Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Bayram Ali Kalfalar, dün yaptığı açıklamada, eğitim sistemi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

EĞİTİMİ SADECE BİR YARIŞ ALANINA SOKTUK

Geçen yıllarda Keşan’ın eğitimde hep önde olduğunu ama son yıllarda düşüş gözlendiğini belirten Kalfalar, şunları kaydetti: “Eğitimde yıllarca insanlarımıza hizmet etmeye çalıştım. Eğer bazı şeylerden de alındıysalar da bu vesile ile özür dilemek isterim. Hizmet isteme konusunda da haklı olduğumu düşünüyorum. Eğer vatandaşımız hizmet odaklı bir sandalyeye oturdu ise o koltuk onun hegomanyasını tatmin etmek için verilmedi. Karşısına gelen vatandaşa hizmetini verebilmesi ve görmesi için verildi. Bu görev hepimizin hakka ve halkımıza hizmet hepimizin görevidir. Bölgemizde eğitim ve spor konusuna çok dem vuruluyor. Bütün mesele eğitime dayalı. Bazı dezavantajlı bölgelerimiz var. Ben bu kelimeyi kullanmak istemiyorum. Ama maalesef var. Gerek kendi aramızdaki toplantılarda gerekse basın yolu ile olsa da çocuklarımızın okullara devamsızlıklarını en başta araştırmak lazım. Velilerin üzerine düşen görevleri yerine getirip getirmediklerine bakmak lazım. Eğer anne ve baba çocuğun eğitiminde görevini yerine getirmiyorsa yasal yaptırım ne ise yapılması lazım. Bunun affedilmemesi lazım. Devletimiz zaten kitabından, parkesi botuna kadar dahi veriyor. Bir şeyler yapılıyor ve yapılmaya da çalışılıyor. Geçmişte para görmesek de okumamıza engel olmadı. Ben okuyamıyorum artık böyle bir şey yok. Mahalle okulları oldu. TOKİ’de büyük bir okul yapıldı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ama ne hikmetse eğitimde geri olduğumuzu düşünüyorum. Son yıllarda Edirne de dahi olmak üzere geride kaldığımızı düşünüyorum. Eğitimde Edirne merkez ve ilçeleri belirli bir sıradaydı. Keşan hep öndeydi. Son yıllarda bir düşüş var. Bu başarılarımızı basın yoluyla paylaşabiliyorduk. Şimdi neden paylaşamıyoruz. Neden? Burada bir sıkıntı var demek ki. Bu yapılan sınavlarda nerelerde olduğumuza bakarsak çok gerilerde olduğumuzu tahmin ediyorum. Bu da hiç içi açıcı değil. Eğitim demek okul bitirmek veya yabancı dilim dört dörtlük değil. Eğitimi sadece bir yarış alanına soktuk. Eğitim verdik ve dedik ki al şu çiviyi çak. Çocuğumuzun çiviyi dahi çakamayacak durumda olduğunu gördük. Ustaya veriyoruz çocuğumuzu bize bu çocuk 20 yaşında nasıl eğiteceğiz diye bize soruyor. Mesleğin okulda başlaması gerektiğine inanıyorum. Yıllar öncesinde çok büyük yapılan yanlışlar dolayısıyla bir sağ-sol meselesinden dolayı köy enstitülerinin kapılarına kilit vurulması ile ne hale geldiğimizi dile getirmek istiyorum. O günkü şartlar altında okuyan insanların elinden her şey geliyordu. O günkü şartlarda mezun olan öğretmen, köye veya bir yere gönderdiğin zaman elinde keseri, tarım kitabı, hayvancılık konusunda ve bunun gibi saymakla bitmeyen bir sürü avantajları olan bir eğitim vardı. Emperyalist güçlere bu uymadığı için bu kapatıldı. Meslek yok sadece ezber odaklı bir eğitime odaklandık. Bu eğitimlerden bizleri uzaklaştırdılar. Hazırcılığa ittiler. Çocuklarımız sanal alemlere girdi. Aile’yi birbirinden koparmak için birtakım faaliyetlere girişildi. Kültür yozlaşması gerçekleşti. Türkiye dünyanın çivisi ve bel kemiği diyebilirim.”

