İşçi Partisi (İP)  Keşan İlçe Örgütü Yönetim Kurulu, dün Kudret İşhanı'nın 2. katında bulunan parti merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, 5 yılı aşkın bir süredir cezaevinde bulunan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in derhal serbest bırakılması gerektiğini söyledi.

Saat 14.00'te başlayan toplantıya, İşçi Partisi Keşan İlçe Başkanı Çetin Alabak, Yönetim Kurulu üyeleri ve partililer katıldı.

TUTUKLANMASINI GEREKTİREN HİÇ BİR SUÇ VE İDDİA YOKTUR

Yazılı bir açıklama okuyan İlçe Başkanı Çetin Alabak, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 5 yılı aşkın bir süredir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunduğuna dikkat çekerek, “Bir ülkede, bir siyasi parti genel başkanı siyasi faaliyetlerinden dolayı 5 yıl tutuklu kalıyorsa, o ülkedeki bütün siyasi partilerin liderleri tutukludurlar. Doğu Perinçek’in tutuklanmasını gerektiren hiçbir suç ve iddia yoktur. Tamamen siyasi faaliyetleri suç olarak kabul edilmiş, sözde bir yargılama yapılarak yıllardır özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Doğu Perinçek, Abdullah Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı ile yaptığı, ülkemizi Orta Doğu’da ABD adına sonu belirsiz senaryolara sokan ve ülkemize bölünmeyi dayatan iki sayfa dokuz maddelik gizli sözleşmeleri milletimize açıkladığı için tutukludur” dedi.

 PERİNÇEK, ERDOĞAN’IN KİME HİZMET ETTİĞİNİ AÇIKLADIĞI İÇİN TUTUKLUDUR

 Doğu Perinçek’in tutuklanma nedenlerinden birinin de Ermeni Soykırım iddialarını kanıtları ile batı merkezlerinde çürütmek olduğunu söyleyen Çetin, şöyle konuştu: “Doğu Perinçek, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde eş başkan olduğunu, görevlendirildiğini ve bu görevi yerine getirdiğini söyleyen Tayyip Erdoğan’ın kime hizmet ettiğini milletimize açıkladığı için tutukludur. Doğu Perinçek, Anayasa Mahkemesince irticai eylemlerin odağı olmakla suçlanan ve mahkum olan AKP iktidarının bu faaliyetlerini milletimize açıkladığı için tutukludur.”

SON SAVUNMASINDA YANINDA OLACAĞIZ

Açıklamasının devamında Doğu Perinçek’in 6 Haziran 2013 Perşembe günü (Yarın) Silivri Cezaevinde son savunmasını yapacağına dikkat çekerek sürdüren Alabak, şunları söyledi: “Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek, 6 Haziran 2013 Perşembe günü Silivri cezaevi yerleşkesi içerisinde bulunan sözde duruşma salonunda son savunmasını yapacaktır. Bilindiği gibi mahkeme, sanıkları avukatları ile birlikte yapacakları savunmasını 2 saatle sınırlandırmıştır. Ergenekon davası 23 ayrı davanın birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Dava dosyasında milyonlarca sayfa belge bulunmaktadır. Gizli tanık ifadeleri bulunmaktadır. Yapılan suçlamalarda ağırlaştırılmış müebbet hapisler istenmektedir. Ancak sanıklara son savunmalarında ise 2 saatlik süre tanınmaktadır. Bu hukuksuzluğu tanımıyoruz. Silivri’ de yargılama yapılmadığı mahkemenin bu kararı ile sabitlenmiştir. İşçi Partisi Genel Başkanı ve yöneticileri Ergenekon tertibi kapsamında tutuklanmalarına rağmen partimiz beş yıl öncesine göre 10 kat büyümüştür. Son bir yılda büyük halk hareketlerinin gerçekleşmesinde en büyük paya sahiptir. Cumhuriyet Devrimi mevzisinde mücadelesini kararlılıkla büyüterek sürdürmektedir. Genel başkanımız cezaevinde olmasına rağmen Tayyip Erdoğan’ın korkulu rüyasıdır. Erdoğan’ın rüyası gerçekleşecektir. Yıkılmaları ve Türk milletinin ayakları altında kalmaları yakındır.”

SİLİVRİYE ARABA KALDIRILACAK

Açıklamasının sonunda Doğu Perinçek’in son savunmasını vereceği 6 Haziran 2013 Perşembe günü Keşan’dan araba kaldıracaklarını da bildiren Alabak, aracın Kudret İşhanı’nda bulunan parti binasının önünden saat 07.00’de hareket edeceğini söyledi. Alabak, Silivriye gelmek isteyen partililerin ve vatandaşların ilçe başkanlığı ile irtibata geçmelerini de istedi.

f �w e�{H�wa yağdıran özel yetkili mahkemeler oldukça yargı bağımsızdır. Oysa bugün ülkemizin içine her geçen gün daha fazla içine çekildiği emperyalist savaşa, halkın üzerine yağan bombalara, inançlara ve kimliklere yönelik ötekileştirmeye, emeğin haklarını yok etmeye yönelik saldırılara, üniversiteleri sermayenin hükümranlığına açan uygulamalara, yaşamlarına neoliberalizmin dini tevekkülcüğüyle yön verecek daraltmalara, kısacası baskı ve zulüm düzenine karşı artık sabrı tükenen halk ayaktadır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yapması gereken tek şey, günlerdir polis şiddetiyle engelleyemediği bu halk iradesi önünde boyun eğmek ve bunun gereklerini yerine getirmektir. İstanbul’u gaza boğan, halka saldırı emri veren İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü görevden alınmalıdır. Tüm gözaltı ve tutuklamalar derhal serbest bırakılmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası ve AVM yapılması planı iptal edilmelidir. Başta Taksim olmak üzere şehirlerin meydanlarına konulan toplanma yasakları kaldırılmalı, biber gazı kullanımı yasaklanmalıdır.” 

