DİSK/Genel-İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Salim Şen, önceki gün yaptığı açıklamada, 5 Mayıs 2016 Perşembe günü Meclis’ten geçen “kiralık işçi ve esnek çalışmaya ilişkin düzenlemeler”e yönelik bilgilendirmede bulundu.

Kanun Tasarısının 8 Şubat 2016 tarihinde TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi)’ye sevk edildiğini dile getiren Şen şunları söyledi: “4 Mayıs Çarşamba günü Meclis’te görüşülmesine başlanmış ve alelacele 5 Mayıs günü sabaha karşı yasalaşmıştır. Çalışma hayatında köklü bir şekilde değişikliğe neden olacak olan yasa tasarısı 2009 yılında Cumhurbaşkanı tarafından çalışma yaşamında yaratacağı olumsuzluklara dikkat çekilerek TBMM’ye geri gönderilmiş, yasa gündemden düşmüştü. Yeniden bu konunun gündeme getirilmesi, sendikaların görüş ve eleştirileri dikkate alınmadan çıkarılması, AKP Hükümeti’nin emek karşıtı ve işveren yanlısı bakış açısını bir kez daha ortaya koymaktadır. Çünkü çıkarılan yasanın genel gerekçesinde ‘Geçici iş ilişkisi, işletme açısından, rekabet ortamına, değişen koşullara ve ortaya çıkan ihtiyaçlara uygun olarak işgücü talebinin karşılanmasını ve üretim talebindeki dalgalanmaların karşılanabilmesini kolaylaştırmaktadır.’ denilerek bu niyet açıkça dile getirilmiştir.”

BİRÇOK OLUMSUZLUK İÇEREN ÇALIŞMA BU YASA İLE YAYGINLAŞTIRILMAK İSTENMEKTEDİR

Yasada işçi sınıfı açısından en belirgin olumsuzluğun geçici iş ilişkisinin, istisnai bir çalışma biçimi olmaktan çıkarılarak temel bir istihdam biçimi haline getirilmesi olduğunu belirten Şen, “İşverenlerin talepleri doğrultusunda oluşturulması planlanan modern anlamda kiralık işçi pazarları kurulacak ve işçiler, işin ve işyerinin ihtiyaçları doğrultusunda köle düzeninde çalışmaya mahkûm edilecektir. Yasa ile Analık halinde, askerlik gibi iş akdinin askıya alınması hallerinde çalışamayan işçinin yerine bu durumlarının devamı süresince; Mevsimlik tarım işleri, ev hizmetlerinde süre sınırı olmaksızın; İşletmenin gündelik işleri dışındaki aralıklı gördürülen işlerde, iş güvenliği ile ilgili acil işler ile üretimi etkileyen zorlayıcı hallerde sekiz aya kadar; İşletmenin iş hacminin mevsimlik işler hariç öngörülemeyen ölçüde artması hallerinde dört aya kadar özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulmasına olanak sağlanmaktadır. Yasaya göre işveren, özel istihdam bürosu olacak, geçici iş ilişkisi ile işçinin çalıştığı işverenin sorumluluğu kalkacaktır. Yasada her ne kadar toplu işçi çıkarılan yerlerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, yer altı maden işlerinde geçici ilişkisi kurulamaz denmekte ise de bu yasak hükmünün yeterli olmadığı dikkat çekmektedir. Zira birçok ağır ve tehlikeli işlerde ve artık kamuda asıl istihdam biçimi olan taşeronlarda geçici iş ilişkisi kurulması mümkün hale gelecektir. Yasada ayrıca uzaktan çalışma başlığı altında ev eksenli çalışma ve tele çalışmayı düzenleyen bir hükmün İş Yasasına eklenmesi öngörülmüştür. İş sağlığı ve güvenliğinden yoksun, çocuk ve yaşlı emeğinin kullanıldığı, kadınları sosyal yaşamdan uzaklaştıran ve birçok olumsuzluk içeren ev eksenli çalışma bu yasa ile yaygınlaştırılmak istenmektedir. Bu yasa tasarısında ev eksenli çalışanların, iş sağlığı ve güvenliğine, toplu sözleşme ve örgütlenme hakkına ilişkin düzenlemeler de yapılmamıştır.” ifadelerine yer verdi.

