çıkarken bir iyileşme göreceksiniz zaten. Merdivenlerden çıktığım anda da işler değişecek. Belediyeye bir çekidüzen gelecek, disiplin gelecek, ondan sonra da yapacağımız ilk işlerden biri bu: Öğrencilere eğitim yardımı vereceğiz. Bizim dönemimizde, parasızlık yüzünden okuyamayan insan olmayacak. Ciddi anlamda bir eleme yapacağız ve ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim yardımı yapacağız. Tasarruflarımızın bir kısmını buna da ayıracağız. Ayrıca sosyal yönü kuvvetli bir insanım, ekonomik imkanı olan insanlarımızdan da yardım toplayacağım. Öğrencilerimizin hesap numaralarını, katkıda bulunmak isteyenlere ulaştıracağız, biz de bu işin takipçisi olacağız. Para toplayarak belediyenin burs vermesi şeklinde bir uygulama sözkonusu değil, bu yüzden bunu farklı şekillerde organize edeceğiz, buna dönük yaşayacağız, imkanı olanların duyarlılıklarını artırmaya çalışacağız.

Keşan’da okuyan üniversite öğrencilerinin ciddi anlamda sıkıntıları var. Bir defa öğrencilerin mekan olarak problemi var. Üniversite öğrencilerinin gidebileceği örneğin bir Leman Kültür yok, oturabileceği ekonomik koşullarda vakit geçirebileceği yerler sınırlı… Bir Cennettepe, bir Cennet Bahçesi var ama buradaki fiyatlar da öğrenciler için çok uygun değil. Bir kere belediye eliyle işletmeye açılmış mekanların fiyat kontrolü lazım. Belki belediyeye ait bütün çay bahçelerini parkları kendimiz işletemeyiz ilk etapta ama bunlarda mutlaka bir fiyat kontrolü sağlayacağız. Buraları özel sektör işletecekse bile halkın ödeyebileceği fiyatlarla işletecek. Alacak işletmeci baştan bunu kabul edecek. Örneğin, Cennettepe’de çay 50 kuruşu geçmeyecek. Siz güzel mekanlar oluşturmuşsunuz, yeşil alanlar oluşturmuşsunuz ama halkın buralara gitmeye gücü yetmiyorsa, ortada bir problem var demektir. Biz önce bu problemi ortadan kaldıracağız. Cebinde 50 kuruş çay parası olan, gidip Cennettepe’de çamların altında oturup çayını içebilecek.

 

Yurt konusu?

 

Öğrencilerin yurt problemleri var Keşan’da. Biz, belediye adına, yasal olarak ne şekilde yapılabilecekse, adı yurt olmayabilir de misafirhane olabilir,  yasal yol neyse bunları yapıp öğrencilerin bu problemlerini ortadan kaldıracağız. Ayrıca öğrenciler Keşan’da ucuz yemek yeme problemi yaşıyorsa buna da çözüm üreteceğiz, ulaşım problemi yaşıyorsa buna da çözüm üreteceğiz. Öğrenci kart ile kent kart ile bu sorunlar çözülecek. Bunların dışında, Keşan’da sadece öğrencilerin problemleri yok, aynı zamanda öğretim üyesi problemi var. Keşan’a kaliteli öğretim üyesi gelmesi için de birtakım teşvik programları düşünüyoruz. Bunları da gerek belediyenin, gerek hayırseverlerin destekleriyle hayata geçirerek, kaliteli lojmanlarda öğretim elemanlarının tüm ihtiyaçlarını karşılayarak, Keşan’da yüksek öğretimin sadece araştırma görevlileri eliyle değil, kaliteli öğretim üyeleriyle yürütülmesini sağlamak için de belediye olarak elimizden geleni yapmak niyetindeyiz. Böylelikle Keşan’a gelen üniversite öğrencileri de tatmin olacak. Ne kadar kaliteli öğretim üyesini Keşan’a getirebilirsek, hem Keşan’ın bilimsel, kültürel, sosyal gelişimine katkıda bulunmuş oluruz hem de öğrenciler kaliteli eğitim görmüş olurlar. Ayrıca, üniversite sınavında ilk 500’e girerek, Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nu tercih eden öğrenciler olursa, bunlara örneğin ayda 3 bin lira burs vermeyi planlıyorum. Bu, denenmiş bir yöntemdir. Çok da etkilidir. Keşan’a kaliteyi getirir. Buraya ne kadar başarılı öğrenci getirebilirsek, Keşan’ın tanıtımı da o kadar iyi olur. Çünkü onlar yükselecek, biryerlere geleceklerdir ve ileride Keşan’ı tanıtacak kültür elçilerimiz olacaklardır.

