Gege: “Bizler buradayız, sizler yoksunuz”

AYŞİN SEÇİL GEZER

100. Yıl Pasajı 3. Kat’ta bulunan MHP Keşan İlçe Başkanlığı binasında saat 20.30’da bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan toplantıya MHP MYK Üyesi ve Ülkü Ocakları İstanbul eski İl Başkanı Erdem Karakoç, MHP Uzunköprü İlçe Başkanı Ayhan Yeni, Şarköy İlçe Başkanı İsa Denizli, yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda partili katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan ve sözlerine toplantıya katılanlara “hoş geldiniz” diyerek başlayan MHP Keşan İlçe Başkanı Erkan Gege, ilk olarak birlik beraberlik vurgusunda bulundu. Gege sözlerine şöyle başladı: “Bizler Ülkücü Hareket’in fertleri, ağabeyleri, kardeşleri olarak partimizin arkasında, memleketimizin sevdasında dimdik ayakta durmaya devam ediyoruz. Biz davamızın, ettiğimiz yeminin, genel başkanımızın arkasındayız. Bizler yemin etmiş kişileriz. Memleket sevdamızın ardından yürümeye, dimdik durmaya devam ediyoruz.”

ÇARŞISINA PAZAR VERSİN

Sözlerine, Türkiye’de şu an için kurulu bulunan 80 parti olduğu bilgisini vererek devam eden Gege, şöyle konuştu: “Bu partilerin bazılarının işlerliğinin olup olmaması önemli değil. Ama 80 tane parti var ve yeni bir parti daha kuruldu. Daha önce de dediğimiz gibi bizim muhatabımız değil. Biz kendi partimizin arkasında, ideolojisinin, fikirlerinin arkasında dimdik durmaya devam ediyoruz. Başka partilerde kurulabilir ama o bizi ilgilendirmez. Herkesin bir dünya görüşü var. Hepimiz birbirimizi biliyoruz. Onların da çarşısına pazar versin diyoruz. Muhatabımız değiller. Bizler ettiğimiz yemin gereği bu kalabalık içersinde dimdik durmaya devam edeceğiz ve bunu Keşan kamuoyuna bildiriyoruz” 

YOLLARI AÇIK OLSUN

Geçtiğimiz günlerde MHP Keşan İlçe Teşkilatı’ndan 88 istifa var şeklinde bir açıklama yapıldığını ancak kendilerine 39 kişinin dilekçesinin ulaştığını bunlardan da 6 tanesinin imzasız olduğunu kaydeden Gege, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kabiliyetteki arkadaşlar biz memleketi daha iyi yöneteceğiz diyorlar. Yolları açık olsun. Bizlere Dokuz Işık’ı öğretenler, bize memleket sevdasını aşılayanlar, bize Bozkurt’u Kızılelma’yı öğretenler bakıyoruz şimdi aramızda yoklar. Kendilerine buradan soruyorum. Bizler buradayız, sizler yoksunuz.”

SEVDAMIZ MEMLEKET SEVDASI

Konuşmasına Türkiye’nin Kuzey Irak’ta, Suriye’de ve içeride çok önemli sorunları bulunduğuna dikkat çekerek devam eden Gege, “Bu zamanda biz devletin yanında durmaya devam edeceğiz. Herkes bize AK Parti’nin payandası oldunuz diyor. Ben bunu önceki günlerde katıldığım Keşan’daki bir radyo programında da sordum. Bize bir tane örnek versinler AK Parti’nin ayağı olduğumuzu belirten diye. Kimsenin buna cevap verdiği yok. Bizim sevdamız memleket sevdası ve devletin yanında dimdik durmak. Bunu herkes böyle anlamak zorunda, tekrar söylüyorum kendi vücudunda iki omzunun üzerinde taşıdığı kafası olan her Türk evladı o kafasını çalıştırmak zorunda. Herkes şu an içinde bulunduğumuz memleket vaziyetinde kafasını çalıştırmak zorunda. Mevki, makam için, ikbal için, bir beklenti için ettiği yemini bozmamalı. Eğer yapılabilecek bir yanlış hareket benim çocuklarımın gelecekte sıkıntılı bir hayat yaşamasına vesile olursa, çocuklarımın ve benim ili dünyada ellerimiz boynunuzda olacaktır. Hiç kimse hata yapmamak zorunda” diye konuştu.

