Bülent Saylam

15 Kasım 2015 Pazar günü Kırklareli’nin İğneada bölgesinde yapılması planlanan nükleer santrale tepki gösteren Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’dan sivil toplum kuruluşları ortak eylem yaptı ve “İğneada’da nükleer santrale hayır” dedi.
Trakya’nın İl, ilçe ve beldelerden otobüslerle gelen vatandaşlar, İğneada belde girişinde toplanarak ellerinde pankartlarla, sahil kıyısında bir araya gelerek ortak basın açıklaması yaptı. Keşan’dan da Keşan Kent Konseyi tarafından organize edilen eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı. Eyleme ayrıca CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu da katıldı.



EYLEMCİLERLE BELDE HALKI ARASINDA GERGİNLİK YAŞANDI
Saat 11.00’de Belde girişinde toplanan eylemeciler 11.30 gibi kortej oluşturarak yürüyüşe geçti. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yürüyüşü sırasında kahvede bulunan Belde halkından bir vatandaşla eylemciler arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Keşan Kent Konseyi kortejinin bulunduğu bölümde gerçekleşen gerginlik sırasında vatandaşa tepki gösterdi.





BELDE HALKININ İLGİSİZLİLİĞİ DİKKAT ÇEKTİ
Kalabalık eylemci grubunun katılım gösterdiği eylemde bölge halkının ilgisizliği dikkat çekti. Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Seyfi Meriç’in sunduğu programda Meriç, katılan grupların isimlerini tek tek sayarken sözü Belde halkı adına Dilek Özcansan’a verdi. Özcansan, doğanın nükleer santralin kurulmasıyla yok olacağını savunarak, “Nükleer santralin kârıyla birlikte santralin 30 kilometresi yasak bölge ihlal ediliyor. Bu da Beğendik, Limanköy, Sislioba’nın tahliyesi demek olacak. Dedeleri, babaları Balkan Savaşları’ndan buralara göç etmiş köy halkı tekrar bir nükleer göç yaşayacak” diye konuştu. Daha sonra Trakya Platformu üyesi Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak da bölgenin önemli bir merkez olduğunu ve santral kurulma planlarının doğru olmadığını savundu.





