MURAT ARKAN

Sünnet, kına gecesi, düğün ve sayamadığım onlarca adetimiz. Bu tip adetlerin ortak özelliklerinden biri de damadın birtakım kişiler tarafından adettendir cümlesi ile geleneği altında sömürülmesi. Kına veya düğün başlamadan önce damadın enerjisi kalmıyor. Nişan yapılır makas kesmez, kına da gelin adayı kına için bir türlü elini açmak bilmez, kuaföre gidersin o kapı bir türlü açılmak bilmez, gelin ayakkabısını bir türlü giymek bilmez, gelin almaya gidersin o kapalı kapılar bir türlü açılmak bilmez, düğün arabasına binersin arabanın önü açılmak bilmez, çeyize kurdela bir türlü serilmez, o çömlekler bir türlü kırılmak bilmez, düğün çalgısı bir türlü çalmak bilmez, pastalar bir türlü kesilmek bilmez. Onlarca daha adını saymayacağım açılmayan kapılar, kesilmeyen kurdelelelar, açılmayı bekleyen faaliyetler. Düğün veya kına mı yoksa açılış organizasyonları mı hiç belli değil. Adet olmasın veya olmasın arkasına “adettendir oğlum” cümlesini yapıştır gönder para olarak geri dönsün. Adetlerimizin de olması gerekli, adetsiz bir Türkiye düşünemiyorum. Ama adettedir deyip arkasına saklanıp damatların da sömürülmesine karşıyım. Sayısını hatırlayamadığım kadar damat var. “Bir an önce bitsin de kurtulalım şu adet sömürüsünden” şeklinde söyleyenler var. Düğün veya kına gecesinde dağıttığın bahşişlere hiç girmiyorum. En son finali de düğün bittikten sonra damat bizi kahve içmeye götür hareketleri. Bu hareketler hem damat tarafının hem de gelin tarafının özel isteğidir. İçinden buna bir son vermek gerekir. Yok yok istifa ediyorum diyerek dayak cilasından da kurtulmak istersin. Köprüden önceki son çıkıştan da çıkmak istemezsin. Görevini yerine getirmenin mutluluğuyla birlikte son nefesini de yediğin dayakla birlikte oracıkta verirsin. Para ve stresin toplamı mutluluk mu?