Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilen ve saat 10.00 sıralarında başlayan çelenk koyma programı, TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) Maden Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği ve merkezi Uzunköprü’de bulunan Trakya Madenciler Derneği tarafından organize edildi.

Törene, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Edirne Temsilcisi Abdullah Doğutürkü, Trakya Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Sağlam, Maden Müherndisleri Odası İstanbul 2. Şube Başkanı Bülent Şentürk, Maden MühendisiSedat Öksüztepe, madenciler ve vatandaşlar katıldı.

Anıta çelenk konulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın söylenmesi izledi. Daha sonra konuşmalar geçildi.

DOĞUTÜRKÜ: MADENCİLER GÜNÜ ÖNCE TÜRKİYE’DE

SONRA AVRUPA’DA KUTLANDI

İlk olarak söz alan Doğutürkü, madenciliğin tarihsel gelişimini aktararak, Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçan Santa Barbara‘nın, 4 Aralık günü bir mağaraya sığındığı ve mağarada çalışmakta olan madencileri koruduğuna inanıldığını, bu nedenle madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edildiğini belirterek, şunları söyledi: Santa Barbara‘nın İzmit’te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekanların Anadolu olmasından dolayı 4 Aralık, önce Anadolu’da daha sonra da Avrupa ve tüm dünyada  olarak kutlanmaktadır. Bu anlamda, 4 Aralık Odamızın öncülüğünde uzun bir süreden beri ülkemizin belli başlı kentlerinde ve çeşitli maden işletmelerinde  olarak kutlanmaktadır.”

“SANAYİ DEVRİMİ’NDE KÖMÜR VE DEMİRİN ÖNEMİ BÜYÜK”

Madenciliğin, tarih boyunca uygarlıkların gelişmesinde çok önemli yer tutan sektörlerden biri olduğunu da vurgulayanDoğutürkü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle, insanlığın gelişim sürecinin son iki yüz yılındaki baş döndürücü ilerlemede yani 18. yüzyılda Avrupa’da gerçekleştirilen sanayi devriminde, kömür ve demirin önemini yadsımak mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da, bor, endüstriyel hammaddeler, metalik madenler, nadir toprak elementleri, trona, toryum vb. yeraltı kaynaklan insanın yaşamını sürdürülebilmesi ve refah düzeyinin yükselmesi bakımından belirleyici olmuş ve gelecekte daha da belirleyici olacaktır. Bu bakımdan, madencilik sektörü dün olduğu gibi bugün de uluslar için vazgeçilmez konumunu sürdürmektedir.”

“YERİN YÜZLERCE METRE ALTINDA ÇALIŞIYORLAR”

Yeraltı kaynaklarını her türlü tehlike ve zorluk altında doğayla mücadele ederek üreten madencilere, toplumun vefa borcu bulunduğuna dikkat çeken Abdullah Doğutürkü, şöyle dedi: “Yerin metrelerce altında insanlığa hizmet için gerektiğinde canlarını hiçe sayan maden emekçilerine hak ettikleri değerin verilmesi aynı zamanda bir insanlık görevidir. Her vardiya başında diye uğurlanan, maden ocaklarının girişinde  ve  yazan, çıkışta birbirlerine  diyen, başkalarının da onları  diye selamladığı başka bir meslek yoktur.”

“HER 7 DAKİKADA BİR İŞ KAZASI YAŞANIYOR”

Her şeyin ama her şeyin; insan, doğa, ekolojik sistem, tüm kavram ve etik değerlerin “Ticarileştirilerek” yıkımının arsızca sürdürüldüğünü ve günümüzde madenlerin de sadece ticari bir meta, piyasa malı gibi değerlendirilerek pazara sürüldüğünü iddia eden Doğutürkü, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bunun sonucu; her yedi dakikada bir iş kazası yaşanması, ölümler, maden mühendisi meslektaşlarımızın giderek artan işsizlik gerçeği, çalışma koşullarının olumsuzluğu ve yaşam standartlarının sürekli düşüşü ile kaynaklarımızın talanı olmuştur. Bütün bu sorunlara çözüm üretmek ve uygulamak, ülkeyi yönetenlerin ve siyasi iktidarların asli görevidir. Maden Mühendisleri Odası olarak, kamuoyunu bilgilendirmek ve yetkilileri uyarmak görevlerimiz arasındadır ve bu görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.”

