Keşan Belediye Meclisi Üyesi Avukat Nilüfer Erk Oğuz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Kadınların siyasetteki yerine değinen Oğuz, “Kadının siyasetteki yerine baktığımızda son yapılan genel seçimler neticesinde TBMM’de kadın milletvekili oranı %14,4. Kadın belediye başlan oranı % 2,8. Kadın belediye meclis üyesi oranı %10. Bu veriler kadının siyasetteki yerini gösteriyor. %14 oranında mecliste teslim edilen kadının ne adı vardır, ne de hakkı. Niye yoktur? Hak olabilmesi için yasalarca tanınması gerekir. Erkeklerin yasa yaptığı bir ülkede kadınları hak araması son derece zor ve ironik bir durumdur.” dedi.

Keşan Belediye Meclisi’nde 5 bayan üyenin bulunduğunu ifade eden Nilüfer Erk Oğuz, şunları belirtti: “Oran değişmez. CHP olarak her dönem kadın meclis üyesi sayımızı arttırıyoruz. Etkin bir şekilde beni siyasete sokan Mehmet Özcan’dır. Keşke Özcan gibi birçok erkek zihniyet olsa da kadınlar siyasetin içerisinde daha fazla yer alsa. Keşke AKP sıralarında da daha fazla üye görebilsek, inanın çok şey değişir. Şu anda birçok öneriyi getirmeye bile sıra gelmiyor. Nasıl mecliste kadın veya çocuk ile ilgili sorunlar en sona geliyorsa, en az bütçe ayrılıyorsa aynı şeyi yerelde de düşüneceksin. Bu sadece Keşan için değil Türkiye’nin her yeri için geçerli.” Toplumun ataerkil yapıda olduğunu vurgulayan Oğuz, “Bunun evrilme sürecindeki en önemli devrimci adım Mustafa Kemal Atatürk ile atılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet ve hasretle anıyorum. Bizlere seçme seçil hakkı tanındığında; Fransa, İngiltere ve İsviçre dahil bırakınız seçilme hakkını seçme hakları yoktu kadınların. Medeni toplumların kadın-erkek eşitliğinde olabileceğini ve bir kadının dinamik gücünün toplumu sosyal ve ekonomik olarak yükselteceğinin farkında olan tam anlamıyla devrimci bir insandı Mustafa Kemal Atatürk. Ama gelişen zaman içerisinde ileriye mi geriye mi gittik? Geriden daha geriye gittik. İmren Aykut, Meral Akşener, Türkan Saylan, bu kadınlar konuştu mu yer gök oynardı. Uzunca bir dönemdir siyasette ön plana çıkan kadın siyasetçi yok. Geçmiş dönemlerde hep vardı. Birkaç tane ileride giden koşu atı vardı.”

TOPLUMSAL TRAVMA YAŞADIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM

Nilüfer Erk Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadının toplumdaki yeri konusunda çok fazla geri gitmemizi; toplumsal travma yaşadığımızı düşünüyorum. Bu aile yapısına da yansıdı. Bu kadın erkek ilişkilerini de etkiledi. Bir taraftan kadına karşı şiddetinin %1400 oranında arttığını biliyoruz. Bunlar adliyeye yansıyanlar, bir de yansımayanlar var. Dünyada kadına karşı şiddetinin en fazla olduğu 10 ülke içerisindeyiz. Artık şiddet bu boyutlarda değil. Kadına karşı şiddete baktığımızda Türk Ceza Kanunu’nda tanımı vardır; ‘Vahşice ve canavarca hislerle insan öldürmek.’ Münevver Karabulut ve Özgecan cinayetleri bunlardır. Son 5 yıldaki kadın cinayetlerinin vahşice ve canavarca hislerle işlendiğini göreceksiniz. Burada hasta bir ruh var. Topluma yayılmış.”

YAŞADIKLARIMIZIN BEDELİNİ ÇOK ACI ÖDEYECEĞİZ

 Oğuz, sözlerini şöyle tamamladı: “Yaşadıklarımızın bedelini çok acı ödeyeceğiz. Biz değil çocuklarımız ödeyecek. 30 sene sonra kitaplarda okuyacağız. Türkiye sosyal, ekonomik ve siyasi travma yaşadı diye. Olay sadece yasa çıkarmak değil. Yasayı çıkaracaksın ve uygulayacaksın. Yasa korur, caydırır ama önlemez. Önlemek için tedbirleri almamız lazım. Genç insanları eğitimden geçireceğiz. İstanbul’da Suadiye’ye bağlanan ara caddelerde bir minibüs olayı yaşandı. O kadar nezih bir semtte oldu. Olaydan sonra ‘O saatte orada ne arıyordu.’ dendi. Tecavüzü bir kenara bırakıyor, bunu konuşuyor. Bu, zihniyetteki hastalıklı yan. Bu değişmediği sürece hepimiz tehlike altındayız”