Keşan İlçe Müftü Vekili İbrahim Kuş, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık alacak olan vatandaşlara bazı uyarılarda bulunarak, kimlerin kurban kesmesi gerektiği konusunda da bilgiler verdi.

 

Kuş, kurbanlığın, Allahın rızasını kazanmak ve ibadet niyetiyle belirli üslupta, belirli nitelikler taşıyan hayvanın usulünce kesilmesi olarak tanımlarken, gücü yetenlerin kurban kesmesi gerektiğini söyledi. İmkanı olanların kurban kesmeyi terk etmelerine ruhsat verilmediğinin altını çizen İbrahim Kuş, “Zira Peygamberimiz; “Kim imkanı olduğu halde kurban kesmezse bizim namazgahımıza yaklaşmasın buyurmaktadır. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için, akıllı, buluğa ermiş ve nisap miktarı para veya servete sahip olan mukim Müslümanlar yükümlüdür. Kurban kesmeyi vacip kılan zenginlik ölçüsü; kişinin asli ihtiyaçlarının ve borcunun dışında nisap miktarı malının veya parasının bulunmasıdır. Nisap miktarları 5 deve, 30 sığır, 40 koyun-keçi, 80,18 gr altın veya bu değerde para ve ticaret malı, 561 gr gümüş ve 650 kg toprak mahsulüdür. Din için kurban edilecek hayvanlar koyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Bunların dışındaki hayvanlardan kurban edileceğine dair bilgi ve delil yoktur. Bu itibarla, tavuk, kaz, ördek, deve kuşu ve ceylan gibi hayvanlardan kurban olmaz. Kurbanın geçerliliği açısından kurbanlık hayvanların erkek veya dişi olmalarında fark yoktur. Kurbanlık hayvanlarda koyun veya keçi ancak bir kişi tarafından kurban edilir. Bunun yanında sığır, manda ve deve 7 kişiye kadar ortaklaşa kurban edilir. Ortakların tek veya çift olmalarında da bir sakınca yoktur. Ortakların hepsi ibadet niyetiyle katılımda bulunmalıdır. Aksi halde et alma niyetiyle iştirak edenlerin kurbanlarının sayılmamasına sebebiyet verir. Koyun keçi cinsi hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Koyunun 6 ayını tamamladığında bir yaşını doldurmuş diğer koyunlar gibi semiz ve gösterişli olanı da kurban edilir. Sığır ve manda cinsinden olan hayvanlar 2 yaşını, deve ise 5 yaşını doldurduktan sonra kurban olarak kesilebilir.” dedi.

KULAĞI VEYA KUYRUĞUNUN ÜÇTE BİRİ KOPMUŞ HAYVAN KURBAN EDİLMEZ

Kurbanın bir ibadet olduğu için kurbanlık hayvanların kusursuz olmaları gerektiğini de ifade eden Kuş, bazı hususlarda, hayvanın kurban olmasına engel teşkil ettiğine işaret ederek, “Bir veya iki gözü kör olan, kemiklerinde ilik kalmayacak kadar zayıf olan, kesim yerine gidemeyecek kadar zayıf olan, kulağının veya kuyruğunun üçte birinden fazlası kopmuş olan, dişlerinin yarıdan fazlası dökülmüş olan, doğuştan kulağı bulunmayan, koyun ve keçide, sığırda iki memesi kurumuş olan, boynuzların biri veya ikisi kökünden kırılmış olan, ilaçla sütü kesilmiş olan, burnu kesilmiş olan, dilinin çoğu kesilmiş olan, ölüm derecesinde hasta olan hayvanlar kurbanlık olamaz. Boynuzsuz veya boynuzu biraz kırılmış, dişlerinden biraz dökülmüş olan ile burulmuş hayvanların kurban edilmeleri ise caizdir. Yaşlılığı sebebiyle sütten ve dölden kesilmiş olan, kulağı yarılmış, delinmiş, kırılmış ve buzağılı olan hayvanların kurban edilmesi sahihtir. Ancak mekruhtur. Kurbanımızın sahih olabilmesi için kurban olmaya engel kusurların olmaması ve Kurban Bayramı kılınan yerlerde bayram namazından sonra olmak üzere bayramın ilk 3 günü kesilmelidir. Arefe günü veya ilk 3 gününden sonra kurban kesilmez. Kurbanın rüknü, kurban edilebilecek hayvanlardan birini kesmek olduğundan, kurbanın bedelinin yoksullara veya hayır kurumlarına verilmesiyle kurban kesilmiş olmaz. Kurbanı kesen kişi, kurbana eziyet vermemelidir. Usulüne uygun yatırılan kurban, ‘Bismillahi Allahu Ekber’ denildikten sonra usulüne uygun kesilir. Kurbanı kesilen kimsenin 2 rekat şükür namazı kılması da güzel bir davranıştır.” diye konuştu.

KURBAN ETİ 3’E TAKSİM EDİLİR

Kurbanın kesilmesinden sonra çevre temizliğine de özen gösterilmesi gerektiğinin altını çizen İbrahim Kuş, sözlerini şöyle tamamladı; “Kurban kesildikten sonra çevre temizliği iyice yapılarak, yol kenarlarında, insanların ortak kullanım alanlarında, insanlara rahatsızlık verecek hiçbir şey bırakılmamalıdır. Bu hususlar kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gösterilecek saygının bir gereğidir. Bir taraftan kurban ibadetini yerine getirirken diğer taraftan insanlara davranışlarımızla rahatsızlık vermek doğru değildir. Ortaklaşa kesilen hayvanların etleri tartılarak taksim edilir. Kesilen kurbanın etinin tamamen yoksullara dağıtmak veya kendisi ile çocukları için alıkoymak caiz olsa da kurban eti 3’e taksim edilip, biri kurban kesene, biri yoksullara, biri ise akraba ve tanıdıklara ikram edilir. Derisini seccade veya evde kullanılacak şekilde bir şey yapmak caiz olduğu gibi bir fakire veya hayır işlerine hizmet eden kuruluşa vermek de caizdir. Kurban derisi, kurbanın bir parçası olduğunda satılması caiz olmaz, kurbanı kesene kasap ücreti olarak da verilmez. Kurbanlarımızı kesen hayır kurumlarına vekalet vererek kestirebiliriz. Dinimizdeki kurban ibadeti, yüce Allaha karşı engin ibadet duygusunu bize kazandırır. Kurban fert ve toplum açısından da çok işlemi olan bir ibadettir. Bu ibadetimiz kendisinden hedeflenen insani ve sosyal manalar özümsenerek ifa edilmelidir.”