SP Genel Başkan Yardımcısı Aydın,

Keşan’da basın toplantısı düzenledi:

 

“Eksiklik ve kusurlara rağmen

son paketi destekliyoruz”

 
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, dün, Keşan’a gelerek, İlçe Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi.

Saat 12.00 sıralarında başlayan toplantıya Aydın’ın yanısıra; Edirne İl Başkanı Ali Erhan Demirkıran, Keşan İlçe Başkanı Ayhan Özkan, İlçe Teşkilat Başkanı Mustafa Kabakçılı, yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda partili katıldı.

EN DİNAMİK, EN ÇALIŞKAN KADROLAR PARTİMİZDE

Konuşmasına, “Türkiye olarak, seçim sürecine girmiş bulunmaktayız.” diyerek başlayan Aydın, ilk olarak partilerinin ve teşkilatlarının genel durumu hakkında bilgi verdi. Aydın, şunları söyledi: “Türkiye’de, 6 ay sonra mahalli idareler seçimleri yapılacaktır. Biz, seçimlerin, ülkemiz açısından fevkalade önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de en dinamik, en gayretli ve çalışkan kadrolar Saadet Partisi kadrolarıdır. Biz Saadet Partisi kadroları olarak, saman alevi gibi yanıp tutuşan gündelik siyaset yapan kadrolarla çalışmıyoruz. Büyük bir sorumlulukla ve aşkla toplumumuzun layık olduğu hizmetleri kendilerine nasıl ulaştırabiliriz konusunda çalışmalar yürütüyoruz.”

BU PAKET AB’NİN BEKLENTİLERİ DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANMIŞ

Sözlerini, Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak sürdüren Birol Aydın, “Saadet Partisi olarak, temel hak ve özgürlüklere ilişkin kısıtlamaların, engellemelerin ortadan kaldırılmasına dönük atılan ve atılacak adımların destekçisi olduk. Eksikliklere ve kusurlara rağmen açıklanan son paketi destekliyoruz. Ancak, bu konuda bir takım endişelerimiz de bulunmaktadır. Bu demokratikleşme paketi arzu ederdik ki, bin yıllık tarihimizin ve milletimizin ihtiyaçları doğrultusunda yapılmış olsaydı. Ama dağ fare doğurmuştur. Bunun böyle olmadığını Başbakan’ın kendi açıklamalarından ve Avrupa Birliği yetkililerinin söylemlerinden anlıyoruz. Paketin, Avrupa Birliği’nin beklentileri çerçevesinde hazırlanmış olduğunu hükümet yetkilileri de izah ediyor. Bunun yanısıra; Avrupa Parlamentosu ilgilileri, açıklanan paketin takipçisi olacaklarını deklare ettiler. Bu da, bizim endişelerimizi daha da kuvvetlendirdi. Paket içerisinde, milletimizin arzuladığı düzenlemeler de var. Ama bu demokrasi paketine sıkıştırılmış öyle maddeler var ki orta vadede bunlar ülkemizin ve milletimizin çözülmesine vesile olacak hususlardır.”

BİZ BARAJSIZ SEÇİM SİSTEMİNİ ÖNERİYORUZ

Paket içerisinde yer alan baraj sistemiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Birol Aydın, sözlerine şöyle devam etti: “Başbakan ve hükümet yetkililerinin, ‘seçim barajını %5’e düşüreceğiz ya da daraltılmış bölge sistemini getireceğiz.’ şeklinde söylemleri var. Baraj sistemi, hükümetin geleceğini kurtarma anlayışını doğurmaktadır. Seçim barajının düşürülmesinden bahsedilirken, daraltılmış bölge sistemiyle baraj; %20 ve %25’e çıkarılıyor. Örnek vermek gerekirse; Edirne’de herhangi bir siyasi parti %19.9 oranında oy almış olsa vekil çıkartamayacak. Oy kullanan %19.9’luk bir seçmen kitlesi kaale alınmamış olacak. Böyle bir anlayış olabilir mi? Hükümetin açıklamış olduğu seçim sisteminin, AKP ve BDP’ye faydası var. Son seçimleri göz önünde bulundurduğumuzda, AKP’nin milletvekili sayısı 30-40 tane artarken; BDP’nin 3-4 tane artıyor. Diğer partilerin milletvekili sayıları ise, azalmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir anlayış kabul edilir bir şey değildir ve bunun adına demokratikleşme dememiz mümkün değil. Bu hükümetin kendi geleceğini güçlendirme ve kendini garanti altına alma adımı olarak yorumluyoruz. Biz, Saadet Partisi olarak barajsız seçim sistemini öneriyoruz. Bütün siyasi partiler seçime girer ve aldıkları oy oranında milletvekili çıkarırlar.”

