SONGÜL KONAR

Türkiye’nin gündeminde olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Aksal, katıldığı canlı yayın programında, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlik ile ilgili de konuştu.

“TÜRKİYE VE KKTC’NİN HAKKINI YEDİRMEYECEĞİZ”

Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimi değerlendiren Aksal, ‘Hakkımız olanı hiç kimseye bırakmayacağız’ diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman söylüyoruz, bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. Hakkımız olanı da hiç kimseye bırakmayacağız. Bu kara sınırlarımızda olduğu gibi deniz sınırlarımız için de geçerli. Maalesef Yunanistan Türkiye’yi sadece Ege’de bir göle çevirmeye çalışıyor, bizi kısıtlamaya çalışıyor. Biz Doğu Akdeniz’de hakkımız olanı savunacağız. Ne Türkiye’nin ne Kuzey Kıbrıs’ın hakkını kimseye vermeyeceğiz. Haklarımızı korumak için Doğu Akdeniz deyiz. Akdeniz’de haklarımızı aramaya ve mücadelemize devam edeceğiz”

“ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM, KADINA KARŞI ŞİDDET MAALESEF BİTMEDİ”

Türkiye’nin en önemli gündemi olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili konuşan TBMM KEFEK Başkanı Aksal, ‘Daha iyi bir sözleşme şüphesiz yapılabilir’ diyerek sözlerine şunları ekledi: “İstanbul Sözleşmesi Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi sözleşmesidir. 2011 yılında Türkiye’nin Avrupa konsey başkanı olduğu bir dönemde Türkiye’de imzalanıyor. Bu nedenle adı İstanbul Sözleşmesidir. Son günlerde İstanbul Sözleşmesine dair sosyal medya üzerinden yürütülen tartışmaları görüyoruz. İki taraf var. Bir taraf İstanbul Sözleşmesinin toplumdaki bütün sorunlar olduğunu iddia ediyor. ‘Boşanmaların, sapkınlıkların nedeni, aile içindeki şiddetin nedeni İstanbul Sözleşmesidir’ diyor. Öbür tarafta İstanbul Sözleşmesini savunanlar da ‘kadının tek güvencesi İstanbul Sözleşmesidir, kadını yaşatır’ diyor. Benim şahsi görüşüm; iki tarafta İstanbul sözleşmesini hak ettiğinden fazla bir önem atfediyorlar. İstanbul Sözleşmesi toplumdaki bütün kötülüklerin sebebi değil, keşke bu kadar basit olsa. Akşama kadar İstanbul Sözleşmesinden çıkarız, bütün boşanmalar son bulur. Toplumdaki bütün ahlaksızlıklar, bütün sapkınlıklar yok olur. Hayatımız çok kolay olurdu. Bunun böyle olmadığını, İstanbul Sözleşmesinden çıksak da bunun böyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. 9 yıldır İstanbul Sözleşmesi yürürlükte, üzülerek söylüyorum, kadına karşı şiddet maalesef bitmedi. Kadın cinayetleri maalesef son bulmadı. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet maalesef devam ediyor. Hatta Avrupa Birliği ülkelerinde şiddet ve kadın ölümleri en yüksek seviyede. İstanbul Sözleşmesi tabi ki çok önemlidir. Kadına karşı şiddeti dünya gündemine taşıdığı için çok önemlidir. Kadını konu aldığı için önemlidir. Sözleşmenin konusu kadındır. Daha iyi bir sözleşme şüphesiz yapılabilir. Kadınımızı daha çok koruyacak, kadın ölümlerini azaltacak sözleşme yapılabilir. Bugün için bundan daha iyi bir sözleşme yoktur. Bütün taraflar samimi ise bir araya gelir, sözleşmede karşı olduğumuz sorunları çıkartır, İstanbul sözleşmesinin kadına karşı şiddeti önleyen, ölümleri önleyen taraflarıyla da devam ederiz.”

