SONGÜL KONAR

Pekcan, yapılan açıklamada yalnızca FSRU ile ilgili değil, Erikli ve Yayla Sahillerinde yaşanan bazı sorunlara da değindi. 

“SAHİLDE YAŞAYAN ARKADAŞLARIMIZIN ALLAH YARDIMCISI OLSUN”

Daha önce yaşanan yazlar gibi bir yaz yaşanmadığını belirten Pekcan, açıklamasında şunlara yer verdi: “Yalnızca FSRU ile ilgili değil, genel birkaç konuya da değinmek istiyorum. Bunlardan ilki Erikli ve Yayla’da yaşananlar. Sıkıntılar ve bir takım yanlış anlaşılmalar oluyor oralarda. Bununla ilgili açıklamaları yapmak istiyorum. Sahilde yaşayan arkadaşlarımızın Allah yardımcısı olsun. Daha önce yaşamadığımız bir şekilde yaz geçiyor. Belki de yaşadığımız pandeminin de bunda katkısı vardır. Hizmetler de ve özellikle suda büyük problemler var. Bunların acilen çözülmesi gerekiyor. Erikli’ye yıllardır gidip geliyorum. Yaşanan süreci iyi biliyorum. Daha önce kooperatifte olan Erikli’ye, yöneticiler bir şekilde hizmetleri götürdüler. Belediyeye devirden sonra sıkıntılar artmaya başladı. Su yıllardır çok büyük bir problem. Bu güne kadar doğru düzgün bir çözüm bulunamadı. Bu sene tankerler ile su satışı yapılıyor. Eğer söylenen doru ise belediye de bu işin içinde. Su bizim temel hakkımız. Erikli’ye su gelmesi ile ilgili bir takım çalışmalar yapıldı. Erikli’ye Kocaali’deki su kuyularından su getirilmesi gündeme geldi. Bu konu gündeme geldiğinde 5 Mart 2020’de bir meclis kararımız var. Kararda ‘mücavir alanımız Erikli Sahili’ne, Kocaali Köyünde bulunan DSİ tarafından açılan su kuyularının içme ve kullanma suyu temin etmek üzere teslim ve gerekli diğer işlemlerin yapılması için Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’na yetki verilmesi’ oy birliği ile kabul edildi. Mart ayının başında belediye başkanına Kocaali Köyündeki kuyulardan su getirilmesi için yetki verildi. Aradan iki ay geçti, iki ay sonra da bir encümen kararımız var. 7 Mayıs 2020’de alınan bir karar. ‘Etüt, proje, bilirkişi ve ekspertiz gideri için belediyedeki yedek ödenekten 170 bin TL aktarım yapıldı.’ Oradaki kuyuların, etüdünün, bilirkişi heyetinin incelemelerinin yapılması için iki ay sonra tekrardan yetki istendi. Encümen üyelerinin de imzalarıyla beşinci ayda bu aktarım yapıldı. 170 bin TL’lik aktarımdan sonra orada neler yapıldı o konuda da net bilgimiz yok. Yeterli süre bu yaz kalmadı. Kuyuların debilerinde bir takım ölçümler yapıldı. Kışın yapılan debi ölçümü ile yazın geçerli olması mümkün değil. Kurakta bu kuyulardan gelecek su Erikli’ye yetecek mi? Çünkü çok önemli bir para aktarımı olacak. Para aktarımı Erikli’de yaşayan vatandaşlarımızdan, Keşan’ımızdan çıkacak. Süresi belli olmayan bir şey için yola çıkmak da anlamlı değildi. Erikli’ye su gelmesi için İYİ Parti ve CHP olarak bizden istenen yetkiyi verdik. Çok önemli olan bu konuda biz elimizden geleni yaptık. Bundan sonra da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, çalışacağız da. Orada araştırılması gereken bir konu daha var. Çokal Barajı. İki aydır Çokal Barajından Gökçetepe’ye su geliyor. Bu arıtılarak gelen bir su. Maliyeti nedir bilmiyorum. Ciddi olarak araştırılması gereken bir şey. Bu yaz geçti ama bir dahaki yaz kesinlikle çözülmesi gerekiyor. Çokal Barajından Gökçetepe’ye kadar gelmiş suyu, Erikli’ye Mecidiye’ye ve köylere vermek daha mı iyi olur ciddi olarak araştırılması lazım. Yayla’da bir şekilde bir su var, bizim dönemimizde getirilmiş. Erikli felaket. Özellikle pandemi süreci sürüyor. Sağlıklı ve bol suyun olması lazım. Bu su tankerlerle taşınarak olmaz. Biz mecliste çıkacak kararlarda yetkileri veriyoruz. Elimizden gelen tüm yardımı belediyeye sağlıyoruz. Yalnızca sorun su değil. Orada sineklerle çok büyük problemler var. İlaçlama doğru düzgün yapılmadı. Bundan sonra yapılırsa ne kadar işe yarayacak. Daha nisan aylarında yapılması gereken bir şey. Erikli’deki arıtmanın durumunu biliyoruz. Yıllar önce belirli sayıda insanlar için yapılmıştı. Doğru düzgün arıtıp arıtmadığı başka problem. Kalabalık ile beraber kanalizasyonda çevreyi kirletiyor. Çöpler ne kadar sağlıklı alınıyor bilmiyorum. Başkana tavsiyemiz, orada çok büyük bir salgın çıkmadan öncelikle su işinin çözülmesi lazım. Biz İYİ Parti ve CHP olarak elimizden geleni yapmaya hazırız. Erikli ve Yayla’da bir takım incelemeler yaptık. Bizden sonra bir takım şeyler yapıldı. Yayla’da liman arkasında çöpler alındı, yollara pansuman yapıldı. Yayla ve Erikli’de ara yollar berbat. Çöp toplama işinin çok ciddi yapılması lazım. Önümüzde bir bayram var, bu bayramda bir felaket yaşanabilir. Başkanın bu işleri çözmesi ve acilen önlem alması lazım.” 