ÇOCUKLARIN VELİLERİNİ EĞİTİME ALMAK GEREKİYOR

Çocuklarla birlikte velilerini de eğitime almanın gerekliliğini belirten Kalfalar, “Gördüğüm kadarıyla jeopolitik olarak bu yaşıma kadar ülkemizin etrafında yanan ateşin sönmediğini gördüm. Hep bizlerle uğraşıyorlar. Medeniyet muasır seviyesine ulaşmamız lazım. Meslek olmayan yerde alınteri olmaz. Alınterinin olmadığı yerde karakter olmaz, karakterin olmadığı yerde huzur olmaz. Kültür yozlaşması eğitimin tam olarak verilemediği yerlerde çok hissedildi. Önceden okula gitmeyince bir yaptırım vardı. Şimdi bu değişti. Kreşlerin olması gerekiyor. Anasınıfı öncesi kreşlere ve önce eğitim çerçevesinde kreşler çerçevesinde ve sorunlu olan bölgelerde de çocukların velilerini eğitime almak gerekiyor. Aileye de eğitim vereceksin. Çünkü çocuk anasınıfında ve okul da aldığı eğitim sonrası eve gelince bocalıyor. Ailenin daha önce yaşadığı küçük yaşta evlilikler, işsizlik problemleri huzursuzluğu arttırıyor. Evlerde sorun meydana geliyor. Sanal alemde velinin de  çok haşır neşir olması bunu destekliyor. Veli sanal aleme takılıyor, çocuğunu görmüyor. Çocuk onu görünce kendisiyle ilgilenmediği kanısına kapılıyor. Bu sefer çocukta gördüğünü uygulayınca o da o aleme katılıyor. Mesele ders verildiği zaman çocuk giriyor internete hazır bir şekilde ödevi alıyor. Araştırma yok. Ondan sonra çocuk yetişemiyor deniliyor. Nasıl yetişecek? Aile birbirinden kopuk zaten.” dedi.

SON YILLARDAKİ BAŞARISIZLIĞI KİME YÜKLEYECEĞİZ?