BİZ KURU FASULYE SEVDALISI OLDUK

Gege, Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül verirken bir makam, bir beklenti içinde olmadıklarını da kaydederek sözlerini şöyle tamamladı: “Biz bu teşkilatlarda görev aldığımız zamanlarda biz kuru fasulye sevdalısı olduk. Biz hiçbir zaman tas kebabının arkasında koşmadık. Allah bize o günleri de göstermesin. Biz kuru fasulyeye razı olmuş Türk Milliyetçileriyiz. Ettiğimiz yeminin de sımsıkı, dimdik arkasındayız. Keşan ilçe yönetimi, ilçe başkanı olarak bu teşkilatın dimdik davasının arkasında olduğundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi dahi olmasın.”

KARAKOÇ: “ALLAH TÜRK MİLLETİNİN YARDIMCISIDIR”

Erkan Gege’nin ardından toplantıda Erdem Karakoç söz aldı. Karakoç, “İçinden geldiğimiz hareket dolayısıyla Çanakkale’de, Anafartalar’da askerine savaşma emri değil ölme emri veren Mustafa Kemal’in askerleriyiz.  12 Eylül öncesi her teşkilatta görev alanın ölümle pençeleştiği o ülkü alayının birer neferiyiz. Bugün de nasip oldu, yine memleket için en ağır bedelleri demokrasi içerisinde ödemek zorunda kaldık. Ödüyor muyuz, ödüyoruz. Derdimizi anlatmakta sıkıntı çekiyor muyuz, çekiyoruz. 1991 yılından sonra 19 milletvekili ile meclise girdik. HADEP (Halkın Demokrasi Partisi) 22 milletvekili ile o zaman Erdal İnönü’n kurduğu Sosyal Demokrat Halkçı Partinin içerisinde fazlasıyla meclise girdiler.  Hükümet, Demirel ve Erdal İnönü’n hükümeti. O zamanlar Başbuğumuz Demirel’e gider  ‘Sayın Başbakanım bu 22 milletvekili Abdullah Öcalan’dan talimat alıyorlar. Bunlar bürokrasi de, bunlar devlette kümelenmesinler. Ne yapalım?’ der. Başbuğumuz da 19 milletvekili ile koşulsuz şartsız arkalarında olduğunu söyler. Olduk mu olduk. O zaman ki Zaman Gazetesi Muhsin Yazıcıoğlu’nu manşet yapıyordu. Allah Türk Milletinin yardımcısıdır. 13 milletvekili ile ne yaptık? Bunların hükümete girmesini engelledik. Hepsini kollarından tutup meclisten dışarıya bıraktık. Birinin bile sokakta gezmesine müsaade etmedik. Türkiye 30 yıl zaman kazandırdık. Kaybımız ne oldu? En samimi ülküdaşlarımız Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Allah gani gani rahmet eylesin. Bektaşilerin deyimi ile yoldan düşürdü. Yol düşkünü durumuna düşürdü arkadaşlarımızı. Ama ilk seçimde oyumuz 4 iken 8 oldu. Başbuğumuz rahmetli oldu. Tuğrul Türkeş kongreyi kaybedince ‘Artık bu parti bizim değil’ dedi. Kimin partisi? Aldı başını gitti. ‘Babama saygısızlık ediyorsunuz’ dedi. Sen babamın adından ne kadar istifade edebilirim diye düşünürsün. Biz, adı geçince titreriz. Bizi aradığı zaman düğmelerimizi nasıl iliklediğimizi bilmeyiz. Gitti de ne oldu? Aynı Muhsin Yazıcıoğlu’nun gitmesi gibi oldu. MHP 8,2’iken ilk seçimde 18, 2 oldu. Çünkü bizim teşkilat mantığında bir arıza yok. Şahısların mantığında arıza oluyor. Şahısların mantığı bize zarar veriyor diye kendi çizgimizi boşlayacak halimiz yok.” dedi.

