Öncelikle Mehmet Sorgut Bey'e bizi aydınlattığı için teşekkür ediyoruz. Kendisinin sormamızı tavsiye ettiği soruların cevaplarını bildiğimizi, analarımızın babalarımızın gözlerinden bir bir okuduğumuzu belirtmek istiyoruz.

80'den beri Türkiye'yi yöneten partilere karşı mücadeleyi en fazla biz boyun eğmeyen gençler veriyoruz. 80'den sonra ülkenin geldiği duruma bakılınca kimin acımasız olduğu ortaya çıkıyor.

Biz okuduğumuz sıraları, kullandığımız tahtaları, sınıflarımızı, okullarımızı, olmazsa olmazlarımızdan biri olan cep telefonlarımızı ve bilgisayarlarımızı, kendi ceplerini doldurmakta üstlerine olmayan baskıcı, faşist, yağmacı iktidarlara değil; ilerici, aydınlanmacı, boyun eğmeyen güzel insanlara borçluyuz. Ayrıca  okul tahtalarının AKP iktidarında kullanılmaya başlanmadığını, daha öncesinde taş üzerine yazı yazılarak eğitim verilmediğini Sayın Mehmet Sorgut'a hatırlatmak istiyoruz. Akıllı telefonları AKP'nin icat etmediğini, oyuncak niyetine dağıtmak istedikleri tabletlerin fiyaskoya dönüştüğünün de farkındayız. Bize bu imkânları sağladığını iddia eden, kazandığımız her şeyi kendisine mal eden iktidarın bize kaybettirdiklerini de çok iyi biliriz. Bunun için de yakıştırdığımız bütün sıfatların arkasındayız.
 AKP iktidarı boyunca memleketi bataklığa sürükleyerek tabiri caizse halka kan kusturmuştur. Yalan yok AKP'nin ülkemize birçok katkısı olmuştur: Amerikancılıktan, piyasacılıktan, ötekileştirmeden, Orta Doğu'ya cellâtlıktan, halkına kindarlıktan, öğrencisine, öğretmenine, işçisine tehditlerden, hapishanelerden, tecavüzlerden, kadına şiddetten, her yıl değişen bilimden uzak eğitimden ve sayamadığımız daha nice kötülüklerden birçok katkısı olmuştur. Ama unuttukları bir şey var: Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok etme planları tutmadı, Orta Doğu'da Amerika'nın çıkarları için ölüm saçarız sonra da memleketten dua ederiz dediler o da olmadı, olmayacak. Bunun kolay olmayacağının cevabı Haziranda verildi.
 Yaptığımız açıklamalardan tek kişinin sorumlu tutulmasını ve o kişiye saldırılmasını gereksiz ve yanlış buluyoruz. Mehmet Sorgut'a sesleniyoruz: “Açıklamalarımızın sorumlusu olarak boyun eğmeyen, aydınlanmacı, ilerici  gençliği, baskı ve zulüm görmüş halkı, korkutmuş, susturulmuş, yok edilmeye çalışan işçi sınıfını ve Haziran Direnişinde katledilen Mehmet Ayvalıtaş'ı, Ali İsmail Korkmaz'ı, Medeni Yıldırım'ı, Ahmet Atakan'ı, Ethem Sarısülük'ü ve hala yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan'ı görebilirsiniz.”
Şimdi gelelim özür meselesine, Sayın Mehmet Sorgut Solcu Liselilerin kızlı-erkekli film izlemesinden rahatsız olmuş, açıklamamıza alınıp özür beklemiş.  Ne için özür dileyeceğiz ki? Peşkeş çekilen devlet kurumları hangileri, sayabilir misiniz? Son bir senede alınan canların hesabını tutabildiniz mi? Komada yaşam savaşı veren 14 yaşındaki Berkin ne olacak peki? Neydi onun suçu? YGS, KPSS vs diye giden sınavlar zincirindeki şifreleri hatırlıyor musunuz? İşte son hediyeniz, hem de Cumhuriyet hediyeniz Marmaray su kaçırıyor, projeyi hazırlayan mimarların ‘binmeyin tehlikeli’ açıklamalarını görmezden gelmenize ne demeli? Yapılanları hatırlatmaya, göstermeye devam edeceğiz.
Biz kim miyiz? 
Biz YGS'ye senelerce hazırlanıp şifre yetersizliğinden sınav kazanamayanlarız. Biz Kütahya'da, İstanbul’da, Adana’da kızlı-erkekli kalıyoruz diye evleri basılanlarız. Biz Haziran'da bu kalıba sığmayız diye sokağa çıkan kızlı-erkeklileriz. Ve ekliyoruz Fritz Brügel'in dizelerine "Hayat denilen kavgaya girdik, kızlı-erkekli yürüyoruz" diyenleriz.
Biz karanlığa boyun eğmeyenler şifresiz ve kızlı-erkekli olarak soruyoruz özür dilemesi gerekenler kimler Mehmet Sorgut?