ÖKSÜZTEPE: MADENCİLER DÜNYANIN EN DEĞERLİ İNSANLARIDIR

Daha sonra konuşan Öksüztepe, Danişment havzası’nda 4 binden fazla maden işçisi çalıştığını belirterek, şunları söyledi:“Değerli arkadaşlarım, madenciler dünyanın en değerli en özel insanlarıdır. İnsanların daha iyi yaşayabilmesi için, kömürü demiri, camı, tuzu, petrolü, şu an etrafınızda ne görebiliyorsanız hepsini sizler üretip insanlığın hizmetine sunuyorsunuz. Her gün yüzlerce metre derinliğe inip, gerektiğinde canınızı hiçe sayarak dünyanın kalbini, ciğerlerini ellerinizle sökerek insanlara sunuyorsunuz. Bu özverinizden dolayı toplumun sizlere şükran borcu vardır. Gölcük Depremi’nde madencilerin canını dişine takarak günlerce enkaz kaldırması gerçek bir kahramanlık destanı olmuştur. Tüm depremzedelerin takdirine duasına layık olmuştur. Bugün Danişment havzasında 50’den fazla kömür işletmesi, 15 taşocağı, bu işletmelerde 4.000’den fazla işçi çalışmaktadır. Bu çark Uzunköprü, Keşan, Malkara ekonomisine büyük katma değer sağlamaktadır. Özellikle son yıllarda gurbetçi işçilerin ailelerini yanlarına getirmesi bölge ekonomisinde önemli bir dişliyi oluşturmaktadır.”

“ÖLÜMLER KADER DEĞİL”

Ölümlerin kader olmadığının altını çizen Sedat Öksüztepe, ölümün bir eve girdiğinde, tüm madencilerin evinde yas olduğunu kaydetti. Öksüztepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm madenleri toplumun hizmetine sunarken dünyanın en tehlikeli, en ağır mesleğini yapıyoruz. İşlerimizi yaparken  bazen birimizin kanı akmakta, bazen vücut birliği bozulmakta, malûl kalmakta… Bazen de yanı başımızdaki arkadaşımız, kardeşimiz, babamız, oğlumuz şehit düşmekte…

Bu ölümlerin birilerinin dediği gibi güzel olmadığını hepimiz biliyoruz. Ölüm bir eve girdiğinde  tüm madencilerin evinde yas vardır. Tüm ocaklarda yas vardır. Boyunlar bükük, gözler yaşlıdır. Aylarca kendimize gelemiyoruz, kollarımız kalkmıyor, iş yapamıyoruz.

Bu ölümlerin yine birilerinin dediği gibi kader olmadığını da artık biliyoruz. Bilim bunu ortaya koymakta   Bugün ülkemizde 2 dakikada bir kaza olmakta, Her gün 3 işçi ölmekte, 10 kişi malûl, 9 kişi yetim öksüz kalmakta. Yine işçilerin %43’ü kayıt dışı yani, sosyal güvenliksiz, kaçak çalışırken tüm işçilerin %3’ü her yıl kazaya maruz kalıyor. Ölümlü kazalarda Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. Kazaların %98’i önlenebilir faktörlerden oluşmakta. %20 güvensiz ortam, %78 güvensiz hareket, kaza nedeni.”

“MADENCİLİK OKULLARI AÇILMALI”

Sözlerinin devamında, maden ocaklarının yoğun olduğu bölgelerde, madencilik okullarının açılması gerektiğini kaydedenÖksüztepe, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Maden kazalarının önlenmesinin tek yolu eğitimdir. İşçi, mühendis, işveren işbirliğiyle bu bilinç sağlanacaktır. Çıraklık eğitim merkezi ve teknik liselerden alınan eğitim desteği iyi bir başlangıç, ancak yeterli değildir. Bu konuda en iyi çözümün Zonguldak, Tunçbilek, Soma gibi yerlerde gerçek anlamda eğitim okullarının açılması, en az 1 aylık temel eğitim sonucu işçi madenciliğe başlamalıdır. Yeni yasalar bu görüşümü destekleyecektir kanaatindeyim. Burada devlete önemli görev düşüyor. Tabii ki işyeri eğitimleri artan kaliteyle devam edecektir. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır. Bu isteğimi üniversiteye başladığım yıldan beri tekrarlıyorum… Kaçak işçi çalıştırmanın önüne geçecek en iyi formülün bu olduğu kanaatindeyim.”