 

TEMİZ ENERJİ NEDEREDEYSE

MUTLAKA ONDAN YARARLANACAĞIZ

 

Hava kirliliği, doğalgaz?

 

Birinci önceliğimiz hava kirliliği… Son yapılan çalışmalarla görüldü ki, bir şeyler yapılınca hava kirliliğinde belirgin bir azalma oluyor. Belediye işi sıkı tutmaya başlayınca, gözle görülür bir azalma oldu. Demek ki istenince oluyormuş. Daha ciddi çalışmalar yapacağız bununla ilgili. Daha sıkacağız, belki kömürün kalorisine kadar ineceğiz, dışarıdan Keşan’a kalitesiz kömür girişini önleyeceğiz yasal yaptırımlarımızla. Bunu yaparken, apartman yöneticilerimizle işbirliği içinde olacağız, onları ikna edeceğiz. Uzun vadede de, Keşan’a doğalgaz getirilmesi için mücadele edeceğiz.  Bununla ilgili gerekirse meclisin önünde eylem yapacağız “bizi öldürüyorsunuz” diye, çünkü çocuklarımız zehirleniyor şu anda.

Ayrıca benim en büyük projelerimden biri, rüzgâr ve güneş enerjisinden yararlanarak ilk etapta belediyenin kullandığı elektriği yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamak. Ardından da Keşan’ın rüzgâr haritasını çıkartıp tüm Keşan’ın elektrik enerjisinin karşılanması konusunda çalışmalar yapmayı düşünüyorum. Bunun yanısıra, katı atık tesisinde toplanan atıklardan enerji üretimi için de gerekli araştırmaları yapacağız. Özetle, temiz enerji neredeyse, mutlaka ondan yararlanacağız.

 

Bir de Keşan’ın dezavantajlı mahalleler sorunu var. Buralarda eğitimsizliğin, sağlıksızlığın, madde bağımlılığının ve diğer sorunların her geçen gün üst seviyelere çıktığı görülüyor, biliniyor. Bu konudaki yaklaşımınız ne olacak?

 

Kesinlikle, erken evlenme problemi var, saydığınız diğer sıkıntılar var, işsizlik problemi var, geçim problemi var, insanların barınak problemi var, biz bunların hepsini biliyoruz. Ama hepsinden önemlisi de insanların cahilliği problemi var, okumama problemi var. Bu, onların seçimi değil, kendi arzularıyla olan bir durum değil. Kesinlikle Keşan’da bu problemi aşmak için devletle birlikte çalışmak lazım. Belediyenin mutlaka devletle işbirliği içinde olması lazım. Sadece polisiye önlemlerle bunlar çözülemez. Bu insanların ağırlıklı olarak gittikleri dezavantajlı bölgelerdeki okullara ben sabah kahvaltısı vermeyi düşünüyorum. Çünkü sabah kahvaltıları çocukları okula getirir. Eğer okulda, çocuğun evinde bulamadığı bir kahvaltı veriliyorsa o öğrenci o okula gelir. Biliyorsunuz, kahvaltı problemini aşan çocukların motivasyon problemi de olmuyor. Ve gün içinde biz o çocukları okulda tutabiliriz. Bu okullarda gönüllü yardımcı olacak emekli öğretmen arkadaşlarımız var. Onları organize edeceğiz, onlardan rica edeceğiz, bu işin içine sokacağız. Gerekirse yapacağımız kültür merkezlerinde odalara onların ismini vererek, onları onore ederek bu çocuklarımızı sahiplenmelerine çalışacağız. Diyelim ki bir emekli öğretmen on öğrenciyi takip edecek, onların kıyafetinden diğer ihtiyaçlarına kadar her şeyi takip edecek, bir anlamda ikinci bir anne-baba olacak ama biz de o öğretmeni onurlandıracağız.

Ayrıca işsizlik problemini çözmek için de temiz sanayi ile ilgili çalışmalar yapacağız.

