KORUMA ALTINA ALINAN BAYANLAR VAR
Açıklamasının başında Keşan’da da kadına karşı şiddet vakalarının az da olsa yaşandığını belirten Erk Oğuz, “Türkiye geneli ile kıyasladığımızda bizde vahamet dediğimiz derecede aile içi şiddet veya kadına yönelik şiddet vakaları üst boyutta değil. Ama yok mu? Var. Kadın cinayetleri ya da ağır yaralamalar görmedim. Bölgemizde en son bir eğlence mekânında bir bayanın vurulması var ve bu da kadına karşı şiddettir. Adi vaka olarak kayda değer başka da bir olay son yıllarda yok. Koruma altına alınan bayanlarımız da var. Bazı belediye başkanları, siyasiler; kadın sığınma evi açtık diye beyanlarda bulunuyorlar. Yani adresini verseler tam olacak. Bu olayda öğretilen şey; kadın sığınma evi bizde var veya yok diye beyanda bulunulmayacak. Bunu sadece belli birimler bilir. Başkasının bilmesi gerekmiyor. Bu öğünerek anlatılacak bir şey değil. Siyaset malzemesi yapan siyasilerimiz bazen oluyor.” dedi.
KADINA SÖYLENEN BİR SÖZ BİLE ŞİDDETTİR
“Şiddet dendiği zaman bizim aklımıza, kavga, darp ve bunun gibi olaylar geliyor. Fiziki şiddetin dışında kadına yönelik ne gibi şiddetler yaşanıyor?” sorusuna cevap veren Nilüfer Erk Oğuz, şunları söyledi: “Bizler toplum olarak hatta hukuk olarak şiddet tanımlamamız zihniyetimizde çok sınırlı. İllaki bir kadının kaşı gözü patlaması ve hastanelik olması gerekiyor. Bir söz dahi şiddettir. Bunun literatürdeki adı da manevi şiddettir. Ekonomik şiddet vardır. Kadın çalışır adam yevmiyesini alır kendi ihtiyaçlarında harcar. Bir kadının çalışma özgürlüğüne engel olmak veya zorla çalıştırmak ekonomik şiddete örnektir. Bu kavramlar yeni yeni ülkemize girdi. Bir kadının manevi değerlerini aşağılamak, onurunu, gururunu zedeleyecek kelimeler sarf etmek de manevi şiddettir. Şiddet çok boyutlu bir olay.
KADINLARIN SİYASETTE BİR YERE GELMESİ ÇOK ZOR
“Siyaset yapan bir bayansınız. Siyasi anlamda kadına karşı bir şiddet ile karşı karşıya kaldınız mı?” sorusuna Oğuz, “Beni Mehmet Özcan siyasete soktu. Ben ilk başta siyasete
TRAKYA KADINI DİK DURUŞLUDUR
“Avrupa ülkeleri, komşumuz Yunanistan ile bir kıyaslama yaparsak, kadına verilen değer aynı seviyede mi?” sorusuna Nilüfer Erk Oğuz, şu şekilde cevaplandırdı: “Hayır. Dedeağaç’ta sokakta yürüdüğümüzde ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Avrupa ile kıyasladığımızda fark çok nettir. Kıyaslamayı önce kendi içimizde yapmakta fayda var. Türkiye’de Marmara Bölgesi, Marmara Bölgesi’nde Trakya, Kuzey Ege’de İzmir’i sınır kabul edelim. Bunlardan sonra kadının adı bu ülkede yok. Bu çok net. Trakya kadını dik duruşludur. Diğer bölgelere nazaran erkeği ile eşittir. Sokakta rahatça yürür, çalışır, eşi çalışma konusunda baskı yapmaz. Keşan, Edirne bu konuda harika şehirlerdir. Biz özgürüz. Bence bir kadının en değerli mücevheri özgürlüğüdür. Öte yandan her gün ülkemizde her gün kadınlar öldürülüyor. İşkence etmek suretiyle. Bu cinayetler kasten işleniyor.”
ŞİDDETE UĞRAYAN KADIN POLİSE, SAVCILIĞA BAŞVURMALI
Açıklamasının devamında şiddete uğrayan bir kadının yapması gerekenler konusunda uyarılarda bulunan Oğuz, “Kadın eğer fiziki şiddette maruz kalmışsa henüz darp izleri üzerindeyken direk bir devlet hastanesine veya sağlık ocağına başvuruda bulunulmalı. Bu konuda rapor tutuluyor ve savcılığa bildiriliyor. Evden çıkılamadığı durumda ise cep telefonuyla darp olan bölgelerin fotoğrafını çeksin. Bu izler bir süre sonra gidecek. Yine direk savcılık veya polise başvurulabilir, aile mahkemesinde koruma talep edilebilir. Hatta savcılıkta reysen korumaya gerek varsa, kadının korunmasıyla ilgili taleplerde bulunuyor. Ekstra bir şeyler isteniyorsa aile mahkemesine kadın başvuruda bulunarak, anne-babasının ev çevresi, iş yeri ve yakınlarının korunması talebinde bulunabilir. Bunlar masrafsız işlemler. Yine bu konuda baro ücretsiz avukat temin ediyor. Ceza yargılamasında da ücretsiz avukat temin ediliyor.” şeklinde konuştu.
HAYATA KATLANMAK İÇİN GELMEDİK
Nilüfer Erk Oğuz, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer şiddet gören kadınlarımız var ise buna katlanmasınlar. Hayata katlanmak için gelmedik. Bir söz bazen kılıç yarasından bile daha ağır izler bırakabilir. Bedenimizdeki izler geçebilir. Ama yüreğimizdeki yaralar geçmiyor. Kızınızın böyle bir şeye maruz kalmasını ister misiniz? Ona göre kadınlara destek olun. Ben siyaseti de bu sebeple yapıyorum. Kadının saygı gördüğü bir ülkeye bir şeyler katabilmek için siyaset yapıyorum. Her şey yerelde başlıyor. Konuyla ilgili olarak hangi parti yaparsa yapsın panellere kız çocuklarımızı götürelim. Kadınlarımız şiddete katlanmasın.”