Vatandaşım teveccüh gösteriyor!.. Meğer Keşan’da AK Parti Teşkilatı’nın 12 yıldır yapamadığı muhalefeti ben, tek başıma yapmışım!.. Vallah öyle bir zorlanıyorum muhalefet yaparken ki, sormayın!..

Hani bir atasözümüz vardır; ‘Tencere dibin kara, benimki senden kara’ diye... Bu atasözünden yola çıkarak, Keşan’da AK Parti ile CHP’nin biribirine muhalefet yapmaları mümkün müdür sizce?

Hemen örnekleyelim;

Devlet eliyle ülke genelinde yapılan yatırımlarda ihaleleri kimler kazanıyor? Hükümet yandaşları... Bunu kim söylüyor? Hükümet karşıtı olan birkaç ulusal basında yer alıyor, facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde de AK Parti karşıtları tarafından çarşaf çarşaf paylaşımlar yapılıyor ‘yandaşlarına peşkeş çektiler’ diye... Peki Keşan’da Belediye eliyle yapılan yatırımların işletmeleri kimlere veriliyor hem de ihalesiz(!) olarak? CHP yandaşlarına... O halde biribirlerine muhalefet yapmaları, yapsalar da halkı kandırma ihtimalleri ne kadar sizce?! Adama demezler mi; ‘sen ne halt yiyorsun da kimi eleştiriyorsun’ b.k.’lu g.t’le diye...

Keşan’da, devlet kanalıyla işçi alımlarında kimler yerleştiriliyor kurumlara? AK Parti yandaşları... Peki Belediye kanalıyla yapılan işçi alımlarında hatta el altından yapılan alımlarda kimler yerleştiriliyor? CHP yandaşları... Ne fark var AK Parti zihniyeti ile CHP zihniyeti arasında...

Şu anda yol çalışması devam eden Destek Kıtaları ve Enez Kavşağı’ndaki çalışmalar malumunuz ortada... İlk ölümlü kazamız yaşandı ve beklenen kısmet açıldı sonunda!.. Nereden girip, nereden çıkacağını bulabilene aşk olsun vallah! Ne korumalık var ne de yeterince duba, levha... Sezon açılmasıyla beraber yorganı döşeği alıp, kamp kuracağım kazaları takip etmek için kavşak yakınına!..

Dönelim Keşan merkezindeki yağmur kanal suyu projesinin kazı çalışmasına... Aynı yeri kaç oldu kazıyorlar, kapatıyorlar saymaya yoruldum vallah!.. Bir işi bitirmeden ötekine başlıyorlar, her yeri darmadağın ediyorlar... Sürücüler nereden girip nereden çıkacağını bilmediğinden, yol ararken benzin tükenmesine karşın depolarında yedek benzinle gezmeye başladılar!

Şimdi söyleyin bana; devlet eliyle ve yerel yönetim eliyle yapılan çalışmaların biribirinden farkı var mı sizce?.. İkisi de pasaklı bir kadın çalışması!.. Hani bir kadın vardır, yapacağı işin sırasını yolunu yordamını bilmez de dağıtır her tarafı ama dağıtırken yorulduğu için kendini çok iş yapmış kabul eder!.. İşte bunların çalışması da aynı bu pasaklı kadının işine benzer!..

Devlet eliyle yapılan işlerde bazı yolsuzluklar oluyor, yapılan operasyonlarla basına sızıyor ve kamuoyuna duyuruluyor... Sonra; bazıları kendi istifa ediyor, bazıları istifaya zorlanıyor kimisi yüzüne tükürsen yağmur sanan cinsten olduğu için ‘fotomontaj!’ deyip, ne çiğ süt içmiş ne de karnı ağrımış gibi ‘durmak yok yola devam!’ diyor...

Ya Keşan’da... Keşan Belediyesi Fen İşleri Müdürü Cem Bozkurt neden istifa etti? Keşan Belediyesi Halk Ekmek Şirketi Müdürlüğüne Belediye Meclisi üyeliği bittiği halde yapılan yeni formaliteyle İlhan Boz neden tekrar getirildi? Neden mevcut işçilerin maaşları ödenemezken daha çok külfet getirecek işçi alımlarına gidiliyor? Hüseyin Öztürk (Basket Hüseyin)’ün Halk Ekmek Şirketi’ne vereceği katkı ne olacak? Eğer abdestinizden şüpheniz yoksa, birileri çıkıp bunun açıklamasını yapsın kamuoyuna?

Şimdi sorarım Keşan halkına: AK Parti Hükümeti’nin genelde yürüttüğü işçi alımı politikasıyla, yerelde CHP’nin yürüttüğü işçi alımı politikası ve mevcut çalışanları ile bağlarını koparıp, birleştirmesi yönünde fark görüyor musunuz bu durumda?

Vee... Bu kadar ortak politikası bulunan genel ve yerel iktidarın son faciası da Erikli’deki pazaryerinde dükkanları olan iş yeri sahiplerine... ‘Sessiz Çığlık’ diye yazmıştım dükkanların yıkım kararı ile ilgili haberi verdiğimizde gazetemize... Sebebi; ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ deyimi ile örtüşmesiydi kendimce... Erikli’deki dükkanların yıkım kararını Belediye Encümeni alıyor, hükümet yanlısı ‘yıktırmayacağım’ deyip parsayı topluyor, iş yeri sahiplerine türlü türlü hikayeler uyduruluyor ve top Cumhuriyet Başsavcılığı’na atılıyor... Sanki kararı Cumhuriyet Başsavcılığı vermiş gibi, herkes tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmaya çalışıyor... Eee, verilmiş söze güvenen ve parayı basanların haliyle canı acıyor... Sözü verenle parsayı toplayan bu işin üstüne gidecek hali yok ya(!), kala kala geriye bir tek suçlu Cumhuriyet Başsavcılığı kalıyor... İş yeri sahipleri yutar da; kararı alanlar, sözü veren, parsayı toplayan ve basın yutar mı sizce?! Vallah yutanın boğazında kalır!..

Ülke geneli ve yerelde çiftlik sahipleri belli, koyunlar da bizleriz... Ama bu koyun sürülerinin içinde çoban köpekleri olduğunu da bilesiniz... Çoban köpekleri koyun sürülerini kolluyor ve ara ara çıkıp böyle; ısırıyor!.. Saygılarımla...