“KADINI YAŞATAN TEK BAŞINA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DEĞİLDİR”

AK Parti iktidarında her zaman kadınların hak ve hukukunu korumak için büyük mücadeleler verdiklerini vurgulayan Aksal, “İstanbul Sözleşmesi kendi başına çok fazla yaptırımı olan bir sözleşme değil. İstanbul sözleşmesinden daha çok yaptırımı olan İnsan Hakları ve ayrımcılığın önlenmesine dair bir sözleşme var.  İnsan Hakları ve ayrımcılığın önlenmesine dair bir sözleşme, kadına karşı şiddeti koruyor. Bunun çok daha fazla yaptırımı var. Hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. İstanbul Sözleşmesi tabii ki önemlidir. Kadını yaşatan tek başına İstanbul Sözleşmesi değildir. Bu sözleşme zaten AK Parti iktidarı döneminde gündeme geldi. Biz AK Parti iktidarında her zaman kadınımızın hakkını, hukukunu korumak için çok büyük mücadele verdik. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınımıza verdiği değer ortada. Partimiz döneminde kadınlarımız çok büyük mücadele ettiler. Bu mücadelelerden biri başörtüsü mücadelesidir. 2015 yılına kadar kadınlar meclise başörtüsü ile seçilemediler. Kız çocuklarımız üniversiteye gidemediler. Bunlar hep kadın hakları mücadelesidir. AK Parti Kadın hakları konusunda çok ciddi mücadeleler verdi. Kadının ekonomide olduğu gibi siyasette de önde olsun istiyoruz. Her alanda güçlü olmasını istiyoruz. AK Parti kadın vekilleri mecliste %18 oranında, tabii ki yeterli değil, daha çok kadın vekil olsun istiyoruz. Bugün CHP’nin mecliste kadın vekil oranı %12’lerde. AK Parti’yi sürekli kadın üzerinden vurmaya kalkanların meclisteki durumlarına bugün bir bakın. HDP bunu bir alışkanlık haline getirdi. Ne zaman HDP’den bir kadın milletvekili kürsüye çıksa, AK Parti’ye parmak sallayarak kadın hakları konusunda bizi suçluyorlar. Tüm partileri samimiyete davet ediyorum. Kadınların şiddet görmesi ve öldürülmesini isteyecek kimse olduğunu düşünmüyorum. Hepimiz kadının şiddet görmemesi için, kadına şiddetin önlenmesi için, kadın cinayetlerinin son bulması için çok daha mücadele etmeliyiz. İstanbul Sözleşmesinden çok daha ileri gidecek sözleşmeler hazırlamalıyız. Bunu hep birlikte yapmalıyız. Ben bunu yapabileceğimize de inanıyorum. Kadınımızı korumak için illa birilerine söz vermemiz gerekmiyor, bu zaten bizim görevimiz. Devlet olarak görevimiz bu, bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

“BİRİLERİ İSTEDİ DİYE İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEYİZ”