Spor Müdürlüğüne ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atama yapılması gerektiğini belirten Kalfalar, sözlerine şu şekilde devam etti: “Kreşe aldığımız andan itibaren Yeni Mescit Mahallesine ve Mustafa Kemal Paşa Mahallesine konu ile ilgili tesis yaparsak, kurtuluşumuz burada diyebilirim. Eğer bunlara yapmaz isek kimse kusura bakmasın. Kreşlerin ön planda tutulması lazım. Halk Eğitimi Merkezimize bu bölgede kreş açılması için yer verildi. Şimdi ben soruyorum Sayın Müdür Bey’e, Halk Eğitiminde kreşi nerede açtın? Kime hizmet ediyorsun? Halk eğitimin kendi bünyesinde açıldı. Bu yerin bu bölge içerisinde açılması gerektiğini ben biliyorum. Yoğunluk nerede var ise orada açmalısın. Sorunlu olan yerlerde bunu açmalısın. Bu bölge içerisinde Halk Eğitimi Kreşi açması gerekiyor. Aynı zamanda kreşte çocukla birlikte veliye de eğitim verilmesi gerekiyor. Bu bölgeye inilmek istenmiyor. Örneğin spor müdürü kardeşimiz var. Keşan gibi büyük bir yerde, vekaleten spor müdürlüğü yapılıyor. Sorunların günden güne büyüdüğü yer olan Keşan’da 4 veya 5 tane bildiğim kadarıyla spor akademisini bitirmiş ve öğretmen olmasına rağmen, Milli Eğitimde görevli bir memur arkadaşımız buraya spor müdürü olarak görevlendirildi. Konuyla hiç alakası yok. Şimdi ben bunları söyleyince bana kızıyorlar. Benim kendisi ile bir münasebetim yok. Spor müdürlüğünü vekalet ile yönetirsen, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünü vekalet ile yönetirsen son yıllardaki başarısızlığı kime yükleyeceğiz. Kim sorumlu ise, onlar alsın bu sorumluluğu. Araştırmak lazım. İkisi de çok önemli. Eğer bu iş yapılacaksa atayın bu kişileri. Vekaletle olmasın. Bugüne kadar hep böyle oldu bu iş. Bir de bölgeyi tanıyan olmalı. Burasının da basamak olarak kullanılmaması lazım. Kaç yıl yapılacaksa bu yapılsın ama başarı olacaksa başarı onu o makama götürsün. ‘Ben yaranayım’ ile olmaz. Hizmetinle yaran kardeşim. Geçtiğimiz günlerde Edirne’ye gittim. Oradaki Halk Eğitimi Müdürlüğü, Trakya Kalkınma Ajansı ile birlikte fabrika gibi çalışıyor. Bizde nerde yok. Ne yapılmak isteniyor? Bölgemizde Kaptan Ahmet’in elinde 100-150 tane çocuk var. Ben şimdi spor müdürlüğüne soruyorum, bu bölgeden kaç tane öğrencin var? Günlük iş bulan vatandaşlarımızın çocuklarından kaç tane var. Hangisine hizmet ettin? Kaptan Ahmet bunu başarıyor ise sizler neden başaramayacaksınız? Niçin alana inemiyorsunuz? Sizi engelleyen mi var? İnsanlarımız spor müdürlüğü nerede diye soruyor. Bizden yardım istiyorsanız biz yardımcı olmaya hazırız. Velilere de büyük işler düşüyor. Sen çocuğunla ilgilenmiyorsan başkalarının yapacağı da bir şey yok kimse kusura bakmasın. İlgili kişilerin ilgilenmesi gerekiyor.”

GÜZEL SANATLARI ORTAOKUL SEVİYELERİNE İNDİRMEMİZ LAZIM

Güzel sanatları ortaokul seviyelerine indirilmesi gerektiğine vurgu yapan Kalfalar, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Ben bölgemdeki okulları ziyaret ediyorum. Velilerimize sesleniyorum. Okul evinizin dibinde. İstediğin zaman devlet yanında. Peki saat 10.30’da çocuk okula niçin geliyor? Saat 10.30’da çocuk okula gelir mi? Herkes üzerine düşeni yapacak. Çocuk akşam 9 ve 10 gibi yatacak. Gece yarılarına kadar çocuklar sokaklarda geziyor. Zaten bu çocuğun başarılı olması imkânsız. Çocuk sabah çıkıyor, akşam eve geliyor. Müdür gelmediği zaman yazsa, öğretim parasından düşülecek. Paradan düştüğü takdirde bu sefer başkaları ekşiyecek. Bu sefer siyasi güç devreye giriyor. Çocuk gelmiyorsa, gelmiyor diyeceksin. Çocuk okula gelmiyor diye versen, bu sefer parayı alamayacak. Dezavantaj burada. Suluca’da mesela bir okul var. Atıl vaziyette duruyor. Onu daha değişik bir yapı ile bir mesleki okul yapsan, nasıl olur? Güzel sanatları ortaokul seviyelerine indirmemiz lazım. Ortaokul güzel sanatlar açmamız lazım. Bizim çocuklarımız eğitim almadan çalgı çalıyor. Bizim çocuklarımızın mesleki yetenekleri çok yüksek. İstediği zaman da yapıyor. Gerekirse bölüm açmak lazım. Ben istediğim kadar konuşayım, anne bana bu işe razı ve üzerine düşeni yapmıyorsa o da olmaz. Çocuk 24 boyunca eve gitmiyorsa bu çocuğun ailesinden alınması gerekiyor. Her tarafta bir bonzai vakası var. Olay yine buralara geliyor. İnsanlarımızın çok sıkıntısı var.”