Zirve A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Özkaya, Mehmet Müezzinoğlu’nun propagandasından kalan borçları görmezden gelerek, “Benim dönemimde borç yapılmadı.” diyen AK Parti İlçe Başkanı Hakan Çevikel’e, “AK Parti’nin tarihi Hakan Çevikel’le mi başlıyor?” diye sordu.

Özkaya, “Tüzel kişiliklerde devamlılık esası vardır. Eğer AK Parti, Keşan Belediyesi’ni kazanırsa bugünden kalan borçları ödemeyecek midir? Halbuki AK Parti hükümetleri, geçen hükümetlerin IMF’ye olan borçlarını ödedi. Ben de alacağımızı hükümetten mi istesem ne yapsam!

Bu talihsiz açıklamanın, avukat olan bir siyasi parti başkanınca yapılması gerçekten üzücü ve düşündürücüdür.” diye konuştu.

Özkaya, açıklamasını Medya Keşan Gazetesi’ne verdiği için kızan Çevikel’in, Necip Fazıl’ın, “Biz büyük çomarla uğraşıyoruz. Bu fino da nereden çıktı?” dizelerini kullanmasına, “Bu dörtlük de Çevikel’e, çomarlarına, finolarına ve muhbirlerine kapak olsun.” diyerek, Nef-i’nin şu dörtlüğü ile karşılık verdi: “Tahir Efendi bana kelp demiş/İltifatı bu sözde zahirdir/Maliki mezhebim benim zira/İtikadımca kelp Tahirdir.”

Yılmaz Özkaya, Hakan Çevikel’i, konuyu halka açık bir platformda tartışmaya da davet etti.

:::::::::::: :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

 

Keşan’ın açık hava reklam mecralarını işleten Zirve A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Özkaya, AK Parti Keşan ilçe Başkanı Hakan Çevikel’in, şahsına ve firmasına yönelik iddia ve eleştirilerine cevap verdi.

Sözlerine; 14 Mayıs tarihli açıklamasında, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı’nın, billboardları, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun seçiminden kalan borcu nedeniyle kullanamadığını bildirdiğini hatırlatarak başlayan Özkaya, Çevikel’in, cevabında, bu borca hiç değinmeden, “Benim dönemimde borç yapılmadı.” dediğine işaret ederek, “AK Parti’nin tarihi Hakan Çevikel’le mi başlıyor?” diye sordu.

“BELEDİYEYİ KAZANIRLARSA ESKİ

BORÇLARI ÖDEMEYECEKLER Mİ?”

Siyasi partilerin tüzel kişilikler olduğunu bildiren Yılmaz Özkaya, “Tüzel kişiliklerde devamlılık esası vardır. Her gelen yeni başkan, kendisinden önceki borçları kabul etmezse sonu nereye varır? Eğer bu mantıkla gidersek, AK Parti, Keşan Belediyesi’ni kazandığında, bugünkü yönetimden kalan borçları ödemeyecek demektir. Halbuki AK Parti hükümetleri, geçen hükümetlerin IMF’ye olan borçlarını ödedi. Ben de alacağımızı hükümetten mi istesem ne yapsam!

Bugüne kadar Keşan’da hiçbir siyasi parti, hatta dernek başkanı, kendisinden önceki borçları yok saymamıştır. Keşan siyasi tarihinde bir ilk olan bu talihsiz açıklamanın, avukat olan bir siyasi parti başkanınca yapılması gerçekten üzücü ve düşündürücüdür.” diye konuştu.

“TOPU, GEÇMİŞ

YÖNETİMLERE ATIYOR”

Çevikel’in, borç konusunda, topu, geçmiş yönetimlere atarak, “Ey akıllı iş adamı; Av. Hakan Çevikel Başkanlığındaki yönetimin senin ballı şirketine tek kuruş borcu var mıdır? Bu geçen 15 aylık sürede borcu olmamasına rağmen, senin ortağına ne kadar ödeme yapılmıştır? Genel seçimlerde ex ortağın ilçe başkanı iken, alacağınızı varsa neden tahsil etmediniz? Ramazan programında billboardları kiraladığımızda neden karşı çıkmadınız?”  dediğini ifade eden Yılmaz Özkaya, bu sorulara şöyle cevap verdi:

“HANGİ ORTAĞIMA

NE ÖDEME YAPTIN?”

 “Şirketimin ballı olması nerenizi incitti anlamakta güçlük çekiyorum ama sorularınıza cevap vereyim.

Hangi ortağıma ne ödeme yaptığınızı anlayabilmiş değilim. Demek ki ortaklarım benden gizli tahsilat yapıyor! Şunu açıklayın da bir faydanızı göreyim. demiyorum ama açıklarsanız iyi olur.”

“EX ORTAĞIM KİM?”