 

Örneğin Tarımsal Organize Sanayi Bölgesi bugünlerde Keşan’ın gündeminde?

 

Tarımsal Organize Sanayi Bölgesiyle ilgili çok olumlu şeyler düşünüyorum. Çünkü tarımsal sanayi temiz sanayidir. Tarımsal sanayiden hiç kimseye zarar gelmez, bizim tarım arazilerimizi de korur. Belediye başkanı seçildiğim takdirde, bu mücadeleyi yapar, parti gözetmeksizin iktidar partisi nezdinde girişimlerde bulunup bu hizmeti Keşan’a getirmek için çaba gösteririm. Bizim yapacaklarımız sadece tarımsal organize sanayiyle de sınırlı değil. TÜSİAD ve benzeri kuruluşlarla, işadamlarımızla ilişkiler kurarak buralara yatırım yapmalarını sağlayacağız. Mesaimizin bir kısmını bunlara ayıracağız. Tabii ki bunu da, Ticaret Odası’yla, Borsa’yla, işadamlarıyla, turizmcilerle, tarımsal kuruluşlarla işbirliği ve eşgüdüm içinde yapmayı düşünüyoruz.

 

HER ŞEYİ BİLEN DEĞİL,

BİLENE DANIŞAN BİR

BELEDİYE BAŞKANI OLACAĞIM

 

Eşgüdüm demişken, Kent Konseyi konusunda ne düşünüyorsunuz?

 

Kent Konseyi’nin işlevsel hale getirilmesi lazım. Kent Konseyinin halihazırda bir bütçesi yok, yaptırım gücü yok, oradaki insanlar kendi kişisel çabalarıyla birşeyler yapmaya çalışıyor. Kent Konseyine bir çalışma ortamı, ulaşım imkanı, bütçe sağlanması gerekir. Ayrıca, Kent Konseyini, bir sivil toplum kuruluşu, bir kanuni hak, insanların lehine çalışan bir örgüt, fikir alabileceğim bir yapı olarak düşünüyorum. Örneğin şehrin peyzajını düşünürken, mutlaka Kent Konseyiyle birlikte çalışmayı düşünüyorum. Örneğin bu dezavantajlı topluluklarla ilgili eğitim konusunda, işsizlik konusunda çalışma yaparken mutlaka Kent Konseyi’nin de işin içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka bunlardan yararlanmam gerektiğine inanıyorum. Her şeyi bilen değil, bilene danışan bir belediye başkanı olmak istiyorum.  Zaman bunu gerektiriyor zaten. Liderlik özelliği olan her insan böyle yapıyor. Her şeyi bilmek mümkün değil. Her alanda uzmanlaşmış insanlar var, onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak gerekir. Keşan’la ilgili fikri olan, yorumu olan, hangi siyasi partiden düşünceden olursa olsun her insanın düşüncelerini soracağım, onların düşüncelerinden yararlanacağım.

Esnafımıza da bir sözüm var. Belediyenin belirli kişilerden alışveriş yaptığına dair söylemler var. Esnafımız merak etmesin, kesinlikle, ödemeleri günü gününe daha sıkı bir şekilde takip edip denetleyeceğiz, kim belediyeye malı veya hizmeti en ucuza verirse ondan alacağız. Kimse kusura bakmasın. Herkese teklif ulaştırılacak, kim ucuza veriyorsa ondan alınacak. Bu konuda garanti veriyorum.

 

BİR DÖNEM İÇİN ADAYIM,

HER ŞEY ŞEFFAF OLACAK

 

Kimileri inanmıyor ama ben gerçekten bu şerefi yaşamak için bir dönem için adayım ve gerçekten bir dönem için istiyorum. Bir dönem şerefimle belediye başkanlığı yaptıktan sonra da, gençlerin önünü açıp buyrun arkadaş biz görevimizi yaptık, bundan sonra da siz devam edin demeyi düşünüyorum. İnsan hayatı sınırlı, çok da fazla zorlamaya gerek yok.

 

“Görevi şerefle yapmak” demişken.. bakanların istifasıyla sonuçlanan yolsuzluk iddialarına ne diyeceksiniz?

