Keşan Belediyesi’nin düzenlediği “II. Uluslar arası Keşan Tarih Sempozyumu”, 8 Kasım 2014 Cumartesi günü sunulan bildiriler ve sonrasında yapılan plaket töreni ile sona erdi.

Sempozyumun 2. günü, Emekli Tarih Öğretmeni ve Tarih Araştırmacısı Salih Gümülcineli’nin bildirisi ile saat 09.45’te başladı.

2. Mahmut Dönemi’nde Keşan’a sürgün edilen İzzet Molla’nın hayatı üzerinden Keşan’a ilişkin tarihsel bilgiler paylaşan Gümülcineli, “190 yıl önce Keşan’da Hersekzade Ahmet Paşa Camii, Eski Hükümet Konağı, Yağ Pazarı, İpsala Caddesi, eski hamam ve 8 dükkanın bulunduğu bedesten vardı. Molla, 1785-1829 yılları arasında yaşamış, şair ve devlet adamıydı. Keşan’da 1823’e kadar 30’dan fazla yel değirmeni vardı. Bu bölgede tarım, hayvancılık ve ticaret yapılıyordu. Ticaret bölgede gayrimüslimler tarafından yapılıyordu. Bölgede çeşitli milletlerden kişiler yaşasa da aralarında ilişkiler olumlu anlamda çok kuvvetliydi. İzzet Molla, Mercan Köyü’nü çok kes ziyaret etmiş ve burasını beğenmiştir. Arasından 2 nehir geçen Mercan, İzzet Molla’ya göre muhteşem bir yerdi. İzzet Molla Keşan’daki yemekleri ve suyu çok güzel bulan bir kişi. Çeltik yani pirinç o dönemde de bölgenin önde gelen tarım ürünlerinden.” dedi.

Gümülcineli’nin ardından Hüseyin Nuri Özcan, Yunanistan’da Gümülcine ile Dedeağaç arasında bulunan Yeni Keşan adlı yerleşim yeri hakkında bilgi verdi.

Yeni Keşan’da tarım ve hayvancılık yapıldığını, 1922’de Lozan Mübadelesi ile bölgeden göç edenlerin kendilerine Yeni Keşan adında bir yerleşim yeri kurduğunu aktaran Özcan, bölgeden göç edenlerin geldikleri yeri unutmamak adına yaşadıkları yere daha önce bulundukları yerin adını verdiklerini ifade etti. Özcan, Yeni Keşan’daki kişilerin canayakın kişiler olduğunu, Keşan’dan ziyaretçi beklediklerini aktardı. Özcan, kadınların siyah başörtüsü kullandığını da sözlerine ekledi ve bunun göç etmelerinin matemini sembolize ettiğini aktardı.

Hüseyin Nuri Özcan’ın ardından Maria Faravakidou, Dedeağaç’ta açılacak olan Bulgar, Yunan ve Türk Trakyasındaki ögeleri içinde barındıracak etnografya müzesi hakkında bilgi verdi.

Sempozyum Tanasis Kungulos’un Yunanistan’daki megalit anıtlarla ilgili bildirisi ile sürdü.

Sempozyumda daha sonra Merve Kızanlık’ın Tarihte Çamlıca isimli bildirisi ile sürdü.

Kızanlık, Çamlıca’da eski Trakya evleri, sonradan camiye çevrilen kilise, şapel, ayazma, Rum, Yunan ve Osmanlı evleri ile Çamlıca Kalesi hakkında katılımcılara bilgi verdi ve çoğu tarihi eserin defineciler tarafından tahrip edildiğini anlattı.

Kızanlık, Çamlıca’nın pek çok kültüre ev sahipliği yapan zengin bir tarihi olduğuna işaret etti.

Kızanlık’ın ardından Arkeolog Coşkun Erkılıç, Enez Arkeolojisi hakkında bildirisini sundu.

Enez’in çift limanlı bir şehir olduğunu ve bir limandaki gemilerin rüzgardan sürekli korunabildiğine işaret eden Erkılıç, limandan gelen gemilerdeki malların Meriç Nehri üzerinden Trakya’nın iç kısımlarına kadar gönderilebildiğini belirtti.