“Ex ortağımdan kimi kastettiğinizi anlayamadım. Şirketimizin ortak yapısı, yaklaşık 10 yıldır değişmemiştir. demiyorum ama açıklarsanız iyi olur.”

“BORCUN ÖDENMESİNE

KAHVE KEFİL OLDU”

“Alacağımızı eski ilçe başkanlarından neden tahsil edemediğimize ve billboardları Ramazan’da neden kullandırdığımıza gelince...

Ben alacağımı; Mehmet Müezzinoğlu’dan da, Müjdat Kahve’den de, Muzaffer Güven’den de,  Ümit Torlaklı’dan da ve nihayet Hakan Çevikel’den de defalarca istedim-istettim ama alamadım. Herkes söz verdi ama kimse ödemedi. Alacağımı, silah çekip mi tahsil edeyim?

Bir daha söylüyorum; sen Hakan Çevikel olarak, bu borcu 3 taksitte ödeme sözü vermedin mi? O zaman neden demedin? Şimdi konu kamuoyuna açıklanınca mı manevra yapıyorsun?

Billboardların Ramazan’da kullanımı da tamamen, AK Parti Edirne İl Başkanı Müjdat Kahve’nin kefaleti ile olmuştur. Kahve, diye kefil olunca, billboardlar asılmıştır. Ve tabii Kahve de borcu ödememiştir.”

“ÇOMARLARINA FİNOLARINA

MUHBİRLERİNE KAPAK OLSUN”

Yılmaz Özkaya, sözlerinin devamında, açıklamasını, kendisine yakın gazete ile birlikte Medya Keşan Gazetesi’ne de verdiği için kızan Çevikel’in, Necip Fazıl’ın, “Biz büyük çomarla uğraşıyoruz. Bu fino da nereden çıktı?” dizelerini kullanmasına şu karşılığı verdi:

“Madem edebiyata girdik, buyurun bir armağan da benden…

Efendim Nef’i diyor ki;

Tahir Efendi bana kelp demiş

İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp Tahirdir.

Bu dörtlük de Çevikel’e, çomarlarına, finolarına ve muhbirlerine kapak olsun.”

DİĞER CEVAPLAR…

Özkaya, Hakan Çevikel’in diğer eleştirilerine de ara başlıklarla şu cevapları verdi:

“BEN ŞİRKETİMİ REDDETMEM,

SEN DE PARTİNİ REDDETME”

Hakan Çevikel, ilk açıklamasında benden bahsetmediği halde, neden gocunduğumu soruyor…

Evet ismen bahsetmiyor ama yönetim kurulu başkanı olduğum firmaya iftira atıyor.

Kendisi AK Parti İlçe Başkanı olduğu halde, partisinin borçlarını üstüne almıyor. Bir anlamda masa altına saklanıyor ama ben öyle yapmam. Firmama söz söyleyecek adama karşılığını veririm. Delikanlılık bunu gerektirir. O başkanı olduğu partisini reddedebilir ancak ben başında bulunduğum firmayı sırtımda taşırım. Hakancığım sakın sen de partini reddetme.”

“KİMSENİN SEMPATİZANI OLMAM

SEN BU RUHU ANLAYAMAZSIN”

Hakan Çevikel, diye bir ifade kullanıyor. Haberdeki bozuk Türkçe nedeniyle neyin ve kimin sempatizanı olduğumu iddia ettiği anlaşılmıyor. Lakin sanırım AK Parti’den bahsediyor.

Şunu iyi bil Hakan Çevikel: Benim gibi, ideolojisi olan insanlar, hiçbir kişi veya kuruluşun sempatizanı olmazlar. Dünya görüşlerine uygun durumları desteklerler, uygun olmayanlara karşı dururlar. Mesela bir ilçe başkanlığı koltuğu kapmak için takla atmazlar. Senin bu ruhu anlaman mümkün değil.

Bu AK Parti’ye karşı da geçerlidir. Bu partinin doğru politikalarını desteklerim; doğru bulmadıklarıma karşı çıkarım. Bakarsın gün gelir, senin belediye başkan adaylığını bile desteklerim. Bu kadar basit ve net.”  

KOCA BİR YALAN!”

Hakan Çevikel, diyor.

Koca bir yalan! Şirketimizin sözleşmesi, açık hava reklam mecralarını kapsamaktadır. Esnafın tabelası veya insanların evine astığı yazıya karışmamız mümkün değildir. demiyorum ama gösterirse iyi olur.

Konu, Keşan hava sahasının değil, açık hava reklam alanlarının, kullanımıdır ve bu durum, AK Partili İstanbul Belediyesi başta olmak üzere, açık hava reklam mecraı oluşturan tüm belediyelerde böyledir. Hakan Çevikel veya onun gibi düşünenler, canı istediği yere istediğini asamaz. İstediği gibi reklam yapamaz. Üzgünüm ama ya-pa-maz! Hakan Çevikel, partisi Keşan Belediyesi’ni kazandığı zaman her şeyi serbest edebilir ama şimdi kurallara uymak zo-run-da-dır!”