ÇÖZÜM DEDİĞİNİZ ŞEY TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİDİR

7 Haziran 2015 seçimleri hakkında da konuşan Karakoç, sözlerine şu şekilde devam etti: “7 Haziran Başbuğ’un 1991 yılında karşılaştığı durumun aynısıdır. Şunu gördük; Türkiye adı yok olasıca parlamenter sistem içerisinde fiilen bölünmüş 80 kişi ayrı milletiz, ayrı devletiz diye meclise gelmiş. Türkiye bunu kabul edebilir mi? Kemal Kılıçdaroğlu, kabul edebilir, Ahmet Davutoğlu kabul edebilir, Tayyip Erdoğan kabul edebilir. Ben kabul edemem. Devlet bey hepinizin tepkisini çektiği konuşmasında ‘3’ünüzün de canı cehenneme’ dedi. AKP, CHP, HDP canınız cehenneme. Çözüm dediğiniz şey Türkiye’nin bölünmesidir. Siz iktidara geldiğiniz de Ahmet Davutoğlu ve partidekiler, Kerkük’te Türkmen sayısı yüzde 70 değil miydi? Yüzde 32 Türkmen, yüzde 32 peşmerge, yüzde 32 Arap diyorsun. Neye göre söylüyorsun? Düşünün böyle gereksiz bir adamla hükümet kurduk. Bu adam başbakan, yanında oturuyoruz. Ülke ‘Huysuz Virjine’ dönerdi. Her konuda arıza çıkaran duruma düşerdik. Adamın ne dediği belli değil ki. Stratejik derinlik diyor, derinlik olmaktan çıktı. Dipsiz bir çukura döndü. Biz tavrımızı koyduk. Duruşumuzu hiç bozmadık.”

MHP’NİN İKTİDARA GİDEN KAPISI AÇILMIŞTIR

MHP’nin iktidar yolundaki kapısının açıldığını ifade eden Erdem Karakoç, “2011 yılında FETÖ’yle mevcut iktidar Devlet Bahçeli Diyarbakır’a gidiyor diye bir manevra çerçevesinde tutukladılar. Kandıra’da hücrede yatıyoruz. Kandıra’nın duvarları rutubetten yemyeşil. Devlet bey bir açıklama yaptı. ‘PKK dağda 30 yıl gezerek haklarını aldığını söylüyor. Biz de Türk Milleti adına dağda 50 yıl kalmasını biliriz o zaman’ dedi. Milli iradeyi, koruyucu iradeyi yöneten irade haline getirmek için gayret göstereceğiz. PKK’lı milletvekilleri bizim ifademizi kimse alamaz diyordu. Fakat Devlet Bey ‘ifadesi alınacak ‘ dedi. Sonra Kahramanmaraş’tan öte şehirlere girilmez dediler. Bunun üzerine Devlet beyde ‘omuz üstünde baş, taş üstünde taş kalmayacak’ ifadelerini kullandı. Bir de Suriye’de Türkiye batakta dediler. Doğru, batakta. Çare ney? Kaça kaç geri dönmek. Devlet bey 3’üncü görüşmesinde Suriye’nin kalbine mızrak gibi inin dedi. Cerablustan girip, Elbaba kadar çıktık. Bizi Kobaniyle tehdit edenler, her tarafı Kobani’ye çeviririz diyenlerin nefesini inlerinde kestik. 1 ay önce genel başkanımız Cumhurbaşkanımız ile görüştü. Görüşmede ne olur diye sordular. Dedim ki; sefer var. Yeniçeriye ‘sefer nereye?’ derlermiş. ‘Kızılelmaya’ dermiş. Kızılelma neresi? Han’ın işaret ettiği yer. Bugün Kızılelma neresi? Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği yer. İdlib’e, Kerkük’e Türkiye gününü gösterdi. Bu coğrafyada Türk’e baş kaldırılamaz. Çünkü Türk Milletinin karşısına dikilen herkesin hesabı küresel gücün hesabıdır. Bu işin sonu 7 Haziran’daki gibi 1 Kasım’a gider. Bugün, 1 Kasım’da yolda düşenler, 30 yıl sonra göreceğiz ki her oldukları ortamda bizi aşağıya çekecekler. Bizim sizinle bir meselemiz yok ki. Bizim hesabımız başka. MHP’nin iktidara giden kapısı açılmıştır. Yaşı müsait olanlar bilir. 1973’te 3 milletvekili ile meclise girdik. Erbakan, yüzde 12’ile 48 milletvekili ile meclisteydi. 1975’te beraber hükümet olduk. 1977’de de seçime girdik. Yüzde 3’ten yüzde 7’ye çıktı. Erbakan’ın yüzde 12’den yüzde 8’ e düştü. 1995-1999’da Refah Partisi Erbakan Hoca yüzde 22 ile girdi. Biz de 8,2 ile girdik. Seçimde 10 puan sıçrayarak çıktık. Refah Partisi yüzde 22’den yüzde 15’e düştü. Aynen 1977 gibi oldu. Ama başka garip olaylarda oldu. Belediyelerde oyları hiç düşmedi. İstanbul’da Tayyip Erdoğan belediye başkanı olmadı, fakat yine onlardan biri oldu. Ankara’da Melih gereksizi yine belediye başkanı oldu. Her tarafta yine belediyeleri aldılar.  Belediyelerde ki oylarını da yükselttiler. Bizim belediyelerdeki oylarımız yüzde 15’ti. Milletvekilliklerinde yüzde 18,2 alan MHP, belediye başkanlığında yüzde 15’in altında aldı. Niye? Muhafazakârla aramızda gidiş gelişler var.  Bugün Türkiye siyaseti yüzde 65 sağda, yüzde 35 solda. Solun yüzde 10’luk kısmı PKK’nın. PKK’nın oylarından yüzde 1’lik pay alacağını düşünen var mı? Sezgin Tanrıkulu’nun PKK cenazelerinde gezdiği, dağda öldürülen teröristi vatandaş diye takdim eden bir CHP’de MHP’ye oy kayıracağını düşünen varsa ahmaktır. Yok, böyle bir şey. Ayrımcılık üzerine bir siyaset geliştirenlerden bize bir oy sapması olacağını düşünmek saçma. Adam diyor ki; Maraş bizim, Nurhak bizim, Elbistan’ın doğusu bizim, Pazarcık bizim diyor. Rıza gösterenler var, ben rıza göstermiyorum. Türkiye savaşıyor. Halep, Kerkük, Musul ve Türkiye’nin bütünlüğü bizim milli yeminimiz. Başımıza her ne geliyorsa buradaki hayallerimizi bırakmamız için yapılıyor. Bun razı mı olacağız. Bugünkü iktidarın başındaki adam ‘Habur’un Allah belasını versin’ diyor, Barzani bir ‘köpekten farksızdır’ diyor. Samimi ya da değil, Devlet beyin işaret ettiği Türk Ordusu yürüyor mu? Misak-ı Millinin kurda, kuşa yem olmaması için gerekeni yapıyor mu? Yapıyor.” dedi.