Sözleşmeden çekilmenin gündemde olup olmadığı sorusuna Aksal şu cevabı verdi: “Ben Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon Başkanıyım, göreve yeni geldim. Geçen dönem bir alt komisyon kurulmuş. KEFEK komisyonu İstanbul Sözleşmesine ilişkin bir alt komisyon kurmuş ve bu komisyon çok ciddi çalışmalar yapmış. Bu komisyon daha raporunu açıklamadı. Bugünlerde inşallah rapor açıklanacak. Partimiz de bu konuda çok fazla çalışma yapıyor. Sözleşmeden çekiliriz ya da kalırız mesele bu değil. Tehdit boyutuna giden söylemler var, bunu asla kabul etmiyoruz. Farklı fikirlerde olabiliriz. Partimizin içinde de farklı fikirler olabilir, Türkiye’de %52 oyu alan bir partiyiz. Parti içinde insanların farklı düşünmeleri de son derece normal. AK Parti’nin en güçlü yönü istişare kültürüdür. Farklı fikirlerde olabiliriz ama asla kimseye hakaret etmeyiz. Ne kadar farklı düşünürseniz düşünün, kimsenin kimseye hakaret etmeye, küçük düşürmeye hakkı yok. Partimiz bu konuda da duruşunu da belirtmiştir. Ne düşünürseniz düşünün karşınızdakinin fikrine de saygı duymak zorundasınız. Hakaret ve tehdit dilini asla kabul etmiyoruz. Tehdit ve hakaret edenlere karşı gereken tepkiyi de gösteriyoruz. Birileri istedi diye İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyiz. İstanbul Sözleşmesinden çekilmek bizim ülkenin yararına ise bunu değerlendiririz. Kadınımızı korumak ve şiddeti önlemek zorundayız, bunları yapmakla mükellefiz. Birileri tehdit ettiği için değil. Mecliste bütün partiler ile diyaloga açığız, çalışma yapılabilir. Çok farklı kesimlerle görüşüyoruz. Türkiye’de bir numaralı gündemmiş gibi konuşuyoruz ama 2020 Ocak ayında yapılmış ankette, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesini hiç duymadım diyenlerin oranı %55, okudum inceledim diyenlerin oranı %5. bir bakıyorsunuz İstanbul Sözleşmesi aileyi bozar, toplumu bozar, boşanmaların sebebidir, ahlaksızlıkların sebebidir, bunu nerede görüyorsunuz diyorsunuz. Bir yerde yok. Öbür tarafa bir bakıyorsunuz, ‘sözleşme olmazsa kadın ölür, kadının tek güvencesi budur.’ Bizim kadını koruyacak kanunlarımız var. AK Parti iktidara geldiği günden beri kadınlarımızı korumak için bir sürü önlemler aldı, almaya da devam edeceğiz. Bu bizim dinimizin de görevi.”

“CHP İLK ÖNCE KENDİ İÇİNE BAKMASI GEREKİR”

CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili açıklamasını değerlendiren Aksal, “Aylin Nazlıaka’nın açıklamasını okudum, izledim, İstanbul Sözleşmesi tabi ki önemli. Kadına karşı şiddeti gündeme getirmektedir. İstanbul Sözleşmesi kadın ölümlerini ve şiddetlerini durdurmadı. Bu konuda daha ileri gitmemiz gerekiyor. CHP bugüne kadar kadınlar konusunda ne yapmış, başörtülü kadınların mücadelesi konusunda neredeymiş? Ben Edirne Milletvekiliyim. Bugün Edirne’nin tek kadın milletvekiliyim. CHP’nin Edirne’de kadın milletvekili olmasını bırakın, kadın milletvekili adayları bile olmadı. Kadın milletvekili olmaya çalışan arkadaşlarına da neler yaptığını çok iyi biliyorum. CHP onun için ilk önce kendi içine bakması gerekir” diye konuştu.

“ESAS PROBLEM İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDE DEĞİL, 6284’ÜN UYGULANMASINA YÖNELİK AKSAKLIKLARDA”

6284 kanununun uygulanıp uygulanmaması hakkında konuşan Aksal, sözlerini şöyle sonlandırdı: “6284, İstanbul Sözleşmesine istinaden yapılmış bir kanun değil. Daha önce yetersiz olan bir kanunumuza istinaden yapılmıştır. 6284 kanununda kadının beyanı esastır. Kanun uygulanmıyor değil, uygulamada aksaklıklar var mı, var. Esas problem İstanbul Sözleşmesinde değil, 6284’ün uygulanmasına yönelik aksaklıklarda. 6284 uygulanmıyor dersek yanlış olur. Her iki yönde de aksaklık var mıdır, esas üzerinde çalışılması gereken durum budur. Farklı düşünebiliriz ama düşüncemiz ne olursa olsun ilk önce karşımızdaki insanlara saygılı olmalıyız. Saygılı dil kullanmalıyız ve asla hakaret etmemeliyiz.”