 

Bu, herkese ders olmalı. Yolsuzluğun partisi olmaz. Yani burada bir yolsuzluk operasyonunun hükümeti ne durumlara düşürdüğü ortada. Türkiye’de ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu her zaman herkesin başına gelebilir. Onun için, idarecilik yapan insanlar, irade olan insanlar, başta olan insanlar etrafına bakmalı. Bu, belediye başkanı olduğumuz zaman yarın bizim de etrafımıza çok iyi bakmamız gerektiğini gösteriyor. İnsanlara güvenebiliriz, ama mutlaka insanları denetlememiz lazım. Özellikle para işin içine girdiğinde ne dindarlık kalıyor, ne siyasi ahlak kalıyor, para her şeyi bozuyor. Özellikle parayla ilgili işlerde görev yapan arkadaşları sürekli denetlemek lazım.

Bugün zaman zaman gündeme gelen Halk Ekmek Şirketi’nde de hesap verebilir, şeffaf, herkesin görebileceği bir yönetim anlayışı sergileyeceğiz. Muhalefetten de denetçilerin yeralacağı bir ekiple şeffaflık sağlayacağız. Çünkü Keşan’da hiçbir konuda dedikodu ortamı yaratmayacağız. Siz şeffaf olmazsanız, yerini dedikodu doldurur. Halk Ekmek Şirketi’nin müdürü belediye başkanıdır. Ben de bu sorumluluğu kendim üstleneceğim.

 

 

Belediye Başkanı Mehmet Özcan, birkaç gün önce, Cumhuriyet Meydanı’yla ilgili bir proje çalışması açıkladı. Görev süresinin dolmasına birkaç ay kala, Keşan’ın geleceğini bağlayacak böyle bir çalışma yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Açıklamayı okudum. Hem proje ortaya koyması hem de proje çizdirmesini açıkçası çok etik bulmadım. Konuyla ilgili düşünceleri olabilir ama belediye tarafından proje çizdirilmesi için seçim beklenmeliydi. Ayrıca yine bir betonlaşma ve kat karşılığı işler, yeni bir yapılaşma gündeme gelecek gibi görünüyor. Köy Garajı’nın ben ciddi anlamda ağaçlandırılarak yeşillendirilerek kent meydanı olmasını ve yeşil alanın büyütülmesini düşünüyorum. Altına girilebilir, altı otopark olabilir ama Keşan’ın son yeşillendirilebilecek alanını da kaybetmek istemiyorum. Keşan artık betonlaşmaktan kurtulmalı. Pazaryeri projesinde yeteri kadar beton atıldı, bundan sonra bu yapılmamalı. Mehmet başkanın da bu işi, yeni seçilecek iradeye bırakmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Mevcut belediye binasını da otel yapmayı düşünüyorlarmış, oysa Keşan’ın bir kültür merkezine ihtiyacı var. Orasının, çok amaçlı bir kültür merkezi olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ranta dönük çabalar artık bir sona ersin. Onun yerine, topluma dokunan, insana nefes aldıran, insanı rahatlatan birtakım uygulamalar gelsin. Bunun için geliyoruz, sosyal belediyecilik yapacağız.

 

Son olarak eklemek istedikleriniz?

 

Ben bir eğitimci gibi yürüttüm seçim kampanyasını. Birilerine saldırmadan, birilerini aşağılamadan, birilerini kötülemeden  de siyaset yapılabileceğini gösterdiğimi düşünüyorum. Mevcut belediye başkanımız Mehmet Özcan’a da saygıda hiçbir kusur etmedim, her bulunduğum ortamda “abi” dedim, hatırını sordum, O da bana aynı şekilde davrandı. Diğer aday arkadaşlarımıza da aynı şekilde hareket ettim. Düşüncelerimi, yapacaklarımı konuştum ama kişisel konularla mahalle dedikodularıyla hareket etmedim kesinlikle. Belden aşağı vurmadım. İnsanlarla ilgili kanıtlayamayacağım konuşmalar yapmadım. Bu da güzel oldu ve toplum tarafından benimsendi. Çünkü bizim toplumumuz dedikoduyu hiç sevmiyor. Siyaseten insanların arkasından konuşulmasını sevmiyor. Ben de hiçbir zaman kimsenin arkasından konuşmadım, ne söylediysem de herkesin yüzüne söyledim. Bu benim siyasetteki ilk denemem ve siyaset uzun soluklu bir iş. Kazansam da kaybetsem de, uzun vadede siyasetin kazananlarından olacağımı düşünüyorum. Dik durmaya devam edeceğim.