Partiler kapitalist örgütlenme modelidir. Kapitalist örgütlenmelerde parti, sivil toplum, toplumsal örgütler ve partiler yeralır.

Partilerde sınıfsal ve ideolojik beraberlikler ön plana çıkar. Demokratik kitle örgütleri ise belirli amacı paylaşan insanlardan oluşur. Demokratik kitle örgütleri siyaseti denetler. Siyasete gerektiğinde itiraz eder. Çözüm önerileri üretirler.

Sivil toplum aksine siyasetin alanına girmez. Kendi alanında faaliyet gösterir.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları birbirinden kopamadılar.

Parti, STK, DKÖ yeni, cemaat ve tarikatlar eskidir.

Cumhuriyetin kuruluşu ile eskiler yasaklandı. Cemaat ve tarikatlar tasfiye edilmek istendi.

Tarikat ve cemaatlar saltanatın olduğu yerlerde yasaldır.

Eskilerin hedefi Kemalizmi tasfiye etmektir. Eskiler siyaset kurumları ve paralel devlet yapılanma yolu ile Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi haline getirmeyi başardılar.

1980 sonrası Türk-İslam sentezi, 2002’den sonra “ılımlı İslam” süreci bugün de “radikal İslam” süreci içine girildi.

Sonuçta devleti yönetenler “ulemaya soralım” dediler. Doğu Güneydoğu’da “mele”leri ele aldılar.

Partileşme gibi bir eğilim ve niyeti olmayan cemaat, dershaneler düzenlemesi nedeniyle ekonomik kayba uğrayacağından AKP ile karşı karşıya geldi.

Önemli gelir kaynakları kapanacak hissine kapılanlar demokratik ve yasal hak arama yerine “beddua”ya başladılar.

Ne olsa Ortadoğu ülkesiyiz ya.

- “Duvarlarınız yıkılsın” vb.

- Yıldırımlar çarpsın…

- Ateşlerde yanasın Ra…

- Araban parçalansın…

- “Beddua değil dua”

Eskiyi temsil eden “Evlerinin duvarları yıkılsın” diyor.

Yeni temsil etme görevinde olan “Beddua değil dua” diyor.

Demek bu ülkede Mustafa Kemal’in gösterdiği yol terkedilmiş.

Cumhuriyetten, aydınlanmadan, yapılan devrimlerden eser kalmamış. Yani “Kemalizm” tasfiye edilmiş.

Dünyanın bütün kapitalistlerinin birliğinin sağlanmasının sonucu olan “Küreselcilik” bunu istemiyor muydu?

Bu duruma karşı duranlar kendi özyurtlarında kök salamaz hale mi geldiler?

Öz yurdumuza adını veren Türklüğü savunmanın ödülü zindan değil mi? Bunu yeni ve eski elele vererek mi başardılar?

Türkiye’nin temel sorunu cemaatların partileşmeleri değildir. Öyle bir niyet yok ortada. O zaman?

Temel sorun, siyasi partilerin işleyişleri…