“BU YAPTIKLARIMIZI SİYASİ ATRAKSİYON İÇİN, BİR TAKIM AVANTAJLAR SAĞLAMAK İÇİN YAPMADIK”

Keşan esnafının çevre ilçelere pazara gidemediği ile ilgili soruna da değinen Pekcan, “Keşan esnafımız ve halkımızın sonuna kadar yanında durduk. Pazarcılar ile ilgili sorunumuz vardı. Çevre ilçelere gidemiyorlardı. Bununla ilgili meclis üyelerimiz ile birlikte ulaşabildiğimiz her yere gidip, çözmeye çalıştık. Elimizden gelenin fazlasını yaptık. Malkara ilçe başkanımız da bununla ilgili çok yoğun çalışma sarf etti. Pazarcı esnafımız ile defalarca toplantı yaptık. İlk etapta Malkara pazarı çözülmüş oldu. Daha öncesinde aranın bulunması konusunda minibüsçüler kooperatifinde de yaşadık. Pandemi süresinde zarar etmesine rağmen bir şekilde ulaşımı aksatmayan minibüsçü arkadaşlarımız için yardım çıkmasını sağladık. Esnaf için verdiğimiz önerge ile ‘mülkiyeti belediyeye ait olan, özellikle mücbir sebeple çalışmamış dükkanlara 2020 yılı için ilan, reklam ve çevre temizlik vergisinin o döneme gelen üç aylık sürede alınmaması’ için önerge verdik. Önerge meclisten geçti. Komisyona aktarıldı, bu yardımın kimlere yapılacağı ile ilgili çalışma belediyede yapılıyor. Bu yaptıklarımızı siyasi atraksiyon için, bir takım avantajlar sağlamak için yapmadık. Bunların çoğu ne basında çıktı, ne soysal ortamda paylaşıldı. Burada önemli olan halkın ve esnafın mümkün olduğu kadar bu işten yararlanması, zarar görmemesi. Önemli olan esnafın aldığı kredileri ödeyebilmesi, ailesi ile beraber yaşamını sürdürebilmesi. Eğer belediyeyi biz yönetiyor olsaydık inanın çok farklı olacaktı. Esnafımıza sağladığımız faydaları hiçbir zaman siyasi bir beklenti ile değil, insani nedenlerle yapıyoruz. Yine olsa yine aynı şeyi yaparız. Belediyemizin rahat çalışabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Yılın ilk üç ayı için istenen tüm yetkileri ve kredileri verdik. Kent Müzesi’nin düzenlenmesi için istediği yetkiyi verdik. İstediği yetkileri vermekten kaçınmadık. Keşan’a faydası olacak her oluşum için onay verdik. Komisyon katılımlarına katılımımız eksiksiz sürüyor. Encümen üyelerim tüm gayreti gösteriyor” diye konuştu. 

