Bir süredir kamuoyunu meşgul eden bir konu var. İçişleri bakanı, “Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlarının şehit cenazelerine alınmaması yönünde talimat verdim.” diye talihsiz bir açıklama yaptı. Bu talihsiz açıklama, zaten kutuplaşmaya başlayan toplumumuzu iyice kamplara ayırmaya başladı. Ben bir yurttaş olarak bunu kabul etmiyorum. 

İçişleri bakanının görevi şehit cenazelerine kimlerin katılacağına karar vermek değil, ülkedeki terörü bitirmek için çalışmaktır. Ne yazık ki bu terör nefret kokan söylemlerle  bitmez, aksine daha da artar. Bu ülkenin kurtarıcı ve kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisine böyle bir muamele kabul edilemez. Bu söylemler ucuz siyaset argümanlarıdır. 

Madem konu açıldı, hep beraber düşünelim. Şehit cenazelerine kimler gidemezler mesela? 

Bir kere, teröristleri davul zurnayla sınırda karşılayıp onları çadır mahkemelerinde yargılayanlar ve onları melek timsali günahsız (!) bulanlar gidemezler.

Amerikalılar askerimizin başına çuval geçirdiğinde sessiz kalanlar gidemezler.

Terör örgütü liderine “sayın”, şehitlerimize “kelle” diyenler gidemezler.

*

Şehidimizin yüreği yaralı ağabeyinin feryatlarını görmezden gelip, ordunun şerefli bir subayına utanmadan dil uzatanlar gidemezler.

*

Evladının ellerine kına yakarak onu asker ocağına yollayan, sonra da onun acı haberini alan şehit babasına “karaktersiz” diyenler gidemezler.

*

Al bayrağa sarılı şehidimizin tabutuna kolunu dayayarak cenazede siyaset yapanlar gidemezler.

 *

Çocuklarını askere yollamaktan imtina edenler, onlara çürük raporu alanlar gidemezler.

*

Suriyelilere acıyıp ağlayanlar fakat bizim şehitlerimiz için, onların yetim kalan çocukları için tek damla yaş dökmeyenler gidemezler.

*

 “Valilere operasyon izni vermedik, yüzlerce şehidi görmezden geldik.” diyenler bırakın şehit cenazesine gitmeyi, şehitliğin önünden geçemezler. 

Anıl ÇAKIR

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni