Bülent Saylam

11 Temmuz 2015 Cumartesi günü Mecidiye köyü, Ayazma Bayırı tepesi mevkiindeki Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne ait II-A grubu kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projesini protesto eylemi öncesi STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşu) görüş bildirdi. Mecidiye eski Belediye Başkanı Recep Çınar, Keşan DOÇEK (Doğa, Çevre ve Kültür Derneği) Başkanı Hakan Eşme, SARDOS (Saros Doğa Sporları Topluluğu) adına Faruk Eker ve Keşan Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Hasan Karagöz, turizm koruma bölgesi olan Mecidiye’de yeni açılacak taş ocağının ve diğer taş ocaklarının kapanmasını istediler.

2 BAKAN 3 VALİ GETİRDİK DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Recep Çınar, protesto eylemi öncesi yaptığı açıklamada doğma büyüme Mecidiyeli olduğunu ve taş ocaklarıyla 14 yaşında tanıştığı bilgisini verdikten sonra şunları söyledi: “Yaşım 56, ben bu köyde doğdum büyüdüm, öğretmenlik görevi dolayısıyla dışarıda görev yaptım ve tekrar köyüme geri döndüm. Ben taş Ocaklarıyla 14 yaşımda tanıştım ve halen taş ocakları çalışıyor gittikçe sayıları arttı ve yeni yeni ruhsatlar veriliyor. Başkanlığım döneminde de çok uğraştım bakanlıklara kadar gittim hatta bölgemize 2 bakan getirdik Turizm bakanı ile sağlık bakanımızı getirdik. 3 vali getirdik, birçok vekil geldi gördü. ‘Her gelen burada ocak olmaz doğa bozulur burası turizm alanı nasıl olur’ dediler ve gittiler. Geldiğimiz nokta şu, ne yazık ki bu ocakların sayısı artıyor. Doğamızı katletmeye devam ediyorlar.”

“TAŞ OCAKLARINI GELİŞTİRİP DOĞAYI KATLETTİRMEYE DEVAM MI EDECEĞİZ”

Bugüne kadar hep yasal yollardan, yazışmalar yaparak görüşmelerde bulunarak taş ocaklarının açılmaması için mücadele ettiğini söyleyen Çınar, “Ama görünen o ki yasal yollardan hak alınamıyor bu ülkede, kötü örnekleri var. Yasal olmayan yollardan haklarını alanlar oldu. Maalesef biz yasal yollardan aradığımız haklarımızı alamadık. Şimdi bu taş ocaklarına olur veren yetkililere sesleniyoruz lütfen burasını Turizm Gelişim bölgesi ilan ettiniz 2006 yılında turizmi mi geliştireceğiz taş ocaklarını mı geliştirip doğayı katlettirmeye devam mı edeceğiz? Burada yaşayan insanlar geleceklerini turizm üzerine kurdular, tarımlarını turizmin üzerine kurdular yeni bir ev yaparken turizmi düşünerek yapıyorlar. Çoluk çocuklarının geleceğini de turizmin üzerine kurdular. Taş ocakları devam ettiği sürece turizm her geçen yıl burada ivme yerine gerileme dönemine girecektir. Bir kere gelen turist yerli olsun yabancı olsun bu tozu, trafik karmaşasını gördükten sonra bir daha gelmiyor.” diyerek yetkilileri duyarlı olmaya davet etti.

“TRAKLARDAN, BİZANS VE ROMA’DAN KALMA KALE KALINTILARI VAR”

Recep Çınar, yeni açılacak taş ocağına araştırılmadan izin verildiğini, ÇED gerekli değildir kararına dayanak olan dosyada burasının turizm koruma alanı olduğuna dair bir ifadeye yer verilmediğini söyledi. Çınar, ayrıca bu bölgede Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç’ın da araştırmalar yaptığını belirtti. Çınar, ayrıca burada endemik bitki örtüsünün olduğunu hatırlattıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Trak’lardan kalma kale buluntuları Bizans ve Roma’dan kalma kale kalıntıları bulundu. Beksaç’ın makaleleri yayınlandı. Yetkililer bu araştırmaları bir incelesinler.  Burada endemik bitkiler var. Türkiye’de sadece Çanakkale ve Mecidiye’de bulunan bitkiler bunlar. Bu bilgiler varken nasıl izin verilebiliyor ocağın açılmasına anlamıyoruz. Mantığın bittiği yer diyorum. Lütfen, bu insanların geleceğini yok etmeyin. Bu taş ocakları burada bitmeli bu güzel cennet Saros’u taş ocaklarıyla katletmeyelim”

Günde 4600 ton malzeme çıkarılacak olan yeni açılacak olan taş ocağının, tır kamyonlarıyla taşınacağını bölgenin trafiğini arttıracağını ifade eden Çınar, “Bir tır kamyonun taşıma kapasitesi 20 ton olarak belirlenmiş benim yaptığım hesaplara göre 230 kamyon günde bölgeden geçerek Hamzadere’ye malzeme götürecek sadece bu ocaktan. Bir de çalışan 4 adet faal ocağımız daha var. Onların kamyonlarıyla beraber trafik artacak. Yollar tahrip olacak. Yolları tamir etmeye çalışıyorlar ama kürekle asfalt atarak bu yollar tamir edilmeye çalışıyor ama olmuyor. Kısacası bu taş ocakları kapatılsın turizm bölgesi ilan edilen bölgemiz gelişsin.”  