“HEM BALLI, HEM BELEŞ;

NASIL OLACAK BU İŞ”

“Hakan Çevikel, önceki açıklamamda tüm detaylarını ve belgelerini verdiğim halde (ki bu belgeler, kendisine yakın gazete tarafından sansürlenmiştir.) hala ballı sözleşmeden bahsediyor. Ama hem sözleşmenin ballı olduğunu hem de Keşan Belediyesi’nin billboardları kullandığını söylüyor. Eğer belediye billboardları kullanıyorsa bu sözleşme bizim için nasıl ballı oluyor?”

 “İKİ SÖZLEŞME ARASINDA

FARK YOKSA MÜFTERİDİR”

“Yeri gelmişken, bir daha belirteyim:

Keşan Belediyesi, açık hava reklam mecralarını, yap-işlet-devret modeli ile yaptırmış ve ilgili sözleşmeyi kendisi düzenleyerek, sistemi kuran firma ile imzalamıştır. Bu firma, sözleşmeden doğan hakkını devredeceğini aylarca duyurmuş ama alıcı çıkmamıştır. Bu kadar ballı bir işe acaba neden kimse talip olmamıştır?

Firmamız ise yaklaşık bir yıl sonra olaya dahil olmuş, diğer firmanın haklarını satın almış ve yükümlülüklerini üstlenmiştir. Yani yeni bir sözleşme söz konusu değildir. Biz sadece, Keşan Belediye Encümeni’nin oluru ile eski sözleşmeye imza koyduk. Hakan Çevikel, sadece bizim imzamız olan nüshayı yayımlayıp, ! > diye ayaklarını yere vurmaktadır.

Eğer günün birinde Hakan Çevikel’in kızacağını bilseydik vallahi imzalamazdık. Kusurumuz olduysa özür dileriz Hakancığım.

Hakan Çevikel, açıklamasının yanına, benim bir gazeteye verdiğim belgeleri koyarak, aklı sıra su üzerine çıkmaya çalışıyor. Halbuki o belgeleri ve daha fazlasını o gazeteye, benim açıklamamın yanında yayımlanmak üzere vermiştim. Ama hiç biri yayımlanmadı. (Bakınız: 14 mayıs 2013 tarihli Medya Keşan ve Volkan gazeteleri) Sonra bir baktım ki; Hakancığımın açıklamasının yanında benim belgeler! Sanki ben gizledim de Hakancığım açıkladı!

Şimdi okurlar, bu açıklamamın ekinde, Keşan Belediyesi’nin, sistemi kuran firma ve firmamız ile imzaladığı sözleşmeleri yan yana görecekler.

Eğer iki sözleşme arasında, firmamızın lehine bir tek madde farkı varsa, ben Keşan kamuoyundan özür dileyeceğim. Ama, fakat, lakin ve ancak; bulunamazsa, Hakan Çevikel’i müfteri ilan edeceğim.

“BEDAVA İŞ YAPTIRACAK

 BAŞKALARINI BUL”

Hakan Çevikel, Keşan Belediye Meclisi’nin, billboardlar için belirlediği vergi bedeli ile firmamızın aldığı kira bedelini kıyaslayarak, aşırı kazanç elde ettiğimizi öne sürüyor. Kusura bakmasın ama bu saptırmaya ancak kendi zeka düzeyindekiler inanır.

Belediyenin aldığı vergi başka, firmamızın aldığı kira başkadır. Kira, yap-işlet-devret uygulamasının karşılığı olarak alınmaktadır. Üzgünüm Hakancığım ama biz sırtımızı iktidara dayamadığımız için bu kirayı almak zorundayız. Sen kendine, bedava iş yaptıracak başkalarını bul.”

 

“ULUSLARARASI FİRMAYI

KORUMAK SANA MI KALDI?”

Hakan Çevikel’in bir başka hezeyanı da firmamızın belediye adına tahsilat yapması.

Ya Hakancığım; bütün Türkiye devlet adına KDV tahsilatı yapıyor suç olmuyor da bizim gibi bir gariban firmanın belediye adına tahsilat yapması suç mu? Yani gözüne biz mi battık?

Tabii işin aslı şöyle: Keşan Belediyesi, Hakan Çevikel’in olarak nitelediği sözleşmeye koyduğu bir madde ile tüm billboardları yıl boyunca dolu gibi kabul ederek, vergisini firmamızdan her şubat ayında peşin almaktadır. Vergi ödemekten canımız çıktı. Ayrıca, belediyenin mücavir alanlarına dikilen totemler için de hem vergi hem kira alınmaktadır. Totem diken firmalarla nasıl bir çıkar ilişkisi olduğunu bilemem ama işte Hakan Çevikel’in zoruna giden budur.

