Kimisi koltuktan kişilik alır. 

Kimisi hiç kalkmaz, oturur kalır.

Kimisi yükselir, kimi alçalır.

Beddua ettirir, soldurur koltuk

***

Saygı duymalı gelip gidene,

Oturup hakkıyla hizmet edene.

Bir tabut misali fani bedene.

Dünyada cenneti buldurur koltuk.

Adem İmdat Kesici şiirinin son iki kıtasında koltuk sevdasında olanlara böyle seslenmiş. Okurlarımız başlığa bakıp buda neyin nesi diyerek merak edebilirler. O zaman koltuğun (Koltukname) ne olduğuna açıklık getiriyorum.

a) omuz başın altında kolun gövdeye birleştiği yer.

b) sırt ve kolları dayayacak yerleri olan, geniş ve rahat sandalye. Tanımı böyledir. Ben bu koltuklarda oturan ve hiç kalkmak istemeyen siyasilere koltukların yaşamda hiçkimseye baki kalmadığına inandığım için (koltukname) serzenişte bulundum. Oturan bir türlü kalkmak bilmiyor. Halkın iradesiyle hiçbir seçimi kazanamamış ancak parti başında kadro oluşturmuş oturduğu koltuğu kaybetmeme mücadelesi veriliyor. Seçim kazanma mücadelesi değil. Kör tarifle görmez. Sağır feryatla duymaz. Herkese anladığı dilden konuşmak gerekir. Lütfen koltuğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün tek koltuğu milletiydi. Bireh ne tatlıymış bu koltuklar.