Sonay CAN

 

Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne İl Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Jeoloji Mühendisi Cem Kaya, 24 Mayıs 2014 Cumartesi günü Ege Denizi’nde meydana gelen, Keşan ve çevresinde de ciddi şekilde hissedilen 6.5 büyüklüğündeki deprem konusunda kendi bilgi ve deneyimlerini basın mensuplarıyla paylaştı.

Deprem sonrasında yaptığı Enez’deki incelemeleri hakkında bilgi veren Kaya, deprem konusunda önce kafaların değişmesi gerektiğini ifade etti, Keşan’ın taşlık durumunun çok da güvenilir olmadığına dikkat çekti.

“ENEZ’DE CİDDİ HASARLAR MEYDANA GELDİ”

Cem Kaya, Keşan’ın Çelebi Köyü ile Enez’in Gülçavuş ve Sultaniçe sahillerindeki tespitleri hakkında şunları söyledi:  

“Ben, deprem sırasında İstanbul’daydım. Orada hissettim. Burada daha şiddetli hissedilmiş. Daha sonra Ankara ve İstanbul’daki jeoloji mühendisleri odalarından bazı arkadaşların isteği üzerine Keşan’a gelerek, akşam güneş batmasına yakın incelemelerde bulundum. Edindiğim bilgiler doğrultusunda, araziye çıkıp yaptığım incelemelerde daha çok Enez’de birtakım hasarlar tespit ettim. Bunları Ankara’ya yetiştirmek amacıyla fotoğrafladım.

Tespitlerimi şu şekilde özetleyebilirim: Keşan Çelebi Köy Camii minaresinin külah kesiminde depremin etkisi olan kırık açıkça görülüyor.








Enez’in Gülçavuş Sahili’nde bir sitede çatı kalkanları aşağıya inmiş. Yazlık sezonunda olmamamız büyük bir şans. Eğer yazlık sezon olsaydı çok kişi yaralanabilirdi. Bir başka sitede bir yarık tespit ettik. Aşağıda zemin fışkırması olmuş, kum sıvılaşması dediğimiz bir olay yaşanmış. Zemin kum değil kil olmasına rağmen onu bile fışkırtıp atmış. Söz konusu yarık 2-3 ev boyunca devam ediyor. Alüvyon dediğimiz yer miyosen tabir ettiğimiz yere kadar yarık devam etmiş. Yarığın güney tarafı evlerin çatı kalkanlarını aşağıya indirmiş. Baca yıkıkları ve çok sayıda çatlaklar var. Sıvılaşan koniler oluşmuş. Alüvyon zeminlerde, yeraltı sularının yüksek olduğu yerlerde, deprem dalgalarının zemine çarptığı yerde,  kum tanelerini havaya kaldırır. Kum taneleri suyun üstünde yüzmeye başlar. Bu sayede temel, açılan zeminin içine girer. Yani evinizin temelinin toprakla ilişkisi kesilir. Bu nedenle üst yapının sağlam olmasının pek de önemi kalmaz. Hatta ağır olması dezavantajdır. Ne kadar hafif olursa o kadar iyidir. Enez’de kum konileri küçük çapta oluşmuş. Zemin etüt çalışmaları yapılıp, gerekli önlemler alındığı takdirde, konutun temeliyle irtibatı kesilmez. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde ve temeller arası oturma farkı 2,5 santimi geçtiği zaman, makas kuvvetler devreye girer veya daha büyük deprem oluşması halinde binaların yıkılması kaçınılmaz olur.






Yakında daha şiddetli bir deprem de olabilirdi. Bildiğiniz gibi depremde şiddetler logoritmik olarak ifade edilmektedir. 6.6 şiddetinde bir deprem, 6.5 şiddetli bir depremden 10 kat daha şiddetlidir. 7.2 şiddetini ise bir düşünün. Kuzey Anadolu Fay Hattı ise 7.5 şiddetinde depremler üretebilecek güçtedir.