Ya Hakancığım, uluslararası firmayı korumak sana mı kaldı? Bırak Keşan Belediyesi de firmamız da para kazansın. Ne kadar kötü olsak da yine biz bize lazımız. Bak partinin bez afişlerini asmak için yine o kötü belediyeden itfaiye isteyeceksin. O itfaiye suyla mı yürüyecek? İtfaiye personelinin maaşı nasıl ödenecek? Kaldı ki; Keşan Belediyesi’nin kazandığı paraları, siz seçimi kazanınca bol bol harcarsınız. Neresi kötü bunun?”

MEN DAKKA DUKKA..!!

Hakan Çevikel, AK Parti Gençlik Kolu’nun yasa dışı yapıştırdığı ilanları gördüğümü ama CHP İlçe Teşkilatı’nın yapıştırdıklarını görmediğimi iddia ediyor. Tıpkı bugüne kadar AK Parti’nin astıklarını görmediğim gibi.

CHP’ninkileri neden göreyim; onlar bana sataşmıyorlar ki! Sen sataşmadan, AK Parti’ninkiler de görülmüyordu.

Başbakanımızın da dediği gibi: Men dakka dukka...

Yoksa sen Başbakanımız gibi düşünmüyor musun! Öyleyse vallahi ayıp olur.”

“BENİ ÜZEN SENİN

DÜŞTÜĞÜN DURUM”

Hakan Çevikel, diyor.

Hakancığım, beni üzen, senin açıklamaların değil, içine düştüğün durumdur. İktidar Partisi İlçe Başkanı’nın, böyle gayrı ciddi bir konuyla kamuoyu önünde yer almasıdır.

Sıkıntını anlıyorum. Yerel seçimi kazanamama ihtimaline karşı, şimdiden, demeye zemin hazırlıyorsun. Ama bunu kimse yemez. Başka bahane hazırlamaya çalış.

Halbuki senin, Yılmaz Özkaya ile değil, CHP ile uğraşman gerekir. Mart-2014’te seçimi kazanamazsan durumun pek parlak gözükmüyor zira. Bak bir yandan muhaliflerin yemekli toplantılar düzenlemeye başladı bile. Ayağını kaydıracaklar dikkat et..!!

Bu konuda sana her zaman yardıma hazırım. Yeter ki şu CHP’yi devirelim!”

“SEN HADDİNİ BİL YETER”   

Hakan Çevikel, beni haddini bilmemekle eleştirmiş.

Hani söylemesi ayıptır ama benim gibi sıradan insanların haddini bilmemesi toplumsal travmaya neden olmaz. Olsa olsa kendimize zarar veririz. Ama iktidar partisi mensupları haddini bilmezse, toplum zarar görür. Bu nedenle sen kendi haddine bak. Aman haddini aşma; boyundan büyük işlere bulaşma!”

“UYMA CHP’YE”

“Bak Hakancığım; sana son olarak biraz nasihatte bulunayım:

Gerçi sen şimdi diyeceksin ama ben iyiliği denize atayım da balık bilmezse Halik bilir.

Sen bir siyasi partinin ilçe başkanısın. Bense bir ticaret erbabı. Hiçbir konuda birbirimizin muadili değiliz.

Sen aklın sıra, bir şirketin zaten aşikar olan ticari sırlarını ortaya dökerek ve yine aklın sıra kama çıkararak puan toplayamazsın. Ne kadar haklı olsan da, ne kadar üste çıksan da bu durum sana artı yazmaz. Yarın biri çıkar, senin yöneticilerin veya partililerinin devletten aldığı ihaleleri sorar; üzülürsün.

Senin sorumlulukların var. Temsil ettiğin bir parti var. Hem de iktidar partisi. Ağır olmak zorundasın. Bak CHP veya Belediye bu tartışmaya giriyor mu? Attılar seni benim önüme, karşıdan seyrediyorlar. Uyma sen onlara. Eninde sonunda ben yine CHP’ye karşı AK Parti’nin yanında yer alırım.

Benimse sırtımda yumurta küfesi yok. İstediğimi söyler, istediğimi yazarım. Sen bir söylersin, ben yüz cevap veririm. Zaten aylaklıktan canım sıkılıyor; bana oyuncak olursun. Beni kınasalar ne olur, ayıplasalar ne olur! Bu manada kaybedecek bir şeyim yok. En fazla, derler.

Ama senin durumun öyle mi be Hakancığım… Üstlerine hesap veremezsin sonra… Allah korusun zaten topun ağzındasın. ”

“HODRİ MEYDAN”

“Ama diyorsan, seninle istediğin zaman, istediğin yerde, halka açık olarak tartışmaya hazırım. Hodri meydan. Yeri ve zamanı sen belirle!”