Keşan Belediyesi’nin düzenlediği II. Uluslararası Keşan Tarih Sempozyumu, geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günü son derece düşük bir katılımla yapıldı. Birçok sebebi var elbet bu düşük katılımın ancak duyurunun geç yapılması başlıca sıkıntı gibi görünüyor… 7-8 Kasım’da yapılacak uluslararası bir organizasyonun duyurusu 4 Kasım’da yapıldı ve 5 Kasım’daki yerel gazetelerde çıktı haber. Mademki büyük çaplı bir iş yapılıyor, duyurusu da büyük çaplı olmalıydı. Duyurusu hakkıyla yapılsaydı, bu organizasyona şehir dışından dahi katılım sağlanabilirdi…

Marka diyoruz, reklam diyoruz ya hani; işte reklam denilen şey tam da bu tür durumlar için geçerli. Tüketim toplumuna yönelik, hazmı kolay kültür-sanat! ürünleri zaten peynir ekmek gibi gidiyor. Maksat, lazım olanı sunabilmek efendiler! Lazım olanın reklamını yapabilmek…

Sadece duyuru da değil aslolan. Pazarlama tekniklerini de devreye sokmak gerekiyordu ki insanlar gelsin ve bir baksın “orada neler oluyor?”

…………….

Yeri gelmişken bununla ilgili bir anımı da anlatmak istiyorum. 1996 yılında Trakya Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nü kazandım. Birinci sınıfın dersleri arasında  “Mitoloji ve İkonografi” de vardı. Dersi doğru anlamamız için İncil’i bilmemiz gerektiğini söyledi hocamız ve “Birer İncil edinin” dedi. İncil’i aldık almasına ama gel de bunu evdekilere anlat. “Doğru söyle, hristiyan mı oldun sen?” gibi annemin kaygı katsayısı yüksek sorularına cevap veremez hale gelince, bol bol kilise görseli ile geçen “Ortaçağ Avrupa Sanatı” dersine soktum onu. Ders bittiğinde annem artık dinimi değiştirmediğime ikna olmuş hatta “Çok zevkliymiş ya” demişti.

Annem ilkokul mezunudur. İlkokul mezunu anneme “Ortaçağ Avrupa Sanatı” zevkli geldiyse, “Keşan Tarihi”, bizzat Keşanlılara neden zevkli gelmesindi?..

………

20 kişilik dinleyici kitlesi arasında bulunmaktan, organizasyonda emeği olan herkes adına üzüntü duydum. Her şey iyi, her şey güzel olabilir. Bu tür toplantıları var eden biraz da insanlardır. Dinleyici yoksa en güzel salon, en sağlam teknik ekipman, en bilgili akademisyenlerin de çok anlamı olmayabilir. Dünyanın en güzel müziğinin ne anlamı vardır onu duyan birileri yoksa?...

Kısmet olur da  “III. Uluslararası Keşan Tarih Sempozyumu” yapılırsa, bütün bunlar kulağımıza küpe olsun dostlar. Sempozyumdan bize, sadece bir kitap kalmasın…