İdrar ve üreme yolu tüberkülozu yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve genellikle  akciğer enfeksiyondan 15-20 yıl sonra ortaya çıkar. Bu süre 35 yıl veya daha fazla da olabilir. Erkeklerde 2 kez daha sık görülmektedir. Hastaların %80’inde tanı sırasındaşikayet mevcuttur.

Pollakiüri (sık idrar çıkma), urgency (acil işeme isteği), nokturi (gece idrara kalkma), dizüri (idrarın yanması) görülebilir. %50 hastada makroskobikhematüri (gözle görülür idrar kanaması) vardır. Bu semptomlar hastalık ileri evreye ulaşana kadar görülmeyebilir, hatta hastalar asemptomatik olabilir. Ağrı olması, ileri hastalığın göstergesidir. Çoğu belirtiler, hastalığın mesaneye yayılmasıyla bağlantılıdır.

Fizik muayene, hastalığın ilerlemesiyle ilgili fazla bilgi vermeyebilir.

Yaygın bilateral (çift taraflı ) tutulum olmadıkça böbrek fonksiyonu normal kalır. Hastaların %90’ının idrar analizinde eritrositler, lökositler ve asit pH görülür. Rutin kültürlerde üreme olmazsa da, etkeni genellikle E. coli olan süperenfeksiyonlar %20 oranında bulunabilir.

Hastaların sabahki ilk idrarından mikobakteriler için spesifik kültür yapılmalıdır. Tek kültürün pozitif olma oranı %73’tür. 3 gün ilk idrarda yapılan spesifik kültür ile tanının başarı şansı %90’a çıkartılabilir. 24 saatlik idrar toplanarak yapılan testlerde daha iyi sonuçlar alınamamıştır. Son yıllarda hızla gelişen PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) testi, tanıda oldukça güvenilir ve hızlı bir yöntemdir.

PPD Deri testi genitoüriner tüberkülozlu hastaların %15 kadarında nonreaktif olabilir. %20-50 hastada ise akciğer grafisindepulmoner hastalık görülmez.

Tanıdaki standart test intravenözpyelografidir (IVP) ve hastaların %93’ünde anormal bulgu verir.

Direkt grafide, tüberkülomlardaki zayıf kalsifikasyonlar görülebilir.

Kontrastlı grafilerde ise toplayıcı sistemlerde darlıklar, dilatasyonlar ve parankimde bozulmalar saptanır. Geç dönemde ise böbreğin tamamen fonksiyonunu yitirmesine yani otonefrektomiye(böbrek kaybı) neden olur. Üreterdeki değişiklikler ise tek ya da multipl darlıklar, dilatasyon ve tespihleşme ya da tirbuşon görüntüsüdür. Mesane küçük ve kontrakte olabilir. Nonfonksiyone böbrekleri görüntülemek için antegrad ya da retrogradpyelografi yapılabilir.

Sistoskopide, genellikle üreterorifislerinin çevresine yerleşmiş 3 mm.’den küçük ülser ve nodüller görülebilir. Orifisler anormal, mesane mukozası yaygın olarak enflamasyon ve ödemli olabilir.

Komplikasyonlar
Renal tüberkülozun perinefritik(böbrek etrafına) alana yayılması ile perinefritik apse ve lomber fistül gelişebilir. Üreterde oluşan darlıklar nedeniyleböbrekte şişlik ve sonunda fonksiyon göstermeyen böbrek (otonefrektomi) tablosu ile karşılaşılabilir. İleri evrede iki taraflı böbrek tutulumu ile kronik böbrek yetmezliği gelişebilir. Bazen enfeksiyonabağlı böbrek taşları görülebilmektedir. İdrar kesesi tutulmuşsa zamanla düşük kapasiteli kontrakte mesane oluşur.Üreme kanalları tutulumunda obstrüksiyona bağlı infertilite (kısırlık) gelişebildiği gibi, kronik skrotal fistüllere de sık rastlanmaktadır.

 Standart Tedavi
Tedavideki tartışmalı konulardan biri, sürenin ne olması gerektiğidir. Önceleri medikal tedavi en az 2 yıl süreyle verilmiştir. 1980’li yıllarda ise pulmoner tüberküloz tedavisi için, 3’lü veya 4’lü kombinasyon rejimleriyle 6-9 aylık tedaviler önerilmeye başlanmıştır

Takip

Tedavinin tamamlanmasından sonraki 3., 6. ve 12. aylarda hastalar görülmeli, idrar kültürleri yapılmalı ve aside dirençli bakteriler aranmalıdır. Böbrekler, üreterler ve mesanenin durumu da radyografik çalışmalarla incelenir.