Coşkun Erkılıç, Enez’in Antik Dönem’deki simgesinin keçi olduğunu aktardı ve Trakya’dan çıkan tek tanrının şarap tanrısı olmasının, bölgenin şimdiki alkolle ilişkisi düşünüldüğünde ilginç bir anekdot olduğunu söyledi.

Sempozyumun son konuşması aynı zamanda sempozyumun sunuculuk ve koordinatörlüğünü de yapan Özkan Ertuğrul tarafından gerçekleştirildi.

Roma ve Bizans Dönemi’nde Keşan konulu bildirisini paylaşan Ertuğrul, Keşan’da Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserlere sıkça rastlandığını bildirdi.

Ertuğrul, bildirisini sunarken bölgeden geçtiği iddia edilen Via Egnatia Yolu’nun aslında bölgeden geçmediğini iddia etti ve İpsala’dan Keşan’a gelen yol bulunmadığını söyledi.

Keşan ve köylerindeki tarihi eserler hakkında fotoğraflarla destekli sunumda bulunan Özkan Ertuğrul, Keşan’da gördükleri ilgiden memnun olduklarını kaydetti.

PLAKET TÖRENİ VE TEŞEKKÜR KONUŞMALARI…

Sempozyum, Ertuğrul’un bildirisini sunması ile sona erdi, yemeğin ardından Keşan Belediye Meclisi Toplantı Salonu’na geçildi ve bildiri sunanlara I. Tarih Sempozyumu kitabı ile bölgeyi anlatan materyaller ile yine yöreyi simgeleyen ve Keşan Belediyesi kursiyerleri tarafından hazırlanan yel değirmenlerini takdim edildi.

Buradaki törene Dedeağaç Belediye Başkan Yardımcısı Nikolaos S. Gotsis de katıldı ve iki başkan birbirlerine hediye takdim etti.

Hediye takdim töreninde konuşan ve sempozyuma katkı sunanlara teşekkür eden Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, “Sempozyumumuza Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’den katılan tüm bilim insanlarına çok teşekkür ediyorum. Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Engin Beksaç Hocamıza da bizlere önderlik ettiği çok teşekkür ediyorum. Tarih önemsenmesi gereken bir olgudur. Yaşadığımız coğrafyanın geçmişini bilmek hepimizin hakkıdır.“ dedi.

Özcan’dan sonra söz alan ve kendisine Bana Trakları Anlat adlı kitabı hediye eden Beksaç da şunları dile getirdi: “Keşan Belediyesi’nin ev sahipliği için çok teşekkür ediyoruz. Uzun zamandan beri bu sempozyumu gerçekleştirmeyi düşünüyorduk. Başkan Mehmet Özcan Bey’in de dediği gibi hepimiz aynı toprağın çocuklarıyız sadece aramızda sınırlar var. Üzerinde yaşadığımız toprak çok eski. Hepimiz kardeşliğimizi sürdürmeliyiz. Birbirinden çok farklı olmayan kültür değerlerimiz var. Hepimiz Güneydoğu Avrupa’nın çocuklarıyız.  Böyle bir etkinliği düzenlediği ve fırsat yarattığı için Başkanımız Mehmet Özcan’a teşekkür ediyoruz. Başkanımızın tarihe verdiği katkı hiçbir zaman unutulmayacak. Başkan Özcan, yıllardan beri çalıştığım Trakya topraklarında tanımaktan gurur duyduğum çok nadir politikacılardan biridir. O’nun bakışı sadece Keşan’ı değil, Trakya’yı ve bölgedeki tüm ulusları kapsayan bir bakış açısıydı. Biz Keşan’la ilgili çalışmalara başladığımızda arkeolojik açıdan hiçbir şeye sahip olmadığı belirtilen bir yerdi. İlginçtir şu anda Keşan Trakya’nın arkeolojik açıdan en çok veriye sahip olunan bir yeri olarak karşımıza çıkıyor.”