“ANKARA’YA GİTME NEDENİM, KENDİME BİR YER HAZIRLAMAK DEĞİLDİ”

CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, açıklamasının devamında Ankara ziyaretini değerlendirdi ve şunları söyledi: “Bir Ankara ziyaretimiz oldu. Ankara’ya gitme nedenim, kendime bir yer hazırlamak değildi. Resmi randevumuz da yoktu. Genel Başkanımızla bir görüşme planlanmamıştı. Fakat Genel Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Tanıdığım en nazik insan diyebilirim. Bir canlı yayını olmasına rağmen, biraz erteleyerek bizimle görüştü. 28 sayfalık bir faaliyet raporumuz var ve bu raporu birkaç yere elden vermek istedik ve bunu başardık. Rapor tüm üyelerimize gönderildi. CHP Keşan Örgütü’ne bir yer almak için uğraşıyoruz ve genel merkezimizin bize verdiği bir takım sözler var. Örgütümüz için yeni bir yer arıyoruz ve bunu çözüme kavuşturacağız. Pazarcı esnafımızın durumu ile ilgili de görüşmeler yapıldı. Beyendik Belediyemiz için bir takım taleplerde bulunduk ve sözler aldık. Muhammet Örnek Başkanımız da gerekli yazışmalarını yapıyor, olumlu sonuçlar almayı bekliyoruz.” 

“ÇED RAPORU BAŞVURUSUNDA VERDİKLERİ DOSYA İLE BİZE ANLATTIKLARI ŞEYLER ÇOK FARKLIYDI”

Recep Pekcan, açıklamasının devamında, FSRU ile ilgili, BOTAŞ yetkilileri ile yapılan toplantıda ikna olmadığını belirtti ve şunları söyledi: “FSRU konumuza gelince, fikrimiz belli. Değişen bir şey yok. Bu toplantı önemliydi çünkü son basın açıklamamda belediye başkanımıza bir çağrı yapmıştım ve nerede olduklarını sormuştum. Kendisi BOTAŞ ile bir görüşme ayarlamış ve bizleri davet etti. Dolayısı ile kendisine teşekkürlerimi iletiyorum. Odalar, borsalar, meclis üyeleri, siyasi partiler ve ESTAB da toplantıda hazır bulundu. Belki de uzun zamandır beklenen bir davranıştı. Topluca bölge yararına bir şey yaptık. Bu alışkanlığı kazanmamız lazım. Siyaseti bir kenara bırakmamız lazım. Keşan’ın yararı için birlikte hareket etmemiz lazım. Aslında BOTAŞ ve biz birer tarafız. Bu görüşmenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılması lazımdı. Ama en azından birbirimizi tanıdık. Oradaki arkadaşlar bizi ikna etmeye çalıştı, biz de onları vazgeçmeleri için ikna etmeye çalıştık. İki tarafın da birbirini ikna etmesi mümkün olmayan bir görüşmeydi. İkna oldum diyen varsa, açıklamasını yapar. Ben ikna olmadım. Toplantı uzun sürdü. Bizi bilgilendirmeye çalıştılar ama ÇED Raporu başvurusunda verdikleri dosya ile bize anlattıkları şeyler çok farklıydı. Yılda bir gemi geleceği söyleniyor fakat raporda 50 ile 100 arası deniliyor. Depolama tesisi olmayacağı söyleniyor. İlk ÇED başvurusunda beyaz ürün boruları vardı. O raporda neden vardı? Oradan yalnızca sisteme gaz basılacağını söylediler. 4000 tane ağacın yerinin değiştirileceğini söylediler. Yılda sadece 1 gemi gelecek bir yer için, bu kadar büyük bir yatırıma gerek var mı? İkna olmadım. Deniz altı çayırlarını söküp taşıyacaklarını söylediler, ikna olmadım. Bahçemde küçücük bir ağacın yerini değiştirdim ve olmadı. 4000 ağacın yeri değiştirilecek ve bu ağaçlar tutacak. Buna da ikna olmadım. Bir takım yaklaşımlar hoşuma gitmedi ama şimdi paylaşmak istemiyorum. Yayla Limanı’ndan örnekleme yapalım. Küçücük bir limanın verdiği tahribat ortadayken, bu kocaman limanın neleri değiştireceğini öngörmek zor değil. Örneklerini gösterdiler fakat ben pek benzetemedim. Okan vekilin de dile getirdiği gibi bir katar sermayesinden bahsediliyor. Katar doğalgazını boru hatları ile dışarıya satamıyor. Katarın dışarıya LNG satması için dolum teknelerini kullanması gerekiyor. Sisteme gaz pompalanacağını söyleyenler, yarın dışarıya satış yaparlar mı? Zafer Başkan da sık sık söylüyor, sarı öküzü vermek ile alakalı bir durum söz konusu. Bu liman yapılırsa, burası artık enerji bölgesi haline gelir ve sonrasında neler yapılır, kontrol ve tahmin edemeyiz. Hayal bile edemeyiz.” 

