SONGÜL KONAR

Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz üreticiler; dövize bağlı olarak fiyatları artan girdileri karşılamakta son zamanlarda oldukça zorlandıklarını, özellikle bu kış döneminin sert geçeceğini, yaz dönemini ise birçok üreticinin göremeyeceğini düşündüklerini belirttiler.

Dövize bağlı olarak başta mazot fiyatlarına yansıyan artışın, zincirleme bir etki yaparak yem, işçilik, gübre ve diğer girdileri de domino etkisine maruz bırakarak; üreticiyi, üretmekten vaz geçmeye sürüklediğini ifade eden üreticiler, kısa zamanda radikal önlemler alınmazsa şu an can çekişmekte olan hayvancılık, çok uzak olmayan bir gelecekte ölür düşüncesindeler.

“ÇOCUKLARIMA HAYVANCILIK TAVSİYE ETMİYORUM!”

Hayvan üreticisi bir vatandaş şu ifadelerde bulundu: “Önceden meralarımız, otlaklarımız mevcuttu. Hayvancılık, beden-emek bir iş olarak o zamanlar da zordu ama emeğimizin karşılığını alabiliyorduk. Günümüz koşullarında girdi maliyetlerini karşılamak oldukça güçleşti, deyim yerindeyse direniyoruz. Esnaf diliyle artık kurtarmıyor. Çocuklarıma bu işi bırakmam ve tavsiye etmem. Hayvancılık artık mevcut bir işin yanında yapılacak ek bir iş konumuna geldi. Sadece hayvancılık yaparak geçinmek gerçekten çok zor.”

“İTHALAT GÜNÜ KURTARIR”

Yurtdışından hayvan ithalatına da değinen üreticiler, bunun sadece günü kurtaracağını uzun vadede ise Türkiye’nin bir et sorunu ile karşı karşıya kalabileceğini, bu gibi kötü senaryolarla karşılaşmamak için özellikle yem bitkisi konusunda rasyonel çözümler üretilmesi gerektiğini belirttiler. İthalatın; zaten zor koşullarda bu işe gönül vererek yapmaya çalışan yerli üreticinin şevkini kırdığını, yetkililerin ithalat için ayırdıkları karşılıkların iç piyasaya rasyonel şekilde aktarılmasının, ithalattan daha olumlu sonuçlar vereceğini söyledi.