Vah Gökçetepe Sahili, ah Gökçetepe Sahili... Seni hiç kimseler bilmeden, keşfetmeden önce denizinde yüzdüm, ormanında gezdim, dereden akan suyundan içtim... Elektrik yoktu yıllarca, akşam yemeklerini lüks ışığında yedim... 10 yıl rahat çadır hayatı, daha sonra baraka hayatı derken bir yazlığımız da oldu Gökçetepe Sahili’nde... 3 aile ile başlayan kamp hayatımız, daha sonra 5, 10, 15 aile derken bugünlere geldik... Okullar kapandığı günün akşamı giderdik Gökçetepe Sahili’ne, taa ki okullar açılmasına bir gün kala ayrılmak üzere... Anlayacağınız en iyi bilenlerdenim Gökçetepe Sahili’ni... 45 yıldır gittiğim Gökçetepe Sahili’nde bir yangın ve bir de cinayet olayı dışında büyük bir olaya tanık olmadım... Gençler arasında bir-iki kavga olayı olmuştur ama gençliğin verdiği heyecandan kaynaklı olduğu için üzerinde bile durmamıştır hiç kimse... Sahilde neredeyse herkes herkesi tanır, yerleşim biriminin sınırlı olması nedeniyle... Daha çok orta yaşlı ve yaşlı kesim hakimdir sahilimizde... Ve onlar 3 ayla sınırlı değil hemen hemen 6 ay kalırlar sahildeki yazlıklarında... Bu ailelerin çocukları, torunları, akrabaları ve arkadaşları gelir yaz tatilini içine alan 3 aylık sürede...
                                                                    ***
Ve gelelim şimdiki Gökçetepe Sahilimize... Yıllardır gençler sınırlı sayıda olan çay bahçelerinin azlığından yakınır, sosyal alanların çoğalmasını arzu ederdi... Topu topu 4 tane olan çay bahçelerimizin bazıları hem lokanta hem çay bahçesi olarak hizmet verirken, bazılarında ise hafta sonları müzik yayını da yapıldığı için eğlence mekanı havasını da taşırdı... Ama yeterli değildi bu mekanlar... Derken, Kayıp Cennet olarak bilinen ve yıllarca tüm halkın hizmetine açık olan ancak bakım yapılmadığı için körelip giden orman kampı, özel bir firmaya ihale yoluyla verildi... Alan firma kamp alanı içine trilyonlar harcayarak, elini yüzünü düzeltti... Sevindik... Gökçetepe Sahili’nin Tabiat Parkı vardı artık... Eninde sonunda ihale süresi dolacak ve kamp yine bizim kampımız olacaktı...
                                                                    ***
Lakin... Son 2 hafta içinde tatilcilerden gelen eleştirilerin ardı arkası kesilmedi... Orman kampını ihale yoluyla alan ve trilyonlarca masraf yaparak elini yüzünü düzelten ilgili firma sahipleri tarafından, plajın hemen yanıbaşına bir mescit yapılmıştı... Bu mescit nedeniyle de 100 metre sınırının içinde kalan çay bahçelerinde alkol satışı yapılmasına izin verilmiyordu... Ve bu mescide, İlçe Müftülüğü tarafından imam ataması yapılmamıştı... Tamamen firma yetkilileri tarafından hazırlanan ve hizmete açılan bu mescit, tatilcilerin özel yaşam haklarını kısıtladığı gibi, yıllardır ekmek teknesi olan çay bahçesi işletmecilerini de zor duruma düşürmüştü...
                                                                    ***
Şimdi özeleştiri yapmak gerekirse... Hepimiz Müslümanız ve ibadethanelerin kapatılması taraftarı değiliz... Ancak yıllardır orada hizmet veren ve alkol satışı yapıldığı bilinen bu işletmelerin hemen karşısına mescit yeri hazırlamak ve o insanların ekmek parası ile oynamak Allah’tan reva mı? Oradaki tatilcilerin hepsi bir seccade atıp namazını evinde, çadırında, barakasında veya bir ağacın altında kılabilir... Eğer maksat ibadetse ve isterse bunu her yerde her şekilde yapabilir... Ancak o işletmelerin bir başka yere taşınma ve bir başka yerde hizmet verme şansları yoktur...
İlgililere de seslenmek istiyorum bu arada... Hiç gelip de mescidin yerini şöyle alıcı bir gözle incelediniz mi acaba... Mescidin önüne bir de abdest almak için yer hazırlanmış gördüğüm kadarıyla... Onu bunu bilmem ama plaja 20 metre mesafede olan bir yerde alınan abdest tutmaz vallah!.. İster istemez insanın gözü kayar, gözümü kapatacağım desen de önünden geçen çıplaklar çarpar!.. Anlayacağınız zedelenmedik abdest ve dolayısı ile namaz kalmaz... Orada abdest tutmaz da durmaz da!..
Bütün kamp sakinlerini ve ilgilileri, ellerini vicdanlarına koymaya ve aklıselim düşünmeye davet ediyorum... Plajın hemen yanıbaşında mescit olur mu? Alkol satış ruhsatı vermediğiniz bu işletme sahiplerinin ekmeğiyle oynamak içinizi rahatlatıyor mu? Belli mekanlar yerine her yerde alkol içilmesine, alkol şişelerinin gelişigüzel atılıp çevre kirliliğine sebebiyet vermesine vesile olduğunuzu biliyor musunuz? Dinimizde ibadet gizlidir, bunu hepimiz biliyoruz ama bu olay beni gizliliği aşmaya mecbur etti... Şu anda bizim yazlığımızın etrafında birçok ev var ve hemen hemen hepsinde alkol tüketen kişilerin yaşamasının yanısıra, o hanelerin hepsinde 5 vakit namazını kılan insanlar var. Ve bu insanlar ben kendimi bildim bileli 5 vakit namazlarını kılarlar... Ancak bugüne kadar namaz kılabilmek için hiç mescide ya da camiye ihtiyaç duymadılar... Çünkü onlar dinimizin gereğini; bir amaç bir çıkar ya da birilerine gösteriş amaçlı yapmadılar... Allah hepsinin namazlarını kabul etsin ve herkese onlar gibi bir iman nasip eylesin... Anlayacağınız iş mescitte değil, imanda bitiyor!.. Saygılarımla...