KAÇAR: BU ONURLU VE ZORLU ÖDEVİ YERİNE GETİRMEDE HEPİMİZE BAŞARILAR DİLİYORUM
En son olarak Avukat Bülent Kaçar ise, katılımcılara eyleme destek verdikleri için teşekkür ettikten sonra konuşmasına şöyle devam etti: “Trakya Kent Konseyleri Birliği Trakya’da en büyük eylemi yapıyor. Trakya’da devletin, şirketlerin zaman zaman yerel yönetimlerin dahi saygı  göstermediği yaşam hakkına sahip çıkıyor. Bu onurlu ve zorlu ödevi yerine getirmede hepimize başarılar diliyorum. Trakya Platformunun yaptığı hukuksal ve bilimsel araştırmalara göre Bakan’ın açıkladığı gibi mutabakat zaptının Çinliler hatta Japonlar ve Amerikalılarla imzalanmış olmasına rağmen halen bakanlığın İğneada’da yapılması planlanan Nükleer Santralin yer raporu, yer lisansı ve bu konuda bütünleşik kıyı planları yoktur. Şu an siyasi iktidar, İğneada Nükleer Santral Projesi’ne tamamen hukuksuz bir şekilde başlamıştır. 2009’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bölgeye dair açıkladığı ve hala yürürlükte olan bölge planında Kırklareli Çevre Düzeni Planı’nda bu bölge enerji üretim sahası değildir. Siyasi iktidar kendi planlarına bile aykırı davranmaktadır.”  
BİZİM DOĞAMIZ MAHVEDİLECEK
Siyasi iktidarın kendi imzaladıkları uluslararası anlaşmaların bir maddesine bile saygı göstermediğini iddia eden Kaçar, Anayasa’da yer alan ormanların, tarım alanlarının, denizlerin korunmasına dair emredici hükümler varken, Nükleer Santrallerin İğneada’da, Sinop’ta ve Akkuyu’da yapılamayacağını söyledi. Kaçar, şunları söyledi: “Talan şu boyuttadır. Neden cennet gibi vatan köşelerine santraller yapıyor.  Hep denir ya neden vatanın cennet köşelerine bu projeler yapılır. Çünkü buradaki amaç ücretsiz toprak tahsisi olduğu gibi ki bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından taahhüt edilmektedir. Binlerce dönüm alan Akkuyu’da Ruslara bedava tahsis edilmiştir. İğneada’da yapılacak budur. Bedava deniz suyu kullandırılırken soğutmada kullanılan su artı 2 derece olarak denizlerimize verilecek. Bizim doğamız mahvedilecek”
YAŞAMAMIZ İÇİN BAŞKA BİR ÇIKAR YOL YOK
“Her şey yatırım, her şey sermaye ve her şey kâr” diyen bu zihniyetin Trakya’dan artık defedilmesi gerektiğini söyleyen Kaçar, “Yaşamamız için başka bir çıkar yol yok. Aynı anda 4 adet nükleer santral kurulmak istenmesi Anayasa’ya aykırıdır. Bu proje milli parklar mevzuatına da aykırıdır. Nükleer Santral projeleri elektrik alım garantileri verilen projelerdir. Bugün Ruslarla imzalanmış olan Akkuyu Nükleer Santral sözleşmesinde 20 yıl yani 35 milyar dolarlık halkı vergi boyunduruğuna sokarak Ruslara ciddi bir para kazandırılmıştır. Bedava toprak tahsisi yaparak. Bizim topraklarımızı bize rağmen kimse planlayamaz kimse istemediğimiz çevresel devasa yıkım projeleriyle bizleri baş başa bırakamaz bizim topraklarımızı da kimselere peşkeş çekemez.” dedi
TRAKYA LAFLA DEĞİL; BİLİMLE, HUKUKLA SAVUNULUR
Akkuyu dışında ciddi bir hukuksal sürecin olmadığını söyleyen Kaçar, muhalefeti ve iktidarıyla bu süreçten herkesin sorumlu olduğunu söyledi. Kaçar son olarak şöyle konuştu: “Buna karşı yaşamı etkin bir biçimde savunmayanları bizim ciddi bir şekilde takip etmemiz lazım. Çünkü Trakya lafla değil; bilimle, hukukla savunulur arkadaşlar. Yaşamımız çok ciddi bir süreçtir. Bu süreçte artistliğe, lafazanlığa yer yok. Bugüne kadar bizi savunduğunu söyleyenler hangi süreci durdurmuş engellemiştir. Bugüne kadar Ergene Platformu kadar Trakya Platformu kadar kim mücadele etmiş. Biz bunun reklamın yapmıyoruz ama yetkili ve görevliler de bu konuda üstlerine düşen görevleri de kurum kurum kişi kişi yerine getirmelidir. Aksi halde bu kadar devasa haldeki yıkıcı projeleri engellemek mümkün olmayacaktır. Dünyada ilk kez Türkiye başka bir ülkeye kendi topraklarında kendisine ait olmayan bir Nükleer Santral kurma izni vermiştir. Bu Türkiye’nin bağımsızlığına aykırıdır. Bu bilinçle her türlü mücadeleyi ortaya koymak gerekmektedir. Trakya’nın savunulması sadece Trakya Platformu’na sadece Trakya Kent Konseyleri Birliğine bırakılamaz. On binlerce kişi yüzlerce Trakya kurumu bu konuda artık elini taşın altına koymalıdır. Herkes bir değil on adım öne çıkmalıdır.”
Eylemciler, konuşmaların ardından dağılarak, İğneada ve Demirköy çevresine gezi düzenlediler.