SONGÜL KONAR

Keşan Kent Konseyi binasında düzenlenen basın toplantısı, saat 15.00 sıralarında başladı.

Toplantıya; Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz, Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Ertürk Çoban, Kent Konseyi yöneticileri ve Saros Gönülleri katıldı. Toplantının açış konuşması Hasan Karagöz tarafından gerçekleştirildi.

KARAGÖZ: “BİZ YARGIYA GÜVENİYORUZ VE İNANIYORUZ”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın FSRU Likit Doğalgaz ve Petrol Limanı ve Boru Hattı Projesine, 25 Haziran 2020 tarihinde ÇED olumlu kararı verdiğini hatırlatarak, sözlerine başlayan Karagöz, şunları söyledi: “Bakanlık, yangından mal kaçırırcasına ve yargı kararının arkasından dolanarak, ikinci ÇED sürecini başlattılar. Hızlı bir şekilde kurum görüşlerini birleştirerek, halkın da görüşlerinin alındığı iddia edilerek, ÇED olumlu kararı açıklandı. Bununla ilgili olarak, Keşan Kent Konseyi ve Saros Gönüllüleri Dayanışması ortak mücadelesini sürdürdü. Bundan sonraki süreçte de, mücadelesini sürdürecek. Biz yargıya güveniyoruz ve inanıyoruz. Alınan kararı geri döndüreceğimize inanıyorum. Ayrıca, Keşan Belediye Başkanı’nın bir radyo programında FSRU konusunda yaptığı konuşmayı talihsizlik olarak yorumluyorum. Yaşananları ve yaşanabilecek olumsuzlukları her defa dile getirdik. Bunu sağır sultan bile duydu ama bizi temsil noktasında olanların haberi yok.”

Karagöz’den sonra Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Ertürk Çoban söz aldı.

ERTÜRK ÇOBAN: “ÇED OLUMLU KARARI VERİLDİ”

Saros Körfezi’ne yapılması planlanan FSRU Likit Doğalgaz ve Petrol Limanı ve Boru Hattı Projesine, 25 Haziran 2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararı verildiğini belirten Ertürk Çoban, açıklamasında şunlara yer verdi: “Saros Gönüllüleri Dayanışması olarak, 2 yıldan beri Keşan Kent Konseyi’nin katkıları ve en önemlisi tüm bölge halkının desteğiyle, çocuklarımıza temiz bir doğa ve deniz bırakabilmek amacıyla haklılığımıza sonuna kadar inanarak, hukuksal ve toplumsal süreci dayanışma ruhuyla yürütüyoruz. ÇED raporunda yeterli ve gerçekçi bilimsel verilerin bulunmadığını, bilimsel ve teknik açıdan yeterli açıklamayı içermediğini, projenin yakın çevresinde birçok hassas yörenin bulunduğunu ve eğer proje gerçekleşirse, sonuçlarının telafisinin mümkün olmayacağını her fırsatta anlattık. Sadece bizler değil, 10 farklı disiplinden mahkeme keşfine gelen bilim insanları da, 113 sayfalık raporlarında 90 civarındaki hukuksuzluğu oy birliğiyle, tarihi bir karar vererek,  projenin bu alana yapılması bilime ve hukuka aykırıdır dediler. Bilirkişi raporuna göre de Edirne İdare Mahkemesi, 14 ayrı hukuksuzluğu hüküm altına alarak, BOTAŞ'ın ÇED raporu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED Olumlu kararı iptal edilmiştir. Bugün gelinen sonuç ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla, hukuku ve bilimi yok saymak, bilimsel raporu ve mahkeme kararını tanımamaktır. Var olan bölge il planlarında proje alanı enerji üretim ve depolama alanı değildir. Proje alanı endüstriyel veya sanayi iskele alanı da değildir. 1. derece yüksek tehlikeli deprem bölgesinin üzerine ve aktif fay hattının yakına bu yatırımı yapmak kamu zararına yol açmak ve bölgede faciaya davetiye çıkarmaktır. Saros Gönüllüleri olarak, alt ölçekli planların iptali için Cimer’e ve Kültür ve Turizm Bakanlığına verdiğimiz itiraz dilekçelerinin ret edilmesinin ardından Edirne İdare Mahkemesi'ne alt ölçekli nazım imar planlarının iptali için de davamızı açmış bulunmaktayız.” 

“YENİ ÇED RAPORUNDA DA BİLİME AYKIRI BİRÇOK NOKTA TESPİT ETTİK”

