Keşan Pazarı, sadece Keşan, belde ve köylerinin değil, Güney Edirne’nin en büyük açık alışveriş merkezi. Bu özelliğiyle, Keşan dışında; İpsala, Enez, Meriç, Uzunköprü, Malkara, Şarköy ve Gelibolu ile belde ve köylerinin olduğu kadar, Batı Trakya’nın da gözdesi. Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe ve hatta Kavala’dan bile müdavimleri her hafta Keşan Pazarı’nı ziyaret ediyor.

Keşan Pazarı aynı zamanda bir renk cümbüşü. Uzak yörelerin olduğu kadar, bölgenin en taze ürünleri de Keşan Pazarı’nda yer alıyor. Antalya’nın seralarında birkaç gün önce toplanan ürünler, İstanbul’daki hal vasıtasıyla kısa sürede Keşan Pazarı’ndaki tezgahlarda yerini alıyor. Bölgeye has ürünleri de Keşan Pazarı’nda bulmak mümkün.

Keşan’da pazarcılık zor. Pazarcı esnafı yıl boyunca, yağmur, kar, soğuk sıcak demeden gün boyu her çeşit hava koşullarıyla mücadele ederek ekmek parasını kazanıyor. Her türlü müşteriyle ve onların binbir çeşit istekleriyle başa çıkmaya çalışıyor.

Pazarda kadın olmak da zor. Kadın olmak hayatın her alanında zor ancak, pazarda daha bir belini büküyor kadınların. Cumartesi günü kurulan Keşan Pazarı’nın hazırlıkları günler önceden başlıyor. Sebze ve meyveler taşınıyor, tezgahlara yerleştiriliyor sonra da her türlü hava ve iklim koşullarında satışa sunuluyor. Kadınlar tıpkı erkekler gibi bu işlemin her anında yer alıyor. Günlük ev işleri ve aile sorumluluklarının yanısıra bir de gün boyu pazarda olmak, işleri biraz daha zorlaştırıyor.

Biz de Medya Keşan Gazetesi olarak, kadınların pazarda yaşadığı zorlukları dinlemek amacıyla kendileriyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

ŞAZİYE KURNAZ: PAZARCILIK YAPARAK İKİ ÇOCUĞUMU OKUTUYORUM

“Keşan Pazarı’na bir günde hazırlanmam için tarlada en az 3 kişi çalışmamız lazım. Sabah gidip akşam ezanına kadar ürün toplayıp yetiştirmemiz gerekiyor. Biz sebze ve meyvelerin yer aldığı çuvalların hepsini sırtımızda taşıyoruz. Sıcağın altında hepsini tarladan tek tek topluyoruz ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Bunun kışı var, yazı var. Her iklim şartında çalışmak zorundayız. Gün boyu pazaryerindeyiz. Bütün gün bir yere ayrılamıyoruz. Yağmurlardan dolayı beş dönümlük domatesimden bir tane kalmadı. Tekrar bin liralık fide aldım. Eşim de olmadığı için bunları kendim yapıyorum. Pazarcılık yaparak iki çocuğumu okutuyorum. Pazarcılık yapmaya mecburum. Bizim işimiz oldukça zor. Kadın olmak zor, çünkü erkeklerin yaptığı işlerin aynısını biz de yapmak zorundayız.”

HAVVA USLU: BİZDE UYKU YOK, DİNLENME YOK

“Bizde uyku yok, dinlenme yok. Bir gün önceden hiç uyumayıp sabahtan akşama kadar pazarda satacağımız ürünleri hazırlıyoruz. Pazara geleceğimiz zaman saat sabah 04.00-05.00 gibi kalkıyoruz. Kendi çabamızla sebze ve meyvelerimizi Kadıköy’den Keşan’a götürüyoruz. Pazaryerleri de dar olduğu için ürünlerimizi yerleştirmekte zorlanıyoruz. Belli bölümlere araç girmiyor. O nedenle çuvalları sırtımızda taşıyoruz. Kısaca sebze ve meyveleri indirmede zorluk yaşıyoruz. Bir de bunun satış zorluğu var. Binbir çeşit insanla karşılaşıyoruz. O kadar emek veriyoruz.  Ama ürünümüz çok olunca yani yerli sebze ve meyve çıkınca, biz de fiyatları düşürüyoruz. Yine de çok iyi para kazanamıyoruz. Üstelik dinlenme şansımız da hiç yok. Bu nedenle pazarda kadın olmak zor!”

AYSEL KERİNÇSİZ: BAYAN OLDUĞUMUZ İÇİN BİZİ TERCİH EDİYORLAR

“Ben sabah 05.00’te kalkıyorum. Önce evimin işlerini yapıyorum. Sonra pazara geliyorum. Akşamüstü tekrar eve dönüyorum. Geçen hafta akşam saat 22.00’de eve döndüm. Evde de yapılacak çok iş oluyor. Eşim de durmadan çalışıyor. Fakat pazarımızdan çok memnunum. Malımı çok kolay satıyorum. Bayan olduğumuz için, hilesiz mal sattığımızı bildikleri için bize güvenip, bizi tercih ediyorlar Akşama kadar ürünlerimi bitiriyorum. Ayrıca tezgahımda el işi yapıp onları da satıyorum. Hiç boş vaktim olmuyor. Ama bu işin mevsimsel birçok zorluğu oluyor. Yağmurda çamurda satışa sunacağımız ürünleri toplayıp buraya getirmek gerçekten çok zor. Pazaryerinin değişmesiyle de bazı müşterilerimizin bizi bulamadığı da oluyor. Zorlukları var tabii. Kadın olunca işler daha da bir zor oluyor.”

BURÇİN DÜNER: TUVALET İHTİYACIMIZI GİDEREMİYORUZ

“En başta tuvalet ihtiyacımızı gideremiyoruz. Karşıda ayakkabıcı olmasa sabahtan akşama kadar nasıl sabredeceğiz bilmiyorum. Erkekler kahvehanede bu ihtiyacını gideriyorlar. Bizim öyle bir şansımız olmuyor. Gündüz pazarda oluyorum, gece evimle çocuklarımla ilgileniyorum. Kışın donuyor, yazın ise sıcaktan bunalıyoruz ama yine de bir şekilde alıştık. Ben eşimin yanına geldikten sonra bayan müşteri sayısında büyük bir artış oldu. Bayan satıcı görünce bayanlar bu tür tezgahları daha çok tercih ediyorlar. Kadın kadının halinden anlıyor herhalde. Kadın olmak her koşulda zor ama bizler katlanıyoruz.”

AYŞE AKYEL: SEVDİĞİM İÇİN ZOR GELMİYOR

“Ben işimi severek yapıyorum. Hiçbir sıkıntı çekmiyorum ya da çok sevdiğim için zor gelmiyor. Sıkıntılarına katlanabiliyorum. Bana göre bir işi sevmek çok önemlidir. Sonrasını da bir şekilde halledersiniz zaten.”