Umutlanmış ve demokrasi adına ileriye güvenle bakacağımız günlerin işaret fişeği olarak görmüştük.

CHP Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi adaylarını belirlemek için sandığı işaret etmişti. Hatta gün bile verilmişti.

O anda Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğunda yaptığı açıklama çakmıştı kafamda: “Size aday belirlemede ön seçim sözü veriyorum.”

Demokrasinin gereği. Demokrasinin kökleşmesinin baş koşuludur ön seçim.

Ön seçim uygulamaları bu ülkede 1970’li yıllarda ve öncesinde yapılıyordu.

CHP 8 Şubat’ı tarih olarak verdi. 2014 yerel seçimlerinin İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyeliklerinin seçimi için.

Aday adayları yoğun bir çalışmaya girdi. Kilometrelerce yol yapıldı. Masraflar edildi.

Sonuçta MYK sandığı çekti aldı partililerin elinden.

Sarhoştum aydım ben bu işten caydım.

Bu kadar kolay mı?

Binlerce insanın harcadığı emeği bir anda silivermek.

CHP olunca kolay oluyor. Karar bir de esneklik gösteriyor. Topu il ve ilçe yönetimlerine atıyor.

Bu tavır bir anlamda il ve ilçe yönetimlerini partililerin önüne atmaktır. Hem de seçim takvimi işlemeye başlamışken.

Bunun adı sandıktan kaçmaktır.

Sandıktan korkmaktır.

Parti içi demokratik işleyişin önünü kesmektir.

Öteden beri yazarım.

Kurultay kürsüsüne “GANDİ” olarak çıkıp ECEVİTİ’İN KARA ŞAPKASI ile inmek liderlik açısından değerlendirmeye alınmalıdır.

Ön seçim sözü Genel Başkan olduğu ilk saatlerde geldi Kılıçdaroğlu’ndan. Uygulama nasıl?

Bırak hakim huzurunda ön seçimi, üye bazında partisinin yapacağı sandık değerlendirmesine bile güvensizlik işaretidir son karar.

Umutlar yarıda kaldı. Keşan’da ve kırsalda insanlar kendilerini yönetecekleri belirleme hakkından bugün itibarı ile mahrumlar.

Sandıktan korkmak.

Sandıktan kaçmak.

Sandık kaçkını olmak söyler misiniz demokrasi ile ne kadar bağdaşıyor?

Hele hele Sosyal Demokrasi’nin evrensel uygulamalarıyla?

Yerelde insanların önünden sandığın kaldırılması şık olmamıştır.

Bu sandığı neden koydunuz önceden ortaya?

Biz bu işi neden yaptık?

- Ağa son model araba almış. Maraba yanında. Ağa yolun üstündeki hayvan mayısını göstermiş marabaya

- Ye bu b.ku, arabayı sana vereyim.

Maraba b.ku yemiş. Arabayı almış.

Köye geri dönüşte Ağa düşünceli.

-Halk ne der.. Arabayı bana ver.

Maraba yol üstüneki hayvan mayısını gösterir.

-Ye bunu arabayı vereyim sana.

Ağa çaresiz. Arabadan iner. Hayvan mayısını yer.

Ağa direksiyona geçer. Köye dönüşe geçerler.

Maraba:

-Ağam madem ki bu iş böyle olacaktı.

Peki biz bu b.ku neden yedik?