“GELECEĞE GÜVENLE BAKAMIYORUZ”

“Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin hakkının yok sayıldığı bir ülkede yaşayan tüm kesimler gibi biz kamu emekçileri de geleceğe güvenle bakamıyoruz. Çünkü bir insanın geleceğine güvenle bakabilmesi ancak kişinin gelirinin, sosyal güvenliğinin, sendikal hak ve özgürlüklerinin garanti altı altına alınmasıyla mümkündür. Tüm çalışanlar gibi kamu emekçileri de geleceğe ilişkin beklentilerini koruyabildikleri ölçüde kendisini ve ailesini güvende hissedebilir. Oysa kamu emekçileri istikrarsızlıkla kol kola giren güvencesizliği her geçen gün biraz daha fazla hissetmektedir. Yıllardır hayata geçirilen yasalarla, kanun hükmünde kararnamelerle, fiili uygulamalarla kamu emekçilerinin iş güvencesi alabildiğine sınırlanmıştır.

Özellikle son on yılda esnek, performansa dayalı, kuralsız, güvencesiz istihdam katlanarak artmıştır. Kamunun toptan tasfiyesinin hızlandırıldığı, özelleştirme ve taşeronlaştırma ile kamu yararının rafa kaldırılmak istendiği koşullar yetmiyormuş gibi her gün hayata geçirilen yeni düzenlemelerle iş ve ücret güvencemiz adım adım yok edilmek istenmektedir.  Hangi ad altında istihdam edilirse edilsin tüm kamu çalışanları günümüzün çağdaş köleliği dediğimiz 4/C’li istihdama doğru hızla sürüklenmektedir.

Son olarak 15 Mayıs’ta AKP iktidarı tarafından TBMM’ye sevk edilen “hükümet memurluğu” torba yasa tasarısı kamuda kariyer ve liyakat ilkelerini tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Ehliyetsiz, vasıfsız ama sadece yandaş olduğu için özel sektörden kamuya üst düzey yöneticiliğe atanmanın önünü açan düzenleme ile AKP’nin devletleşme sürecinin önündeki son engeller de ortadan kaldırılmak istenmektedir. Yandaş-Tüccar-CEO takımının açıktan atamayla müdür, genel müdür, müsteşar makamlarına taşındığı bir kamu yapılanması yaratarak doğrudan kamu emekçilerinin iş güvencesi hedef alınmaktadır.”

“TÜM YURTTA GENEL GREV BAŞLATIYORUZ”

“Her türlü baskıya rağmen sesini yükselten, kamu emekçilerinin vicdanın sesi olma kararlılığından ödün vermeyen KESK olarak iş güvencesinden asla taviz vermeyeceğimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizin daha da daraltılmasına izin vermeyeceğimizi defalarca ifade ettik. 21 Mayıs 2013 tarihinde yaptığımız basın toplantısıyla kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesini adım adım ortadan kaldırmayı hedefleyen saldırılara güçlü bir cevap vermek için 5 Haziran’da bir günlük bir uyarı grevi gerçekleştireceğimizi tüm kamuoyuna ilan ettik.

Ancak Gezi Parkı direnişiyle ülkenin dört bir tarafına yayılan eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebine kulaklarını tıkayanların,  halkın canına kast edecek kadar gözünü karartanların ortaya çıkardığı vahşet tablosu yeni bir değerlendirme yapmamız gerektiğini göstermiştir.  Bugün ülkenin bütün şehirlerine yayılan halk öfkesi ve direnişi, yıllardır mahkum edildiğimiz neoliberal yağma ve talan düzenine karşı açılmış bir mücadele bayrağıdır. Yaşamını ve geleceğini savunan tüm halk kesimleri gibi, kamu emekçileri de işine, geleceğine ve yaşam alanlarına sahip çıkmaya kararlıdır.

Sömürü ve yağmaya karşı emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, ırkçılığa ve şovenizme karşı hakların kardeşliğini kararlılıkla savunan KESK’liler olarak, bu değerlerin hedef tahtasına konduğu koşullarda ne iş güvencesinden ne de sendikal hak ve özgürlüklerden de söz etmenin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle grevimizi bugünden itibaren tüm yurtta başlatıyoruz. Kamu emekçileri iş güvencesi başta olmak üzere, kazanılmış haklarına nasıl sahip çıkıyorsa, halkımızla birlikte yaşam alanlarımıza da aynı kararlılıkla sahip çıkmayı sürdürecektir. Siyasi iktidarı kamu emekçilerinin ve halkın geniş kesimlerinin taleplerine kulak vermeye çağırıyoruz. 657 sayılı DMK'yı değiştirerek kadrolaşmayı artırmayı öngören hükümleri derhal geri çekin.”

ATATÜRK PARKI’NDA OTURMA EYLEMİ

Basın açıklamasının ardından, katılımcılar bir süre Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Parkı’nda oturma eylemi yaptıktan sonra olaysız dağıldı.