İŞÇİLERİN İŞ GÜVENCELİ ÇALIŞMA HAKLARI ELLERİNDEN ALINACAKTIR

Bu yasa ile iş barışının bozulacağını ifaden eden Şen, “Geçici iş ilişkisi ile çalışan tasarının geçici işçi diye adlandırdığı işçilerin iş güvencesi hakkı olmayacaktır. Geçici işçilerin kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, emeklilik hakkı, analık sigortası ve emzirme ödeneği, ihbar tazminatı, geçici iş göremezlik ödeneği, malulen emeklilik, yıllık ücretli izin hakkı gibi hakları ortadan kalkacaktır. Geçici işçilerin sağlığı ve güvenliği tehlike altına girecektir. Geçici işçinin sendikalı olma ve uzun süreli toplu iş sözleşmesinden yararlanma ve greve çıkma hakkı fiilen ortadan kalkacaktır. Toplu işten çıkarmalarda yine tasarı ile öngörülen kısa sayılabilecek bir süre sonra geçici iş ilişkisi kurulması mümkün kılınarak, toplu işten çıkarmaların kötüye kullanılmasına fırsat tanınacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarında faaliyet gösteren taşeron şirketler ile ilgili bir sınırlama getirilmeyip, taşeronlarda geçici iş ilişkisi kurulabilmesinin önü açılacaktır. Yer altı maden işleri hariç işçi sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk içeren tüm işkollarında geçici iş ilişkisi kurulmasına olanak tanınacaktır. İşyerlerine çalışan sayısının ¼ oranında geçici işçi çalıştırma, 10’dan az işçi çalıştırılan işyerlerine ise 5’e kadar geçici işçi çalıştırma yetkisi verilerek işçilerin iş güvenceli çalışma hakları ellerinden alınacaktır. Turizm sektöründe çalışan geçici işçilerin denkleştirme süreleri 2 aydan 4 aya çıkarılarak çalışma koşulları ağırlaştırılacaktır.” şeklinde konuştu

ALANLARDA VE MECLİS ÖNÜNDE MÜCADELE ETTİK

Salim Şen, ayrıca, özel istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi kurma yetkisinin kötüye kullanılması durumunda yeterli yaptırımların düzenlenmediğine dikkat çekerek, “Sonuç olarak; Sendikamız, özellikle mevsimlik tarım işçileri ile ev hizmetlerinde çalışan işçilerin tümüyle kayıt dışı çalışmaları nedeniyle bir hukuksal korumaya alınması gerektiğini, ancak bu korumanın özel istihdam büroları aracılığıyla sağlanamayacağını, bu işçilerin Türkiye İş Kurumu’nca istihdam edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Kayıt dışı istihdamı önleme, işsizliğe çözüm olma, genç ve kadın ve nitelikli işgücüne istihdam yaratma gerekçeleri ile bir ihtiyaçmış gibi sunulan yasanın temel amacı, çalışma hayatının tamamen esnekleştirilmesi ve kuralsızlaştırılmasıdır. Bu nedenle, kölelik koşullarında çalışmaya fırsat yaratacak olan bu yasaya karşı aylardır alanlarda ve Meclis önünde mücadele ettik. Siyasi partilere, sendikalara, meslek örgütlerine ve demokratik kitle örgütlerine işçinin emek değerini düşürecek ve çalışma koşullarını yüzyıl öncesine döndürecek bu yasaya karşı tavır almalarının işçi sınıfına karşı tarihsel sorumlulukları olduğunu hep hatırlattık. Herkes tarih önünde sorumludur. Gelinen noktada Davutoğlu krizini fırsat bilen AKP hükümeti bir gece yarısı yasayı partisinin Meclisteki sayısal çoğunluğunu kullanarak çıkarttı. Ne yazık ki bu süreçte DİSK’in mücadelesine TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’ten ciddi hiçbir katkının gelmemesi bizleri daha da çok üzmüştür.” dedi.