SEÇİME GİREN HER PARTİ HAZİNE YARDIMINDAN YARARLANMALI

Partilere yapılacak hazine yardımı konusu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Aydın, şöyle konuştu: “Bu ülkede siyaset yapan, seçime girmeye hak kazanan her siyasi partinin hazineden adil bir şekilde pay alma hakkı vardır. Bu Anayasa’da yazmaktadır. Ancak, hazine yardımından %7’nin üzerinde oy alan partiler yararlanıyor ve hükümet bunu %3’e çekeceğini ifade ediyor. Biz, ‘siyasi partiler aldıkları oy oranında adil şekilde haklarını alsın ya da hiçbir siyasi parti hazineden yardım almasın.’ diyoruz. Ayrıca, terör suçlarına bulaşanların siyasi partilere üye olmalarının önü de açılıyor. Peki, bundan kim ve kimler istifade edecekler? Bu konun iyi düşünülmesi gerekiyor. Dolayısıyla, paket içerisindeki baş örtüsü konusundaki özgürlük ambalajdır.”

MİLLETİN GÜNDEMİ İŞSİZLİK

Milletin gündeminin demokrasi paketi değil; işsizlik olduğunun altını çizen Birol Aydın, “Milletimizin gündemi işsizliktir, geçim darlığıdır ve eğitim sıkıntısıdır. Ülkemizde; işsizlik artmıştır, tarım ve hayvancılık bitmiştir, sanayicimiz ve esnafımız kazanamıyor. Son 10 yıldır Türkiye’de kazanan sadece bankalardır.”

“TÜRKÜM DOĞRUYUM ÇALIŞKANIM” DEMEK SUİSTİMALE AÇIK

 

Açıklamasının ardından bir soru üzerine demokrasi paketi ile kaldırılacak olan “Andımız” üzerine konuşan Aydın, şunları söyledi: “600 yıl İslam dünyasına liderlik etmiş, yüzyılın başına kadar da Dünyanın belli başlı 4 büyük imparatorluğundan biri olmuş ve dünyaya hak ve adaleti getirmiş bir milletin mensupları olarak 76 milyon insan olarak bizi biz yapan değerlerin, bizi birbirimize yaklaştıracak cümlelere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu ve ülkemizin içine çekilmek istendiği yerde görüyoruz ki ırkçılık, ulusalcılık yani ırk merkezli anlayış ve düşünceler normalde Avrupa Birliği’nde birleşme vesilesi yapılıyor, Müslüman ülkeleri için İse ayrışma vesilesi yapılıyor. Amerika Birleşik Devletleri 50 devlet bir araya gelip birleşik devletleri teşkil ediyor. Türkiye ve İslam ülkelerine gelince küçük küçük mikro devletçiklere bölmek isteniyor. Irak 3’e bölündü. Afganistan öyle, Sudan ikiye bölündü, Libya 4’e, 5’e bölünmek üzere. Bu bölünmeye hizmet edecek bir yaklaşım çok tehlikelidir. Bu açıdan da 76 milyon insan olarak bundan 100 yıl önce nasıl bir ve bütün olmuş ve hangi değerler etrafında birleşmişsek, bugün de aynı değerler üzerinde kenetlenmek bizi geleceğe taşıyacağına, maddi, manevi geleceğimizi sağlayacağına inanıyoruz. Bu açıdan Türküm, doğruyum, çalışkanım demek, Türkiye üzerinde emelleri olan birileri açısından suistimale açıktır.  Siz, Türküm, doğruyum, çalışkanım deyince birileri de ben de şuyum, daha doğruyum, daha çalışkanım refleksini geliştirir. Bu ülkemize hizmet eden bir durum değildir.Tarihe şanla, şerefle yön vermiş ecdadın torunları olarak kendi değerlerimize sarılmanın bizi bir ve bütün olarak tutacağını, buna hizmet etmeyecek cümlelerin de bilakis Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ süreceğine inanıyorum.”