Sultaniçe Limanı’nda da depremin hasarlarını tespit ettik. Depremin şiddeti, limandaki beton blokları yaprak gibi açmış. Orada deniz de kabarmış. Vatandaşlar ayakta duramamış. Sultaniçe’de bir evde de hasar meydana gelmiş.”


“ÖNCE KAFALARIN DEĞİŞMESİ GEREKİR”

Cem Kaya, daha sonra her an depreme hazırlıklı olmamız gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vatandaşlar arasında deprem nedeniyle bir panik oluştu. Ancak ben ülke genelinde değil, kendi bilgi ve deneyimlerimle sizlere faydalı olabilirim. Çalışmaların gerçeğe yakın olması gerekiyor. Depremin bir de ulusal politikası var. Sonuçların, devlet aracılığıyla açıklanması gerekir. Çünkü biz onlar kadar imkanlara sahip değiliz. Ancak kişisel gözlemlerimizi ortaya koyabiliriz. Ganos Fay Hattı, Marmara Denizi’nden gelip, Mürefte ve Hoşköy tarafından karaya girip, Kavak Ovası’na kadar devam eden büyük bir fay hattı. Saros’ta bir çatal yapar. Saros’ta ortada bir çöküntü vardır. Marmara Denizi açıklarına kadar gider ve oradan Helen Fayı ile birleşerek ülkemizi terk eder. Bu depremin, büyük depremi tetikleyip tetikleyemeyeceği konusunda bir şey söyleyebilmek, bizim birtakım hesaplamalar yapmamıza bağlı. Her an depreme hazırlıklı olmamız lazım. Önce kafa yapılarımız hazırlıklı olmalı. Binaları yaparken zemin etütlerine gelince, sanırım ekonomik sebeplerden dolayı insanlarımız bu maliyetlerden kaçıyor. Gelişmiş ülkelerde ekonomik sorunlar yaşanmıyor. Bizde sondajlar ya hiç yapılmıyor ya da gerekli testleri yapmadan ucuza rapor veren kuruluşlar tercih ediliyor. Örneğin; Keşan’ın revize imar planları 15-20 sondajla değil, 300-500 sondajla yapılabilse ve Belediye bunları yıllara yayarak yapabilse. İşe biraz daha ciddi bakmamız gerekir. Zemin etüt çalışmaları en önemli çalışmalar.”

“KEŞAN TAŞLIK AMA TAŞLARIN DA SINIFLANDIRILMASI VAR”

Son olarak Keşan’la ilgili değerlendirmede bulunan Cem Kaya, şunları ifade etti:

“Keşan taş üstünde derler ama ilçenin her tarafı taş değil! Mesela Cennet Bahçesi taraflarında alüvyonlar bile çok zayıf. Eski taş evlerdeki taşlar bile taş ocaklarından çıkarılarak kullanılan taşlar. Artık kullanılmayan taş ocaklarının bulunduğu yerlerde dolgu alanları göze çarpıyor ve sonradan buralara binalar yapılmış. Bağkur Evleri altındaki taşlıklar ise aşınarak, toprak zemine dönüşmüş. Keşan’ın her tarafı taş değil, ayrıca taşların da kendi aralarında sınıflandırmaları var. Kaletepe volkanik bir taş yapısına sahip ama birçok yerde çatlak taşlık alanlar söz konusu. Ayrışmış taşlar ve sedimental taşlar var. Keşan Taşı dediğimiz taşlar var. Taşın parçalı olup olmadığının da önemi var. Keşan’ın bir bölümü taş. Taş olmasının getirdiği avantajlar var. İpsala ve Enez’e göre daha korunaklı. Ama zeminin özelliğine göre değerlendirme yapmak gerekir. Keşan’da kum taşlarının arasında bizim en çok korktuğumuz sular var. Kumtaşı binaların çatlak aralarına su sirküle eder. Hastane Caddesi dahil olmak üzere, birçok apartmanın zemin katları bu şekilde.”