BÜLENT SAYLAM

Keşan’da da Cumhuriyet Meydanı’nda saat 10.00’da başlayan tören, Keşan Kaymakamı Cemalettin Yılmaz, Garnizon Komutanı Piyade Albay Öztürk Mustafa Yılmaz ve Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun Atatürk Anıtı’na çelenk sunmasıyla sürdü.

Yusuf Çapraz Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Esin Balcı’nın sunumuyla gerçekleştirilen törende, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizin anısına saygı duruşunda bulunuldu ve ardından İstiklal Marşı okundu.

Buradaki törenin ardından kaymakamlık makamında bayramlaşma düzenlendi. Keşan’daki birim amirleri ve müdürleri ile dernek ve parti temsilcileri ve vatandaşların tebriklerini Kaymakam Yılmaz, Garnizon Komutanı Piyade Albay Yılmaz ve Belediye Başkanı Helvacıoğlu kabul etti.

Kaymakamlık makamındaki tebrik kabulünün ardından tekrar Cumhuriyet Meydanı’nda devam eden törende Kaymakam Yılmaz, Garnizon Komutanı Piyade Albay Yılmaz ve Belediye Başkanı Helvacıoğlu askeri araç ile törene katılan birliklerin ve halkın bayramını kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam eden törende günün önemine ilişkin konuşmayı Muhabere Üsteğmen Serdar Kul yaptı.

“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM PAROLASIYLA AYDINLIĞA GİDEN YOL ARALANMIŞTIR”

Konuşmasına asil Türk milletinin, kahraman Türk ordusuyla birlikte varlığına ve vatanına kastedenlere karşı 99 yıl önce bugün, kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle, yeniden dirilerek, topyekun bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazandığını vurgulayarak başlayan Üsteğmen Serdar Kul; “Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısından Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu eserin her safhası, tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir” dedi.

Büyük devletlerin, 1900’lü yılların başında çıkar çatışmasına düştüğünü kaydeden Üsteğmen Kul, “Dünyada gelişen fikir akımları ve sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, bu anlaşma ile bin yıldır üzerine kan dökerek can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Anlaşması da ulusumuza dayatılmıştır” dedi.

Üsteğmen Kul, konuşmasına şöyle devam etti: “İşgal güçleri geldikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak ‘Ya İstiklal, Ya Ölüm’ parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son nefesine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istikbali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahraman en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında Türk kuvvetleri, düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek, stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların beş altı ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini üç günde geçerek 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zaferle düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman, İzmir’de denize döküldü.”

TÜRK ULUSU ULU ÖNDERİNİN LİDERLİĞİNDE ALNININ AKIYLA ÇIKMIŞTIR

Konuşmasına kazanılan zaferi muhteşem kılan unsurun, harbin kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekün bir savaş olarak icra edilmesi olduğunu söyleyen Üsteğmen Serdar Kul; “Türk ulusu, bu meydanda da Ulu Önderinin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır” dedi. Üsteğmen Kul konuşmasını şöyle tamamladı. “Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlenmektedir. Bu zaferle Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil, milletiyle de topyeküm olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır. 30 Ağustos zaferi Türk ordusuna ‘Silahlı Kuvvetler Günü’ olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz, her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri bu güne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta ulu Önder Atatürk olmak üzere dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz.”

30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri, bu konuşmanın ardından Belediye Bandosu eşliğinde yapılan geçit töreniyle sonra erdi.

Gece ise Keşan Belediyesi tarafından düzenlenen “Fener Alayı” programı gerçekleştirildi.