Ertürk Çoban, sözlerine şöyle devam etti:“ÇED raporunda da açıkça belirtildiği üzere, 17 km boru hattı için 10 bin e yakın ağaç kesileceğini, ormanlık alandaki canlıların ve ekosistemin yok olacağını söyledik. Boru hattının geçeceği yerin kanunen anayasal güvence altında olan Sazlıdere büyük yangın bölgesinin içerisinde kaldığını belirttik. Gene orman yangılarının en önemli çevresel tehdit oluşturmasına rağmen, proje alanında yangın söndürme altyapılarının olmadığını ve müdahalenin ne şekilde yapılacağına dair raporda bir değerlendirmeye rastlanılmadığını anlattık. FSRU gemisi ve doğalgaz tankerlerinden kaynaklı gaz kaçağı, yangın ve patlama risklerinin ve yakıtın saçılmasından kaynaklı risklerin, ÇED raporunda yeterince değerlendirilmediği olası kazanın telafisi mümkün olmayacağını her fırsatta söyledik. Ayrıca, iskele müştemilatların, kara üniteleri ve boru hattındaki ekipmanlardan kaynaklı risklerin yeterince değerlendirilmediğini de raporda gördük. Yeni ÇED raporunda da bilime aykırı birçok nokta tespit ettik. Bunlara en önemli örnek, bölgede kuş türleri ile ilgili yapılan gözlemdir. Bu gözlemler 2 yıl boyunca yapılması gerekirken sadece 2 günde tamamlamıştır. Bunlarla birlikte, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda yöreye ait gözlem raporları ve literatür bilgilerine göre, proje alanı ve çevresinde 222 kuş yaşadığı halde iptal edilen eski ÇED raporunda kuş türünün 10 türle sınırlı, genelgeye konu olan ÇED raporunda ise 57 olarak gösterilmiştir. Sadece bu örnek bile olumlu verilen yeni ÇED’in bilimsellikten ve ciddiyetten ne kadar uzak olduğunu gözler önüne sermektedir. Saros Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı hazırlanmış ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nce 22.01.2018 tarihinde onaylanmıştır. Bakanlığın kendisinin onayladığı Çevre Düzeni Planlarına göre proje alanı Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi/Turizm Merkezi olarak planlanmıştır.

Danıştay 6.Dairesi Başkanlığının verdiği karara göre; ‘Enez Dalyan Gölünden Evreşe Ovası kıyısına kadar uzanan kuzey Saros Körfezi kıyı kuşağının doğal yapısı ve içerdiği ekolojik çeşitliliğin korunması’ gerekmektedir. Bütün bu ve buna benzer onlarca bulgulara rağmen, ilk ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından temyize götürüldü. Danıştay’ın temyiz kararını beklemeden, öte yandan koronalı günlerde çok acele bir şekilde karşımıza 2.ÇED raporu çıktı.11 yıl önceye ait şu an olmayan bir bakanlık tarafından yazılan 2009/7 genelge referans alınarak iptal edilen ÇED raporu tekrar gündeme alındı. Biri temyizde, biri genelgeye göre revize edilen iki ÇED raporu ile projeyi bir an önce yapmak için her türlü yolu denediklerini gördük. Ayrıca, 2009-7 genelge, ÇED raporunda sadece bir veya birkaç uygunsuzluk olduğunda uygulamaya alınabilir. Oysa bizim ÇED raporunda 90 civarında bilime, hukuka ve ÇED yönetmeliğine aykırılıklar bulunmaktadır. Bu genelgeye sığınılarak yeni ÇED süreci başlatılarak ciddi hukuk ihlalleri de başlamış oldu.”

“BAKANLIĞIN ÇED OLUMLU KARARI BİZİ ŞAŞIRTMADI”

ÇED iptal davasını yediden açacaklarını vurgulayan Ertürk Çoban, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinde yapılan ÇED olumlu kararında halkın görüşleri alınarak ibaresi dikkati çekmektedir. Buna karşılık sürecin hukuksuzluğuna ilişkin CİMER ve kaymakamlıklar üzerinden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yapılan itirazlar görmezden gelinmiştir. Haklı ve gerekçeli itirazları görmezden gelen bakanlığın ÇED olumlu kararı bizi şaşırtmadı. Bilimsel ve hukuksal kriterler ile değerlendirildiğinde tüm kanıtlar ÇED olumlu kararı verilmeyeceğini gösteriyorken, hukuksuzca ÇED olumlu kararı verilmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunduğumuz 45 bin imzamız olmasına da, change.org adresimizde 60 bin imza bulunmasına da, binlerce sosyal medya desteğiyle Türkiye gündeminde ve hatta dünya gündeminde yer almamıza rağmen kulaklar halkın kitlesel itirazlarına tıkanmıştır. Elbette Saros Dayanışma Gönüllüleri olarak bizler, Keşan Kent Konseyi’nin desteğiyle ve en önemlisi Saros Körfezi’nde yaşayanlardan, bölge halkından, bilim insanlarından ve hukukun üstünlüğünden aldığımız güç ile sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hep birlikte kamu yararını savunacağız. 30 gün içinde gönüllülerle hep birlikte, ÇED iptal davamızı açacağız. Dayanışmamız her geçen gün çoğalmaktadır. Denizimizi, ormanlarımızı korumak için dayanışmamızı ve haklı bilimsel mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Ülkesini ve yaşadığı gezegeni seven ve korumak isteyen insanlar olarak tek isteğimiz; denizimize, tarım arazilerine ve toprağa, ormanlık alana, Saros Körfezi’ne, turizme, deniz biyolojisine, balıkçılığa, kuş türlerine, bölgenin flora ve faunasına sahip çıkmaktır. Önceki nesillerden ödünç aldığımız bu mirası geleceğe koruyarak taşımak ve birlikte yaşadığımız tüm canlı türlerinin yaşam hakkını korumaktır. Masa başında, ÇED raporu yazanları ve onaylayanları Saros’u birlikte gezmeye davet ediyoruz. Saros’u bir kere görsünler, gerisini onların vicdanına bırakıyoruz. Saros Körfezi’nde yaşayan tüm dostlarımıza ve doğaseverlere sesleniyoruz; ÇED iptal davamızı hukuka ve bilime inancımızla daha önce kazandık, yine kazanacağımıza inancımız tamdır. Bunun için asla yılmadan, sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz.”

Konuşmaların ardından basın açıklaması sona erdi.