“ŞARTLAR İYİLEŞTİRİLMELİ”

Daha sonra madencilik şartlarının iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Sedat Öksüztepe, şu görüşlere yer verdi:“Madenciler, 1 Ekim 2008 tarihinden önce 4000 gün yeraltı pirimi ödeyerek 20 yılda emekli olmaktaydı. Şimdi 7200 gün pirim, 55 yaş ve 20 yıl şartları aranmakta. Bu koşullarda yeraltında çalışacak işçi bulmamız mümkün olmayacak. Yöneticilerimiz bunu yeniden değerlendirmeli, genç nüfus için 3 çocuk önerilirken gelecekte yeraltı madenciliğini işçisiz bırakmamanın formülü de bulunmalı. Teknik nezaretçilerin ücretleri, daimi nezaretçilerin ücretleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, MİGEM (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından, İş güvenliği uzmanlarının ücretleri İŞKUR tarafından teminat altına alınmalıdır. Teşvik paketi açıldı, büyük yatırımcılara çifte telli havası, bize balon havası çıktı. Teşvik, küçük madencileri de kucaklamalıdır.”

“ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI DEĞİLİZ”

Madencilikte özelleştirmeye karşı olmadıklarını vurgulayan Öksüztepe, şöyle dedi:

“Özelleştirmelere karşı ön yargılı değiliz, serbest rekabet ortamında yapılmasını destekliyoruz. Ancak ülkemizdeki stratejik madenler Bor, Toryum ve Uranyum madenlerimiz için asla özelleştirme düşünülmemelidir. Bor enstitüsü açıldığında, <Şimdi tamam, arık borlarımızı değerlendireceğiz> dedik… ancak ileri boyuta geçtiğimizden olacak ki borları özelleştirmek gündeme geldi. Dünya rezervinin %72’si ve en kalitelisi ülkemizde olan 250’den fazla kullanım alanı olan borun, devletin hüküm ve tasarrufunda kalmasını istiyoruz. Bu bizim çocuklarımıza borcumuzdur.

Elektrik enerjisinin %57’si dışarıdan alınan doğal gazla sağlanmaktadır. Bu tablo ilkokul öğrencisini bile dehşete düşürür. Nihayet Enerji Bakanlığı durumun vehametini fark etti, dışa bağımlılığı %30’a indirme kararı aldı. Bu hedefin en kısa sürede hayata geçirilmesini bekliyoruz. Çevreye ve iş güvenliğine duyarsız madencilik artık yok.”

ŞENTÜRK:

Sedat Öksüztepe’nin ardından TMMOB Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şube 2. Başkanı Bülent Şentürk söz aldı. Zonguldak’ta ocağa girerken, “Önce tedbir sonra tefekkür” yazdığını hatırlatarak sözlerine başlayan Şentürk“Biz işimizde önce tedbirleri almalıyız. Bilime, teknolojiye, yeniliklere açık bir şekilde işçinin eğitimini iyi bir şekilde yaparsak ve sorunun eğitimle çözüleceğine inanırsak, kazaların birçoğunu önleyebiliriz. Trakya havzası önemlidir. Bu havza Türkiye gündemine çok fazla gelmemektedir. Biz oda olarak, bu havzanın önemini ortaya koyacak etkinlikler yapmayı planlıyoruz. Daha sonra ‘Trakya Maden Havzasının Potansiyeli ve Sorunları’ şeklinde çalıştay yapmayı hedefliyoruz. Dünya madenciler gününde işverenlerin, maden mühendislerinin ve bütün çalışanların gününü kutluyorum.” dedi.

SAĞLAM: BİRÇOK ÜRÜN MADENDEN YAPILIYOR”

Son olarak, Sağlam söz aldı. Cahit Sağlam, birçok ürünün madenden yapıldığının altını çizerek, şöyle dedi:  “Bizler yeraltındaki hafriyatın hırçın yapısına rağmen yüzlerce metre derinliklere iniyoruz. Buradan insanların refahı ve mutluluğu için madenleri çıkartarak, insanların hizmetine sunuyoruz. Bunun, yerin yüzlerce metre derinliğindeki karanlıktan aydınlığa çıkması için uğraşan çalışanlara teşekkür ediyorum. Bu etkinliği tertip edenlere de teşekkür ediyoruz. Trakya Madenciler Derneği olarak, bu etkinliğin düzenlenmesinden dolayı mutlu olduk. Gelecek yıllarda bu günümüzü daha iyi şekilde kutlayacağız.”

Konuşmaların ardından etkinlik sona erdi.