AKP Genel Başkanı genel olarak tüm konuşmalarında Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

Başbakan, kendi tarz ve üslubuyla Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

T.B.M.M başkanı, değişik nedenlerle Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

Anayasa başkanı, YSK başkanı... Kılıçdaoğlu'na yükleniyor...

Bakanlar, AKP milletvekilleri Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

Muhalefet partisiyim diyen MHP genel başkanı MHP'li yöneticiler muhalefete muhalefetlik ederek yükleniyor...

HDP başkan ve yöneticileri, Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

Muhalefet partisiyim diyen Perinçek,Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

Havuz medyası olarak tanımlananlar da, Kılıçdaroğlu'na yükleniyor...

CHP içinde, kendilerine ulusalcıyım diyen bazıları da Kılıçdaoğlu'na yükleniyor...

CHP'li bazı il ve ilçe yönetimleri de "yüklenenler" gibi düşünmeseler de "bakalım kim seçilecekse onun yanında dururuz" anlayışı ile davranıp sessiz, pasif kalarak objektif olarak "yüklenenler arasında" yerlerini almış olmaktadırlar.

İktidar yetkililerinin tümü, her gün günde birkaç kez sayısız oranda ekranda yer almakta projelerini, eleştirilerini, fikirlerini... Halka anlatmakta ve bu yönde kamuoyu oluşturmaya çalışmakta ve hemen hemen tüm TV kanalları bunları vermektedir.

Peki; ana muhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu'nun proje, eleştiri ve söylemlerini çok az sayıda ve kısmi olarak veren basın yayın kuruluşları ve sadece salı günleri, grup toplantısında yaptığı konuşmalarla projelerini, eleştirilerini ve düşünceleri açıklama olanağı bulmaktadır. 'Onu da ne kadarını yayınlarlarsa' ana muhalefet partisinin temel görev ve sorumluluğu nedir? Halkın bugün ona verdiği muhalefet yapma görevi sorumluluğuyla, iktidarda olan partinin yaptığı eksik ve yanlış uygulamaları konusunda, halk adına denetler, uyarır ve alternatif çareler üretip projelendirerek kamuoyuyla paylaşır. Oy versin, vermesin, tüm vatandaşların, parlamento içinde ya da ülkemiz genelinde her alanda yaşadığı haksızlıklara, sorunlara sahip çıkarak birlikte çözüm üretmektedir. İktidarın yanlış ve eksik uygulamalarına karşı çıkan, diğer muhalefet partileri, sivil toplum dernekleri, muhalif grup ve kişilerle birlikte toplumsal muhalefete yön verip, kamuoyu oluşturarak eksiklikleri, yanlışları düzeltmeyi zorlar, demokratik seçim yöntemiyle iktidarı değiştirmeyi hedefler.

Bugüne değin, Sayın Kılıçdaroğlu'na ve her şart altında yanında duran yol arkadaşlarına yönelik olarak, farklı yön ve noktalardan geniş bir yelpazeden adeta ortaklaşan "Koro" ile yüklenenlerden biri olan iktidar, elindeki gücü, makam ve koltuğu kaptırmamak için değişik yöntem ve taktikleri uygulamaya sokabilir. "Ahlaki ve hukuki yönüne karşı çıkıp tartışılabilir" ancak, muhalefet partisiyiz diyerek, uygulamayı yapan iktidara değil de,"muhalefete muhalefetlik" yapmaları, herhalde trajikomik bilinç bulanıklığıdır. Hele hele, ana muhalefet partisi içinde yer alarak "aynı yolda yürüyorlarmış" gibi görünenlerin yaptıkları çok daha yürek yaralayıcıdır. Oldukça geniş ve çok yönlü olarak, sayın Kılıçdaoğlu'nun ve onun nezdinde CHP'ye yüklenenler başarısız olmaktadırlar. Zayıflatılmak, küçültülmek istenen CHP, aksine daha güçlenip kitleselleşmekte, "çelik irade" olarak tanımlanan Kılıçdaroğlu, dünya ölçeğinde özel bir anlamı olan, disiplinli ve kararlı bir biçimde gerçekleşen "Adalet Yürüyüşü" kitlesel katılım ve coşkusuyla Türkiye'nin en büyük "Adalet Mitingi" ile adalet arayışı içinde olanların ve genel olarak her kesimden halkın gönlünde, özel bir yere oturmuştur. Ülkemizde yaşayan tüm toplulukların, kesimlerin düşüncelerini, önerilerini, projelerini birlikte ayrıştırmadan dengeli bir biçimde hayata geçirmek adına, bunun alt yapısı olan doğru-düzgün, demokratik parlamenter sistemi hayata geçirme hedefi olmalıdır. Dünya'da ve ülkemizdeki siyasi tarihin geçmişine ve günümüze baktığımızda; hiçbir şey, sürekli ve kalıcı değildir. Dönemini tamamlayanlar, siyasi tarihin sayfalarında, arkasında bıraktıklarıyla anılırlar...