AYGÜL KONAR

8 Haziran 2021 tarihinde yapılan başvuruda, Avukat Bülent Kaçar, projenin bölgeye olumsuz etkilerini ve yer seçiminin yanlışlığını anlatan raporu Edirne İdare Mahkemesi’ne sunarak, yürütmenin durdurulması istendi.

“TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLAR DOĞMAKTA”

Kaçar, Edirne İdare Mahkemesi’ne sunduğu raporda şu ifadelere yer verdi: “Davamızı aydınlatan bu ek rapor ve ilk rapordaki bilimsel tespitler ile dava konusu imar planlarının, planlama hukukuna, kıyı kanununa, kıyı kanununun uygulanmasına yönelik yönetmeliğe, Saros Körfezi Kültür ve Turizm Geliştirme Bölgesi mevzuatına, Tarım ve Orman mevzuatına, Üst Ölçekli Çevre Düzeni Planlarına aykırılıkları kesin ve bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sayın mahkemenizin dava konusu Saros FSRU projesinin ÇED Olumlu kararını iptal eden 26/02/2020 tarih ve 2019/943 Esas 2020/270 Karar sayılı kararındaki bilimsel tespitler ve hukuksal hükümler aynen geçerliliğini korumakta olup sayın mahkemenizce verilecek hükümde esas alınmalıdır. Hali hazırda müvekkillerin tapulu arazilerinde, denizel ortamda ve kıyı alanlarında hafriyat ve inşaat çalışmaları devam ettiğinden dolayı korunması zorunlu olan Saros Körfezi Kıyı Kuşağı, Tarım ve Orman alanlarında telafisi imkansız zararlar doğmakta ve bu kamusal ve ekolojik zararların daha fazla artmaması için öncelikle ve ivedilikle sayın mahkemece yürütmenin durdurulması kararı verilmesini talep ediyoruz. Marmara Denizi kıyısına kurulan liman ve çeşitli tesislerin gerek inşaat aşamalarında gerekse de işletme faaliyetlerinin ve atıkların deşarj edilmesinin Marmara gibi büyük bir denizi öldürdüğü gerçeğini sayın mahkemeniz bu davada değerlendirmelidir. Müsilaj, denizlerin inşaat, hafriyat, liman ve sanayi tesis faaliyetleriyle ve atıklarla kirletilmesinin sonucu meydana gelmektedir.”

“PROJESİNİN GERÇEKLEŞMESİ SAROS KÖRFEZİ’NİN ÖLÜMÜ İÇİN VURULAN İLK DARBE OLACAK”

“Saros FSRU projesinin gerçekleşmesi de Saros Körfezi’nin ölümü için vurulan ilk darbe olacaktır. Bir kaç yıl sonra oluşacak kirlilik nedeniyle, bakanlık Saros Acil Eylem Planı açıklayacağına, Saros Körfezi’ne zarar vereceği kanıtlanmış bu projeyi derhal iptal etmelidir. Marmara Denizi’nin ve Aliağa Körfezi’nin bugünkü öldürülmüş hali Saros Körfezi’nin geleceği olmamak zorundadır. Danıştay 6. Dairesinin verdiği kararı aynen tekrarlıyoruz. Çünkü bu karar tam da proje ve planlama alanını hukuken koruyan ve hükme esas alınan bir karardır. Enez Dalyan Gölü’nden Evreşe Ovası kıyısına kadar uzanan kuzey Saros Körfezi kıyı kuşağının doğal yapısı ve içerdiği ekolojik çeşitliliğin korunması gerekmektedir. Gerek Edirne İdare Mahkemesinin 2020/956 Esas sayılı dava dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında belirtilen bilime, mevzuata ve hukuka aykırılıklar, gerekse de 26/02/2020 tarih ve 2019/943 Esas 2020/270 Karar sayılı kararındaki bilimsel tespitler ve hukuksal hükümler aynen geçerliliğini korumakta olup Sayın Mahkemenizce verilecek hükümde esas alınmalıdır.”

“YER SEÇİMİ HATALI”           

“Üst ölçekli planlarımız olan Trakya Bölge ÇDP ve Edirne İl ÇDP'de dava konusu alanın deniz yönünde herhangi bir şekilde iskele inşaatına olanak sağlayacak bir kullanıma yer verilmemiştir. Dava konusu planlar ile Saros FSRU İskelesi ve yardımcı tesisler bölgede bağlantısız ve ilişkisiz bir şekilde tepeden inme karar ile bölgeye konumlanmış bir varlık halinegelmektedir. Saros FSRU, ÇED sürecinde toprak örneği almadan, toprak analizi yapmadan ÇED raporu düzenlemek görevi ihmal, bu kadar eksik, hatalı ve bilime aykırı bir rapora ÇED Olumlu Kararı vermekte herhalde kamu görevini kötüye kullanmak olarak nitelendirilebilir. Dava konusu planlamaya konu projenin planlaması da ÇED süreci de hukuksuz olup halkın itirazlarının görmezden gelindiği, bilimsel uyarıların devlet ciddiyetinde yer bulamadığı bir projedir. Projenin yer seçiminin hatalı yapıldığı, Saros Körfezi Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi sınırlarını kapsayan alanda doğal sit alanında tescil çalışmalarının henüz tamamlanmamış olması, Saros Körfezi’nde kıyı alanları yönetim planlarının hazırlanmadan bu sürecin tamamlanamayacağı, projenin şehircilik ilkelerine üst ölçekli çevre düzeni planlarına ve imar kanununa aykırı olduğu bilirkişi raporlarıyla sabittir. Uluslararası Sözleşmeler ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2006 ve 2010 yıllarında kabul ettiği özel koruma statüleri gereği Saros Körfezi davalı Bakanlık tarafından mutlak korunması gerekmektedir.”

HALK ARTIK SAROS'A ADALET BEKLİYOR”

Davacı müvekkiller ve Saros Körfezi’nde yaşayan, tarım yapan halk artık Saros'a adalet bekliyor. Çünkü bu aşamada halk sadece hukukun üstünlüğüne inanıyor ve bağımsız yargıya güveniyor. SarosKörfezi’nde kıyı kuşağına, deniz içine, tarım ve orman alanlarıyla, canlı yaşamına büyük darbeler indirmeye devam eden Saros FSRU projesinin hukuksuz imar planlarının acilen yürütmelerinin durdurulmasını talep ediyoruz. Hukuka aykırılık ve verilen büyük zararlar kesin olup bölge halkının tek umudu bilimsel bilirkişi raporlarının gözetilerek halkın ve doğanın, denizin feryadına karşı planların yürütmelerinin acilen durdurulmasıdır.”