YOLUMUZ, ÇİZGİMİZ MİLLETİMİZE GÜVENDEN KAYNAKLANIR

Karakoç, sözlerini şöyle sonlandırdı: “7 Haziran’da işin nereye gittiği belliydi. Ama bir duruş lazımdı. Bu şuna benziyor ‘savaşa giderken hiç kayıp vermeyelim’ Kayıp vermeden savaşacak adamlar gidip başka bir yöntem bulsun. Bizim yöntemimiz Mustafa Kemal’in yöntemi. Savaşmayı değil, ölüm emrini alan insanlarız. Bizim için ortası yok. 1 Kasım’dan sonra 5 bin tane FETÖ’cü hakim, Türkiye Cumhuriyeti Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a,  Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’a tezgah kuran adamlar aynı tezgahı MHP’ye kurdular.  MHP'nin tüzüğü sadece Anayasa Mahkemesi’nde görüşülecekken 2. İcrada karar çıkarttılar. Kim çıkarttı? Sağına dön FETÖ, soluna dön FETÖ, önüne dön FETÖ, arkana dön FETÖ. Şimdi hepsi içerde. Selahattin Demirtaş’la başlayan süreci 15 Temmuz’da Ömer Halisdemir’in Özel Kuvvetler’de Semih Terzi’nin kafasına sıkmasıyla bitirdik. Bizi Selahattin Demirtaş’la başlayan MHP muhalefeti ile devam eden süreci bitirdik. O gece Semih Terzi’nin kafasına sıkılmasıyla küresel gücün yaptığı operasyonun nefesini kestik. Genel Başkanımız konuşmasında ‘Cumhurbaşkanlığı sistemini tersine çevirmeye dönen bir hareket var. Biz de her şartta bunu döndürmeyeceğiz.’ Dedi Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi doğrudan doğruya Türk Milliyetçilerinin başı olan Devlet Bahçeli’nin projesiydi. Biz yolumuz, çizgimiz milletimize güvenden kaynaklanır. Devlet, Türk Milleti için her şeydir.”