Geçtiğimiz hafta CHP’de yaşanan önseçimde kazanan 18 ve 19. adaylar oldu. Kaybeden de uzun bir zamandır Edirne siyasetine yön veren Keşan’dır. Keşan, artık Edirne siyasetinde başat olmaktan çıkmış, üzerinde her türlü oyunun oynanabileceği teslim alınmış bir kaledir, fethedilmiştir. Fetih ordusunun komutanını merak ettiğinizi varsayıyorum…
Bu fatihi kutlamak için ben de sabırsızlanıyorum ama acele etmeyelim. Fatihten önce kalenin içine sızdırılan Truva atını tebrik edelim. Kendilerine “Geçmiş olsun” diyelim. “Yürüyün aslanlar düşman üstüne, arkanızda biz varız” denilerek Keşan Kalesi’ne salınan “Keşan’ın öz evlatları” canla başla çalışarak, büyük mücadeleler vererek bu “Fatih”i muzaffer eylediler. Ancak bu fatihin zaferine kendileri sevindiler mi yoksa üzüldüler mi onu ben de kestiremiyorum. Siz okuyucularımızın takdirine ve gözlemlerine bırakıyorum. Akıttıkları gözyaşları sevinçten mi yoksa kandırılmış olmaktan doğan hüzünden midir acaba?
Birlikte yemekler organize ettikleri, konvoylarını birleştirdikleri diğer aday adayının Edirne’de aldığı oylar ile Edirne’de kendilerine bahşedilen oylar arasındaki farkı gördüklerinde neler yaşadılar acaba? Şaşkınlık, hayal kırıklığı, öfke, hüzün… Seç seç beğen durumu! Kimbilir görevlerini iyi yapmanın gururunu da yaşamış olabilirler. “Böl - Parçala - Yönet” çok bilinen, bilinmesine rağmen çok da kullanılabilen, eskimeyen bir taktiktir. Bu açıdan saygıdeğer fatihimiz bu taktiği başarıyla uyguladığı için alkışı hak etmiştir.
Fatih’in kimliğine gelince… Siz onu zaten biliyorsunuz. Bilmeyenler için küçük bir tüyo verelim. Kendisini sıkı bir taraftar olarak bilirsiniz. İyi bir “Taraftar”dır. Takımının kazanması için her şeyi yapabilir. “Her şey” kavramını sanırım açmama gerek yok. Neler yapabileceğini ilk kaleyi ele geçirirken hepimize ispatladı.
Bütün bunlar olup biterken Keşan Kalesi’nin komutanı denilebilecek kişi nerdeydi, neler yapıyordu! Sanırım Kale’nin nasıl teslim edileceğini ama bu teslimattan nasıl karlı çıkabileceğini planlıyordu. Planladığı gibi oldu. Keşan artık Edirne siyasetinde yok. Keşan artık yok. Keşan’dan geriye kalan sadece komutan! Bu da başarıysa başarılı bir komutan var.
Tarihte “Pirus Zaferi” vardır. M.Ö 280 ve M.Ö 275 yıllarında Grek Kolonisi Tarentum Kralı Pirus, Roma’ya saldırır. Ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. Savaşı kazanır ama koskoca ordudan yanında üç- beş sefilden başkası kalmamıştır. Zafer’den sonra Roma’ya ateşkes önerse de Roma tarafından kazandığı tüm toprakları terk edip geriye dönmesi karşılığında önerisi kabul edilir. Bütün yarımadanın (İtalya) lideri olmayı hayal eden Pirus, yarımadayı terk ederek az sayıda kalan askeriyle evine döner. Dolayısıyla yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılan “Pirus Zaferi” listede olmayıp da “Kazanan” saygıdeğer komutan için tam uyar. Kazanırken kaybetmek herkese nasip olmaz, aklınızın kıymetini bilin!
Sahnenin önünde kalan, iki küçük ilçenin muzafferlerine gelince… Emanetler geri alınıncaya kadar keyfini çıkarın.
Seçimin bir de kaybedeni var tabi! Kaybetmesine rağmen kazanan biri! Kendisi Keşan’da her iki kişiden birinin oyunu aldı. Onun ismini söylememe gerek yok, zaten ismini sizler de biliyorsunuz. Sonuç olarak; bu seçim kazanırken kaybedenlerle, kaybederken kazananların seçimi oldu.