Çınar, sözlerini bu protesto eylemini düzenleyen ve gelen herkese Mecidiye Köyü Turizm ve Güzelleştirme Derneği adına teşekkür ederek bitirdi.

KEŞAN DOÇEK: “TAM BİR CİNAYET”

Keşan DOÇEK Başkanı Hakan Eşme, eylem öncesi yaptığı açıklamada, taş ocaklarının bölgenin kanayan bir yarası olduğu söyledi. Bölge halkına destek olmak için eyleme katıldıklarını kaydeden Eşme, “Burası turizm ve kültür bölgesi olarak belirlenmiş bir bölgedir. Burada taş ocaklarının yapılması tam bir cinayettir. Açıklanacak bir tarafı yoktur. Bu bölge geleceğimiz çocuklarımıza hizmet edecek bölgedir doğal anlamda, kültürel anlamda ve ekonomik anlamda. Burada ev yapma konusunda ruhsat verilmezken taş ocaklarına ruhsat verilmesi düşündürücüdür. Bir takım raporlar hazırlanmıştır ÇED gerekli değildir denilerek ruhsat verilmiştir. Bu ruhsatın yeniden incelenmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.

SARDOS: “TAŞ OCAKLARI BÖLGENİN KANSERİ”

SARDOS adına protesto eylemi öncesi görüş bildiren ve eylem için geç kalındığını, bu gibi eylemlerin daha önce düşünülmesini gerektiğini söyleyen Faruk Eker, “Biz bu bölgede bisiklet parkurlarını her dolaştığımızda bu konuyu gündeme getirmeye çalıştık. Kamuoyunun, yetkililerin dikkatini çekelim diyerek açıklamalarımız oldu. Küçük çapta bireysel eylemlerdi bunlar. Karadeniz’de olduğu gibi bunun halk eylemi şeklinde olduğunda hiçbir engel duramayacağını hep söyledik, eğer kitlesel bir eylem olursa amaca ulaşılır. Saros’da dünyanın en güzel bölgesinde açılan bu taş ocakları bölgenin kanseri, bu bölge için tehlike biz de bu tehlikeye dikkat çekmek önlemek için her eylemde olacağız.” dedi.

KEŞAN KENT KONSEYİ: “HİÇ KİMSE BİR ŞEY YAPMAZSA KENT KONSEYİ OLARAK YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İÇİN DAVA AÇMAYI BİR GÖREV ADDEDİYORUZ”

Keşan Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Hasan Karagöz ve Yönetim Kurulu üyesi Aytekin Eliüs eylem öncesi taş ocakları ile ilgili eyleme Mecidiye Halkına destek için Keşan Kent Konseyi olarak katıldıklarını söylediler.

“MECİDİYE HALKININ HAKLI MÜCADELESİNİ DESTEKLİYORUZ”

Konu ile ilgili olarak açıklama yapan Karagöz, Keşan Kent Konseyi ve Trakya Kent Konseyleri Birliği olarak doğanın her türlü tahribatına yağmasına, talanına ve sularına, derelerine, ormanına, yeşiline, doğal güzelliklerine, tarihi dokularına dokunulmasına karşı olduklarını belirterek bu konuda her türlü mücadeleyi yapacaklarını Trakya Kent Konseyleri Birliği olarak daha önce de açıkladıklarını kaydetti. Karagöz, şunları söyledi: “Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Mecidiye’ye de bu amaçla geldik. Mecidiye halkının haklı mücadelesini destekliyoruz. Sonuna kadar yanlarında olacağız. Hukuksal anlamda ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz. Hatta hiç kimse bir şey yapmazsa Kent Konseyi olarak bunun yürütmesinin durdurulması için dava açmayı bir görev addediyoruz.” dedi.

“YERİN ÜSTÜ, YERİN ALTINDAN ÇOK DAHA DEĞERLİDİR”

Taş ocaklarının tam bir doğa katliamı yaptığını vurgulayan Karagöz, “Biz bu doğayı bu güzellikleri torunlarımızdan miras aldık ve geleceğe aynen devretmemiz, geliştirerek onlara vermemiz gerekiyor. Ama ne yazık ki üç lira beş lira için ciddi bir yağma ve ciddi bir talan söz konusu sadece Mecidiye’de değil Türkiye’nin genelinde bu böyle. HES’ler Maden ocakları, taş ocakları gibi ciddi bir yağmanın talanının süreci yaşanıyor. İnsanlarımız da son derece duyarlı geleceklerine doğalarına sahip çıkıyorlar tepkiler gösteriyorlar. Gözünü para hırsı bürümüş şirketler, şu gerçeği iyi görmeleri gerekiyor yerin üstü yerin altından çok daha değerlidir. Kaldı ki Saros körfezi söz konusu olduğunda hangi anlamdan bakarsanız bakın dünyanın cenneti diyebileceğimiz bir yer,  doğasıyla turizmiyle güzellikleriyle mavinin ve yeşilin birbirine karışmasıyla uyumuyla buraya kazma vurmak makine sokmak vicdan meselesidir.” şeklinde konuştu.