Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, dün yaptığı açıklamada, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu’nun geçtiğimiz günlerde Yenimuhacir beldesinde yapılan bir toplantıda dile getirdiği, ‘Maalesef ithalata bağımlı bir ülkeyiz. Çiftçinin üretmemesi yönünde uygulanan tarım politikaları yüzünden dışa bağımlı bir hale geldik’ açıklamasına katılmadığını söyledi.

ÇİFTÇİ ÜRETMESE TÜRKİYE AÇ KALIR

Böyle bir açıklamanın, bunu yapan kişinin bu işleri bilmediği anlamına geldiğini savunan Şen, ‘Türkiye çiftçisi üretmiyor’ gibi bir söylemi kesinlikle doğru bulmadığını belirterek, “Bana göre bu söylem kendilerinin Türk çiftçisi çalışmıyor üzerinden tez yapmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak sulu tarım yapılan alanlarda çiftçimiz hiçbir zaman boşta kalamıyor. Çiftçi üretmese zaten Türkiye aç kalacak. Dışarıdan ithal edilen ürünler ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayamaz. Okan Gaytancıoğlu, ayçiçeğinde yapılan ithalatı vurgulamış ancak pirinç üretiminde bölgemiz sayılı bölgelerin arasında yerini almıştır. %80 ila %100 arası üretimle bölgemiz gereken yerlere gelmiştir. Yani kısaca birim alandan almamız gereken verimi fazlası ile almaktayız. Sadece ayçiçeğinde yıllara göre hava muhalefeti nedeniyle bazı düşüşler yaşanmaktadır ancak bu bölgenin üretmediği ve veriminin düşük olduğunu göstermez. Çifti çalışmıyor diyen bir kişi bu işi bilmiyor anlamına gelir. Ayçiçeği üretimi artık ülkemizin değişik bölgelerinde de yapılmaya başlandı. Bu olumlu bir gelişme, ayçiçeği açığımız bu şekilde kapanabilir” dedi.  

KEŞAN ÇİFTÇİSİ KANOLADAN UMDUĞUNU BULAMADI

Ayçiçeğine alternatif olarak Kanola bitkisinin ekiminin bir dönem bölgede hızlandığını ancak Kanola bitkisinin de bölgede alımını yapan tek bir firma olduğu için pek yaygınlaşamadığını dile getiren Şen, şöyle konuştu: “Bunun başlıca nedenleri arasında da tek firma olduğu için tohum ithalatını talepler doğrultusunda karşılayamamasıdır. Yeterli tohumu bulamayan üretici Kanola bitkisinden de uzak durmaya başladı. Şimdilerde yeni yeni domuz saldırılarından zarar gören köylerimizde Aspir bitkisi ekilmeye başladı. Ben şahsen Aspir’i de pek tasvip etmiyorum. Çünkü bizim çiftçimizin 80-100 dekarlık bir arazisi var. Bu kısıtlı arazide de çiftçimizin değişik ürünler ekerek deneme yapma şansı pek kalmıyor. Çiftçimiz arazisinde bilmediği ürünü ekerek kumar oynayacak kadar zengin değil. İklimimizin değişim özelliği de göz önünde bulundurulursa bu pekde mümkün görünmüyor.”