“BU LİMANIN BURAYA YAPILMASINI ONAYLIYOR MUSUNUZ, ONAYLAMIYOR MUSUNUZ?”

Toplantıda ikna olmadıklarını defalarca vurgulayan Pekcan, Belediye Başkanından, AK Parti ve MHP ilçe başkanlarından da net bir açıklama beklediğini dile getirerek sözlerine şunları ekledi: “BOTAŞ Genel Müdürü’nün bana vereceği garanti hiçbir anlam ifade etmiyor. ‘Yalnızca bir tane LNG borusu’ deniyor. Yarın öbür gün buradan beyaz ürün geçirilmeyeceğini nereden bilebilirim? Orada bir sıkıntı var. Yaklaşık 15-20 gün önce Katar’dan bölgemize gelenler oldu, arkadaşıma ait dönümlerce bir alanı almak istediklerini belirttiler. Hepsi üst üste gelince bir takım şüphelerimiz oluyor. Yani kısacası biz bu toplantıdan ikna olmadık. Düşüncemiz hala değişmedi. Değişmeyecek de. Sıkıntılar büyük, oradaki arkadaşlar projeyi hep harita üzerinden yapmışlar. ‘Siz Saros’u ve limanın yapılması planlanan yeri gördünüz mü?’ diye soruyoruz, hiçbiri görmemiş. Dolayısıyla ikna olmaktan öte, mücadele hırsım ve azmim arttı. Çünkü çok doğru şekilde bilgilendirmeler yapılmadı. Dava için son gün. Üzerimize düşen görevleri yapmazsak, zaten korumamız gereken bir Saros’umuz da kalmayacak. TSO’da bir toplantı yapıldı fakat Belediye Başkanımız ve AK Parti İlçe Başkanımız katılmadı. Biz de ortak bir basın açıklaması yerine, tek tek açıklama yapma kararı aldık. Başkanımız çeşitli yerlerde, bilgiye doyduğunu ve ikna olduğunu belirtiyormuş. Kesin olarak birinci ağızdan duymadığım için bir şey söyleyemem. AK Parti Keşan İlçe Başkanımızdan, MHP Keşan İlçe Başkanımızdan ve özellikle de Belediye Başkanımızdan, çok net bir açıklama bekliyorum. Daha önceki toplantılarda defalarca sordum. Bu limanın buraya yapılmasını onaylıyor musunuz? Onaylamıyor musunuz? Arkasından dolaşmayın. ‘İkna olduk ya da ikna olmadık’ diye, çıkın söyleyin. Tek cümle açıklamasını istiyorum. Bu liman yapılsın mı? Yapılmasın mı? Ben ‘Hayır yapılmasın’ diyorum. Kendisinden de bu net açıklamayı bekliyorum. FSRU VE MUÇEV gibi, Keşan’ımıza zarar verecek konularda, mücadele etmemiz lazım ve başkanımızın net olarak tavrını merak ediyorum. Onaylıyorsa söylesin, onaylamıyorsa da söylesin. Kendi siyasi tercihidir, kendi yaşam tercihidir. Ama söylesin.”

“ÇIKAN YANGINLAR İLE İLGİLİ ŞÜPHELİYİM”

Pekcan son olarak, Sazlıdere bölgesindeki yangınlar ile ilgili bir soruyu da yanıtlayarak, açıklamasını şöyle tamamladı: “Sazlıdere bölgesinde zaman zaman çıkan yangınlar ile ilgili şüpheliyim. Aynı yerde aynı bölgede bu yangınlar neden çıkıyor? Bence manidar. Şüphe ile yaklaşmakta yarar var.”